Mazhar Gündoğ

BU ATEŞİ KİM SÖNDÜRECEK

Mazhar Gündoğ

BU ATEŞİ KİM SÖNDÜRECEK?

Binlerce Müslüman’ın kanlarının oluk oluk akmaya devam ettiği bir süreçte, İslam alemi olarak mübarek Kurban Bayramını da geride bıraktık.

Elbette Allah rızası için kesilen kurbanların, o kurbanlıklardan akan kanın, Müslümanlar  arasındaki fitneyi ve düşmanlığı ortadan kaldırması, akan kanların sona ermesi için eller duaya açıldı, Yüce Yaradan’a yalvarıp, yakarıldı…

Biz biliyoruz ki! Allah yarattığı insanı akıl, fikir ve irade ile donatarak mükemmelleştirmiştir.

Ve Allah insanoğluna neleri yaparsa iflah olup, mutluluğa ereceğini, neleri yaparsa dünyayı kendisine ve çevresine cehennem edeceğini de öğretmiştir.

Bütün mesele, Allah’ın yapın dediklerini yapıp, yapmayın dediklerini yapmamayı başarabilmektir. Yaşanmış olaylardan ders çıkarmak yanlış işlerden ibret alabilmektir.

Dört yıla yakın bir zamandır. Etrafımız kan kokusunun dayanılmaz sıkıntıları içerisindedir. Yaklaşık kırk senedir bölücü PKK terör örgütünün kanlı eylemleriyle birlikte yaşamaya mahkum edilen milletimiz, neredeyse isyan noktasına gelmiştir.

Son on yılda iktidarın terörle mücadele konusundaki günübirlik ve istikrarsız tutumu vatandaşı bezdirmiş, terör örgütünü ve örgütün ardındaki güçleri cesaretlendirmiştir.

Gelinen nokta mücadele olmaktan çıkmış, müzakereye dönmüştür. Hatta, barış masasından, mütareke imzalanmaktan bahsedilmektedir. Koskoca Türkiye’ye bir terör örgütü ve örgütün elebaşı pervasızca müddet verebilmekte, tehditler savurabilmektedir.

IŞİD’in Kobani saldırısı bahane edilerek İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere bazı şehir ve ilçe merkezlerimizde araçlar yakılmakta, işyerleri yıkılmakta, adeta bir kalkışmanın provalarını andıran eylemler gerçekleştirilmektedir.

 AKP iktidarı bu olayları nasıl okumaktadır..?

Devletimizin yetkili organları ne yapmaktadır..?

Kamuoyunun en merak ettiği husus şudur: Acaba hangi nedenden dolayı PKK ve O’nun İmralı, Kandil ve siyasi ayakları sık sık bir araya getirilmekte ve Türkiye’ye meydan okuma cüretini gösterebilmektedir? Türkiye bir terör örgütünün tehdidine, şantajına pabuç bırakacak bir ülke midir? PKK terör örgütü, Türkiye’den bir imtiyaz bekliyor görünümünü neden ısrarla devam ettirmektedir?

HDP’nin PKK terör örgütüyle organik veya inorganik ilişkileri malum olmasına rağmen, başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere hukuk sistemimizin elini, kolunu kimler, neden bağlıyorlar?

Milletçe dikkat kesileceğimiz en önemli husus, provokasyonlara karşı dikkatli, teröre karşı tedbirli olmaktır.

Türkiye’yi IŞİD ve PKK üzerinden Ortadoğu’daki alev topunun içerisine çekmek isteyenlerin çirkin oyunlarını bozmak elbette mümkün olmalıdır.

Hiç kimse göz ardı etmemelidir ki; Türkiye’nin bulaşacağı Ortadoğu ateşi sadece Türkiye’yi ve bölge halklarını yakmaz. Bir 3. Dünya savaşına sebep olur ki; işte o zaman Kerkük petrolüyle azan alevler bütün dünyayı perişan eder.

O nedenle doğru olan, bir dünya harbinin çıkmasının ateşini tutuşturup, pusuya yatmak değil, o ateşin çakılmasına ve dünyanın cayır cayır yanmasına engel olabilmektir.

Bu ateş parlamadan söndürülmeli, büyük bir felaketin önüne geçilmelidir.

Siyaset adamı da devlet adamı da olabilmenin yolu yordamı bunu başarabilmekten geçer.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları