Mazhar Gündoğ

MUHASEBE

Mazhar Gündoğ

Hayatı eve sığdırmayı başarmaya çalıştığımız şu günler giderek anlamını zenginleştirmeye devam ediyor..

Şimdi ayrı ayrı evlerdeyiz.. Ama eminim ki bir çoklarımız aynı düşüncelerin üzerinden birkaç defa geçiyoruz!

Öz eleştiri yapıyoruz!
Muhasebeleşiyoruz kendimizle..
Kıymetini bilmek şöyle dursun, fark etmediğimiz değerleri ne kadar da çok arıyoruz!

Yaşadığımız evimizi, sokağımızı, semtimizi, caddeleri ve şehri ne kadar ıskalamışız meğerse!

İşten eve, evden işe. Sabah kalk, hazırlan, kahvaltını yarım yamalak yapar gibi yap..
Evliysen, eşine uyduruktan bir Allaha ısmarladık de!
Çocukların varsa, usulen “çocuklar okula gitti mi?” diye sor; eğer aklına gelirse!

Bin otomobile.. Otomobilin yoksa halk otobüsüne veya tramvaya..
Selam- sabah hak getire..
Akşama kadar iş…

İş arkadaşlarınla ya futbol lakırdısı ya da ucuz ve bayat siyaset polemikleri..

İş yerinde patron isen, bazı iş görüşmeleri, siparişler, gerekli gereksiz ziyaretler…

Akşam olunca aynı şekilde dön eve…
Kapıdan girer girmez eşine ilk lakırdın “bu gün de çok yoruldum” olsun…
Akşam yemeğinde bile aklın ya işte ya da alacak- verecek hesaplarında…
Kime ne kadar borç, kimden ne kadar alacak olduğunda…

Çocuklarla doğru düzgün iki kelime bile etmeden…
Onlara baba sevgisinin zırnığını bile göstermeden..!
Eşinle şöyle baş başa bir akşam kahvesi içip, helal bir muhabbet yapmadan…

Ya TV’nin başında haberler veya dizileri izlemek;
Ya da bir an önce dışarı çıkıp, bilmem hangi mekanda okey arkadaşlarınla buluşmayı tasarlamak…

Yaşadığın evi izlemek şöyle dursun; acaba evinin salonunda son bir yılda kaç defa oturduğunu hiç düşünmeden...

Eşinle kaç misafir ağırladığını; yada kaç dostunun evine; koluna eşini takıp ziyarete gittiğini aklına bile getirmeden…

Sahi; eğer yaşıyorsa Anan-Baban; en son onları ne zaman ziyaret ettin?
Rahmetli oldularsa; ruhlarına bir Fatiha ne zaman gönderdin?

Varsa abin, ablan, kardeşin; onlarla muhabbet ağın ne kadar sağlamdı hiç düşündün mü?

Emmin, dayın, halan, teyzen; onları arayıp sormak en son ne zaman aklına geldi?

Varsa yeğenlerin.. En son onların başlarını ne zaman okşadın?

Hepsini bir tarafa bırakalım.. Öz çocuklarınla oynadığın son oyunu hatırlıyor musun?
Ve eşine aldığın en son hediyeyi ve aldığın tarihi!?
Ya evlilik yıldönümünüzü!?

Şimdi koronanın öğrettikleri geliyor aklımıza..
Ya da ıskaladıklarımız..

İhmal ettiğimiz sevdiklerimizi, unutmak üzere olduğumuz değerlerimizi, sahip olup da fark etmediğimiz hazineleri, kısaca özgürlüğümüzün paha biçilmezliğini korona’dan öğrenmeyi öğreniyoruz eve sığan bu hayat mektebinde..!

Sorumsuzca kirlettiğimiz hava bedava!
Ama onsuz yaşayamayacağımız kadar değerli!
Susadığımızda içtiğimiz, kirlendiğimizde temizlendiğimiz, kirlettiklerimizi temizlediğimiz su da öyle değil mi?

Hava da su da hayatın ta kendisi..
Kirletmeye devam edersek her ikisini de; ortada eve sığdıracağımız hayat da kalmaz,cennetimizi cehenneme çevirmek için korona virüs’e gerek de kalmaz..!

Öyle sanıyorum ki bu görünmez düşman ordusu dünya insanlığını harakiri yapmaktan kurtardı!

Kurban olduğum Allahın lütfu sanki!
Bir de bu gözle bakalım!
Bakalım ve bir muhasebe yapalım.
Hayatı eve sığdırabilenlerden olduk mu acaba???

Yazarın Diğer Yazıları