Özhaseki'ye belge verecek!

Özhaseki'ye  belge verecek!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Halaçoğlu,  “Kanadalı Centerra Gold firmasının, Develi ilçesinde altın çıkarmak için 210 milyon dolarlık yatırım yapacağına” yönelik  haberlerin ardından şirketle ilgili araştırmalar yaptığını açıkladı. Halaçoğlu, “Bu şirket Kanada’da Yahudi asıllı bir şirket. Bu şirket daha önce Moğolistan’da, Kırgızistan’da bir takım faaliyetlerde bulunmuş. Ortalık karışmış biraz oralarda. Her iki ülkenin büyük erklerine gittim, büyükelçileriyle görüştüm. Büyükelçiler bana bununla ilgili bilgileri getirecekler. O zaman daha ciddi bir şekilde kamuoyuna bilgileri aktaracağım” dedi.

 “Açık siyanürle yapılacağı belirtiliyor” diyen Halaçoğlu, “Eğer bu şeklide yapılırsa, bu insanlarda hem kansere yol açacak, ölümlere sebep olacak. Yer altı suları zehirlenecek. Hem de o gördüğünüz güzelim ova hatta Sultan Sazlığı dahil oradaki Kuş Cenneti dahil hepsi zarar görecek” diye konuştu.

 “Bu belgeler bana geldiği zaman Özhaseki’ye o belgeleri sunacağım” diyen Halaçoğlu, “Ben Kayseri milletvekili isem bunun üzerinde durmak zorundayım. Hiçbir madenle insanlarımızı eşdeğer tutamayız. Halkımızı da korumakla mükellefiz. Biz onların oyuyla Meclis’e girdik” ifadelerini kullandı.

 İYİ Parti Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, 38 Kent TV’de Sansürsüz programında konuştu. 38 Kent TV Genel Yayın Yönetmeni Osman Çiftci’nin sorularını yanıtlayan Halaçoğlu, aynı zamanda ülke gündemi ile ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı.

Kayserili şehitlerin ailelerine ve bunun yanında Sarız’da aynı aileden 7 kişinin hayatını kaybetmesinden dolayı taziye ziyaretlerinde bulunduğunu belirten Halaçoğlu,  partisinin kongre sürecine yönelik de programda açıklamalarda bulundu.

4 ay gibi kısa bir süre içerisinde tüm Türkiye genelinde teşkilatlandıklarını ifade eden Halaçoğlu, “İlçe ve ardından il kongrelerimizi yaptık. Kayserimizde de kongremizi yaptık iki aday çıktı kurucu başkanımız Hüseyin Tekin Bey'de sağ olsun bütün ilçe teşkilatlarımız merkez ve taşra olmak üzere hepsi teşkilatlandı. Biz bu teşkilatlanmayı yaparken Genel Merkeze hiçbir şekilde maddi katkıda bulunamadık,  sağ olsun Hüseyin Bey başta olmak üzere kendi bütçeleriyle bu teşkilatlanmayı sağladılar. Bu teşkilatlanmadan 3 ay geçtikten sonra il kongremizi yaparken de bir adayımız daha çıktı. Biz bunu şöyle nitelendirdik demek ki partimize hizmet yarışı adı altında ciddi bir teveccüh var, arzu var.  Coşkuyla Kayseri kongremizi yaptık” diye konuştu.

 60 ilin teşkilatlanmasını Yüksek Yargı’ya bildirdiklerini kaydeden Halaçoğlu, şunları söyledi: “Yargıtay sitesinde seçime girebileceğimi bildirdi, fakat seçim kurulu siz ilçe kongrelerinizi de yapın yapmadınız söz sarf edince bir problem çıkarabilirler düşüncesiyle her türlü eksiğimizi tamamlama adına ilçe ve il kongrelerimizi tümüyle tamamladık . 1 Nisan’da da olağanüstü il kongremizi yapalım dedik. Onu da yaptık. Dolayısıyla şu anda herhangi bir pürüz kalmadı”  dedi.

“YÜZDE 1  OYA BİLE ÇOK İHTİYACI VAR”

Siyasetteki ittifak tartışmalarına da değinen Halaçoğlu, “Cumhurbaşkanı hepsini ciddiye alıyor, çünkü çok ihtiyacı var oya. Yüzde 1  oya bile çok ihtiyacı var. Çünkü bir türlü  yüzde 40’ın üzerine çıkamıyorlar. Siyasi partilerin ittifak yapması başka bir şeydir, birbirini destekleme konusunda bazı ilkeler çerçevesinde karar alması farklı bir şeydir. Çünkü siyasi parti dediğiniz zaman her birinin bir dünya görüşü, her birinin bir ideolojisi, her birinin ülkeyle ilgili bir programı vardır. Aynı programa sahipseniz, aynı ideallere sahipseniz zaten ayrı parti olmanızın da gereği yok. Böylece ittifak dediğiniz zaman aslında aynı idealleri aynı şeyleri paylaşıyorsunuz demektir. Bu şöyle bir sıkıntıda meydana getiriyor. A, B, C, D partileri varsayalım. A partisi ile D partisi iş birliği yaptığı zaman söz gelimi söylüyorum baraj üstünde yüzde 38-40 oy aldığını varsayın. Ama D partisinin de yüzde 10 barajının altında kaldığını düşünün. Yüzde 4 oy aldığını düşünün. Yüzde 4 oy alan bir parti ittifak sonrasında barajı aşmış gibi Meclis’te grup oluşturabiliyor. Halbuki yüzde 9-9,5 oy alan bir parti oy barajını aşamadığı için, ondan kaç kat fazla oy almış olmasına rağmen Meclis’te temsil edilemiyor.  Bu aslında anayasaya aykırı” şeklinde konuştu.

“BİR HUKUKÇUNUN YASA İHLALİNDE BULUNMASI DAHA KÖTÜ”

Programda, “Referandumda “mühürsüz oy pusulaları geçersizdir” hükmü olmasına rağmen, yasama organının üstünde seçim kurulu başkanı bir karar vererek, mühürsüz oy pusulalarını geçerli saydı” ifadelerini de kullanan Halaçoğlu,  “Suç işledi resmen. Biz bunu gidip kendisine de söyledik. Yanlış yapıyorsunuz bunun hesabını vermek zorundasınız dedik. Çünkü açık yasa ihlaliydi bu. Bir hukukçunun yasa ihlalinde bulunması daha kötüdür, normal vatandaşa göre. Çünkü hukuku temsil eden insanın en azından yasama organının çıkardığı yasalara uygun davranmak mecburiyeti vardır. Nitekim dikkat ederseniz, ittifak yasasında da bu hususun yanlış olduğu alınan kararla teyit edilmiş oldu. Yani mühürsüz oy pusulaları da geçersiz olur diye yeni yasa çıkarmak zorunda kaldılar. Ama bunun hesabını vermek zorundalar, yanlış iş yapanlar. Dolayısıyla anayasa mahkemesi de bunu değiştirebilir. Şimdi burada diyelim ki bir parti yüzde 8 oy aldı. Ama Meclis’e giremeyecek. Bu ittifakı çıkarırken şunu yapsanız olur; tamamen barajı kaldırırsanız o zaman o eşitsizliği ortadan kaldırırsınız. Ama barajı kaldırmıyorsunuz, baraj yerinde duruyor yüzde 10 olarak ve siz ittifak ediyorsunuz, yüzde 10 barajını altındaki bir partiyi Meclis’e grup kurarak sokuyorsunuz” şeklinde konuştu.

“50 KERE KANDIRILAMAZ BİR YÖNETİM, MEVCUT SİSTEM TEK ADAM REJİMİ”

Açıklamasında, “Türkiye’de ki sıkıntılar,  liyakatsiz insanlar tarafından yönetilmesinden kaynaklanıyor” diyen İYİ Parti Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, şunları söyledi: “Liyakatsiz derken şundan bahsediyorum; 50 kere kandırılamaz bir yönetim. 50 kere sizi aldatan, aldatılan insanlarla karşı karşıyasınız. Yani bir devleti yönetenler insanlar bu kadar aldanmaz. Aldatılıyorsa o artık devleti yönetemez. Dünyanın hiçbir yerinde yoktur, tarihte de yoktur.  Liyakat sahibi insan ne demektir? İşin ehli olan insan demektir. İşin ehlini bilmiyorsa aldatılır tabi ki. Barzani’nin aldatıldığında aldatır, Esad aldatır, FETÖ aldatır herkes aldatır önüne gelen Obama aldatır vs. aldanmamak için işin ehli insanlar olmamız gerekiyor. Dolayısıyla o konuda sıkıntı çekilmeyecektir. İttifak meselesini biz şunun için düşünmüyoruz; Cumhurbaşkanlığında diğer partilerle mutabakat sağlanabilir görüşebiliriz ama biz zaten adayımızı belirledik önceden zaten. Bu aday çerçevesinde söyle bir mutabakat sağlanabilir, insanlara ama biz açık açık söylüyoruz zaten o konuda da sıkıntı duymayacağız. Biz diyoruz ki tek adam rejimini şuan ki anayasayla getirilen sistemin tek adam rejimi olduğunu söylüyoruz. Her ne kadar Cumhur ittifakı deseler de fark etmiyor bizim için. Adının Cumhur olması bir şey ifade etmez. Hem partinin genel başkanı olacaksınız hem Cumhurbaşkanı olacaksınız. Partinin Cumhurbaşkanıysanız, bir partinin Cumhurbaşkanıysanız, o partinin Cumhurbaşkanısınız milletin değil. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığında tek adam rejimini kabul etmiyoruz. İkincisi, partiler var 600 Milletvekili seçilecek inanın ki 200 Milletvekiliniz olsa hiç işe yaramıyor. Sadece çay içecek Meclis’te. Eğer ittifak edebilirlerse burada Milletvekilleri üç yüz birden fazla Milletvekiline sahip olursanız Cumhurbaşkanı’nın çıkardığı kanunları veto edebileceksiniz. Daha doğrusu o kanunlara karşı kanun çıkarabileceksiniz. Bunu çıkarma imkânınızda neden olmayacak şundan dolayı olmayacak; zaten Cumhurbaşkanı partili. Kendi partisinin elemanı sizin yanınızda yer almayacağına göre onu yapamayacaksınız. Yani tek adam sizi yönetecek. Mesela bütün mahkeme üyelerini kendisi atıyor. Şimdi şundan da hemen şunu çıkarırlar efendim 13 tane HSK üyesi var bunun sadece altısını atıyor diyecekler. Dördünü kendisi doğrudan atıyor, Bakan ve Müsteşarda tabii üyesi olduğu için onları da kendisi atıyor Cumhurbaşkanı. Haliyle altısını atıyor. Yedi tanesini atamıyor da efendim peki nasıl atanıyor? Başvurular oluyor, meclise geliyor, mecliste komisyon kuruluyor. Kimin komisyonu var yine o Cumhurbaşkanı’nın partisinin komisyonu. Bunun içerisinden iki tanesi bile, bir tanesi bile onun tarafından seçilmiş olsa onun partisinin tarafından yine çoğunluk elinde. Her kararı alabilir, istediği hakimi istediği yere gönderebilir istediği savcıyı istediği yere gönderebilir. Hepsine müdahale edebilir”

“ASARIM KESERİM, AMA HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORSUNUZ”

Suriye meselesi konusunda da değerlendirmeler de bulunan Halaçoğlu, vatandaşların yüzde 83’ünün Suriyeliler’in ülkelerine geri dönmesini istediğini belirtti. Halaçoğlu, “Teröre karşı ordumuzun yapmış olduğu bu mücadeleyi destekledik. Biz bir şey daha ekledik parti olarak. Aslında bu harekatta madem Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz öyleyse bu harekatın içerisinde Esad ile de anlaşalım. Çünkü kendi topraklarını onlar kurtarsınlar bir taraftan biz destek verelim. Yine terörü bitirelim. Böylece hem ülkemizde sığınmacı olarak bulunan Suriyelileri, Suriye’nin diğer bölgelerine de gönderme imkanımız olur. Bu mülteciler Türkiye’de kalmayacak herhalde gitmesi lazım. Çünkü halkın yüzde 83’ü bunların ülkesine geri gönderilmesi talebinde, isteğinde bulunuyor anketlere göre. Ki herkes istiyor bunu aşağı yukarı. Ve dünyanın parasını harcıyorsunuz. Suriyeli sığınmacı olmak geliyor birçok kişinin içinden. Hiç olmazsa böyle bir pozisyonda da bunları kendi ülkelerine gönderirsiniz. Ben şöyle düşünüyorum açıkçası. Bunlara bazıları ‘askerlik mi yaptıralım’ filan diyor. Kardeşim kendi ülkesini savunmayan insan benim ülkemde askerlik yapsa ne olacak? Olmaz böyle bir şey. Afrin Harekatı tamamen milli bir meseledir ve Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemlidir. Çünkü hemen yanı başımızda. Şöyle düşünü; Amerika’nın gerçekleştirmek istediği bir devlet var. ABD açık ve net olarak Akdeniz’e kadar koridoru açan bir Kürt Devleti kurmak istiyor.

Bunun yanında bizim müttefikimiz olan ülke, bize karşı terör eylemleri yapan PKK uzantısı PYD’yi destekliyor. Kaç TIR silah verdi. Akıl almaz bir şey. Ama İncirlik’i kullanıyor kapatmıyoruz. Niye kapatmıyoruz İncirlik’i veya Diyarbakır bölgesindeki Amerikan üslerini. NATO ayrı bir şeydir, Amerika ayrı bir şeydir demesin kimse. NATO aslında Amerika demektir. Biz Amerika’ya karşı tavır takınamıyoruz, sadece yapma yanlış yapıyorsun deyip duruyoruz. Bu böyle olmaz. Devlet ne yapacağına ciddi karar verir. Asarım keserim, ama hiçbir şey yapamıyorsunuz.

 “BEN ARAŞTIRDIM, BU ŞİRKET KANADA’DA YAHUDİ ASILLI BİR ŞİRKET, KANSER TEHLİKESİ VAR”

 Gazeteci Osman Çiftci’nin, “Kayseri’de büyük yatırım kararı alan Kanadalı Centerra Gold firması, Develi ilçesinde altın çıkarmak için 210 milyon dolarlık yatırım için düğmeye bastı. Türkiye’deki faaliyetleri için de Öksüt Madencilik A.Ş. kurulmuş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Alper Sezener’in basına yansıyan açıklaması var: Yatırımı milli maden projesinin bir parçası olarak görüyoruz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz” yönündeki sorusunu da yanıtlayan Halaçoğlu, “Bununla ciddi şekilde ilgilendim. Önce Centerra Gold’u araştırdım. Bu şirket Kanada’da Yahudi asıllı bir şirket. Bu şirket daha önce Moğolistan’da, Kırgızistan’da bir takım faaliyetlerde bulunmuş. Ortalık karışmış biraz oralarda. Her iki ülkenin büyük erklerine gittim, büyükelçileriyle görüştüm. Kazakistan büyükelçisiyle de görüştüm. Çünkü orada da bir takım faaliyetleri söz konusu. Bu arada Kanada Büyükelçilik Müsteşarı ile görüştük. Bu şirketin geçmişinin pek parlak olmadığını gördüm. Bu ülkelerde ciddi çevre kirliliğine sebep olmuşlar. Büyükelçiler bana bununla ilgili bilgileri getirecekler. O zaman daha ciddi bir şekilde kamuoyuna bilgileri aktaracağım. Açık siyanürle yapılacağı belirtiliyor, bu altın aramanın. Biz tabili ülkemizde zenginliklerin çıkarılmasına karşı değiliz ama yüzde kaç Türkiye’ye bırakıyorlar bu çalışmadan. Bu son derece önemli bir konu. Öksit bölgesinde Develi ilçesine bağlı, ama Develi ilçesinin Yahyalı’ya kadar olan bölümünde kirlenme meydana gelecek. Eğer söyledikleri gibi siyanürle bu şeklide yaparsa. Bu insanlarda hem kansere yol açacak, ölümlere sebep olacak. Hem de o gördüğünüz güzelim ova hatta Sultan Sazlığı dahil oradaki Kuş Cenneti dahil hepsi zarar görecek” dedi.

 “ELÇİLİKLERDEN BELGELERİ BEKLİYORUM”

“Altın aranacaksa usulüne göre aranması lazım” diyen Halaçoğlu, “Çevreye zarar vermeyecek şekilde olması lazım. Biliyorsunuz Erciyes Dağı volkanik bir dağ. Bunu altında sadece altın yok, zümrüt gibi değişik taşlarda mevcut. Muhtemelen onlara da ulaşacak bunlar. Bu konuda hassasiyetle duruyorum. Kırgızistan’da büyük gösteriler meydana gelmiş. Ve bu çevre kirliliğine neden olduğu için kırmızı bülten çıkarmışlar CEO’su hakkında.  John Pearson, bu açıklamayı yapıyor ama bunun hakkında bir tutuklama kararı var. Kırgızitan tarafından çıkarılan ve Tuna Nehri kıyısında tatil sırasındayken tutuklanmış. Fakat büyük meblağlar karşısında serbest kalmış. Kırgızistan’da tutuklanmıyor. Kaçıyor kırmızı bülten çıkarılıyor. Bulgaristan’da tutuklanıyor. Şimdi de Kayseri’de yapacaklar bunu. Bunun üzerinde duruyorum. Daha sert tavır takınmak için de elçiliklerden belgeleri bekliyorum açıkçası. Belgesiz hareket etmem kolay kolay. O belgeler geldikten sonra halkımıza açıklamayı doğrudan yapacağım. Develi’ye, Yahyalı’ya gideceğim. Oradaki insanlara o belgeleri göstereceğim. Yani toplum olarak karşı çıkmak zorundayız öyle bir durum varsa ki bizim Kayseri’nin en verimli arazileri biliyorsunuz meyve bahçeleriyle. Bir de sulama sistemi getiriliyor yer altı suları zehirlenecek haliyle bununla. Sultan Sazlığı’nda kuş kalmayacak. Havaya buharlaşma sebebiyle insanlara zarar gelecek.

Halaçoğlu: Kanada Büyükelçisi de bana bu şekilde açıklama yaptı. Size katılıyoruz çevreye zarar vermeyecek şekilde olmasını biz de sizin gibi savunuyoruz. Ama şimdi daha önce aynı şirketin iki ülkede yapmış olduğu araştırmalarda çevre kirliliğine sebep olduğu aşikar bir konu. Ben endişe ve şüphe içerisindeyim. Kırgızistan büyükelçisi bana ‘Dikkat edin güçlü bir şirket dikkat edin’ dedi. Biz tabi onlardan çekinmeyiz. Oralarda yaptıkları tahribatının aynısının burada olmayacağının garantisini kim verecek. Veya diyelim tahrip oldu ondan sonra nasıl temizleyeceksiniz, temizlenmez. ” diye konuştu.

“ÖZHASEKİ’YE DE O BELGELERİ SUNACAĞIM”

 

Programda Gazeteci Osman Çiftci’nin, “Sonuçta Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın şehrindeyiz. Çevre Bakanı’nın şehrinde çevre kirliliğinden sabıkalı bir altın madeni işletmesinin burada yapacağı her hareketin de mercek altına alınması lazım değil mi?” sorusuna da yanıt veren Halaçoğlu, “Bu belgeler bana geldiği zaman kendisine de o belgeleri sunacağım. Sayın Özhaseki’ye de o belgeleri sunacağım. Bu ülkelerde yaptığı işlerden dolayı böyle sıkıntıları olan bu şirketi nasıl kontrol edecekseniz edin. Bunu ortadan kaldırın ben kamuoyuna da bunu duyurmak zorundayım. Ben Kayseri milletvekili isem bunun üzerinde durmak zorundayım. Bir de yüzde kaç çıkardığı altını Türkiye’ye verecek. Hiçbir madenle insanlarımızı eşdeğer tutamayız. Ne getirirse getrisin. İnsanımıza zarar veriyorsa o getirdiklerini görmezden geliriz. Halkımızı da korumakla mükellefiz biz onların oyuyla meclise girdik.

 “EURO ÇIKMIŞ 5 LİRAYA DOLAR ÇIKMIŞ 4LİRANIN ÜSTÜNE, AMA EKONOMİ İYİ GİDİLİYOR DENİLİYOR”

 

Türkiye’de ekonominin de kötü olduğunu dile getiren Halaçoğlu, ciddi sıkıntıların olduğunu söyledi. Halaçoğlu, “Şu an ülkemizde ciddi bir takım sıkıntılar var. Yani ekonomik sıkıntılar, basında çok büyük bir sıkıntımız var. İyi gidiliyor deniliyor ama Euro çıkmış beş liraya, Dolar çıkmış dört liranın üstüne, ama ekonomi iyi gidiliyor deniliyor. Cari açık başını almış gitmiş, şeker fabrikaları satılıyor bir taraftan şimdi şekerin yerine kim, ne üretecek? Beş yıllık kota koymuşlar, beş yıl şeker üretecekmiş. Peki ondan sonra ne üretecek şeker fabrikaları? Şekeri dışarıdan mı ithal edeceğiz, yoksa nişasta bazlı şeker mi kullanacağız? Yarın çiftçiler beş sene sonra ne yapacaklar? Bu tarlalarında ne üretecekler? Niye 14  şeker fabrikasını birden satıyorsunuz?  Zarar mı ediyor? Hayır zarar etmiyor. Demek ki ekonomik olarak ihtiyacınız var satılmaya. Senin öncelikle vazifen vatandaşını sağlıklı olarak yaşatmak değil midir? Neden insanı düşünmüyorsun? İthal tohum alıyorsun, GDO lu yiyecekler ithal ediyorsun? Hayvancılığı niye öldürüyorsun? Bizim Kayseri’yi düşünün 1,5 milyon baş hayvan varken şimdi, 300 binlere düştü”