BM Genel Kurulu'nda Kudüs oylamasının sonucu belli oldu

BM Genel Kurulu'nda Kudüs oylamasının sonucu belli oldu
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD’nin Kudüs kararını geri almasını öngören bir tasarıyı oylandı. 128 ülkenin oylarıyla tasarı kabul edildi. 9 ülke ABD’nin kararını desteklerken, 35 ülke çekimser kaldı.

6 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklamasının ardından başlayan süreç bugün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yapılan oylamayla devam etti.

Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkeden diplomatlar, ABD’nin kararını geri almasını New York’taki BM Genel Merkezi’nde yapılan oturumda oyladı. 128 ülke tasarıyı kabul etti, 9 ülke ABD’nin kararını destekledi. 35 ülke çekimser kaldı.

Oturumda Türkiye adına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuşma yaptı. Bunun yanısıra söz alan Filistin, Venezuela, Pakistan, Bangladeş, Suriye, İran, Maldivler ve Endonezya temsilcileri Trump’ın kararının karşısında olduklarını açıklarken, şu ana kadar sadece ABD ve İsrail temsilcileri, karara destek olan yönde konuşmalar yaptı.

Kanada çekimser kalacağını açıkladı.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, BM kürsüsünde yaptığı konuşmada oylama sonucunun ABD’nin BM’ye bakışını etkileyeceğini söyledi ve oylama sonucunu ‘hatırlatacaklarını’ belirtti.

Maldivler ve Endonezya temsilcileri konuşmalarına İstanbul’da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi için Türkiye’ye teşekkür ederek başladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu:  Türkiye Filistin’i yanlız bırakmayacaktır, dünya 5’ten büyüktür

Bir çok kez burada toplandık. Söyledik ki Filistinlilerin hepimiz gibi yaşama hakkı var. Özgür olmaya, refaha hakkı var. Yasadışı işgal devam etmektedir. Nesiller boyu Filistinliler şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldılar. Bu oylama Filistin davasının  bizim davamız olduğunu göstermektedir. Adaletin ve barışın yanında olacağız.

ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmesi evrensel değerleri hiçe saymaktadır. ABD’nin Kudüs kararı hukuka aykırıdır. BM Genel Kurulu’nun görevi adaleti yerine getirmektir. Bazıları kalkınma yardımı ile tehdit etti. Bu etik dışıdır. Hiçbir onurlu üye devlet bu tehditlere boyun eğmeyecektir. Güçlü olmanız her zaman haklı olduğunuz anlamına gelmez. ABD kabadayılık yaptı, BM üyesi devletlerin onuru satılık değildir.

Bu tarihte gördüğümüz çok kritik bir an. Filistin halkı bizi tarihin doğru tarafında görmelidir.

Bu acil durum toplantısı hayırlı olsun. Türkiye Filistin’i yanlız bırakmayacaktır, dünya 5’ten büyüktür.

Filistin Dışişleri Bakanı El Maliki, Kudüs oturumunda bir konuşma yaptı. Maliki’nin konuşmasından satırbaşları:

Filistinlilerin bağımsızlığı ve barış sürecinin devamı için ulusklararası çabalara ihtiyaç duyulmaktadır.

İsrail işgali Filistinlilerin rüyalarını, hayallerini gözardı etmiştir. Filistinlilere ateş ettiler. Kız çocuğunu gecenin bir vakti annesinin yanından aldılar. Filistinlileri, Arapları buradan uzaklaştırmak değil bir araya getirme ihtiyacı doğmuştur. Filistin halkı güçlü durarak hen Kudüs’te hem de caddelerde varlık göstermelidir. Filistinli insanların kutsal değerlerini koruduklarını hatırlamakta fayda var.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in konuşmasından satırbaşları:

ABD Kudüs’e büyükelçiliğini taşıyacaktır bunu bizden ABD halkı istiyor ve doğru olan da budur. Hiçbir oylama bunu değiştirmeyecektir. Ama bu oylama Amerikalıların BM’ye nasıl baktığı ve bizim bize BM’de saygısızlık yapan ülkelere nasıl baktığımız konusunda bir fark yaratacaktır

ÜYE ÜLKELERİN 3’TE 2’SİNİN KABUL OYU VERMESİ GEREKİYOR

Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülen ABD’nin Kudüs kararıyla ilgili tasarıyı 14 ülke kabul etmiş ancak daimi üye ABD’nin veto etmesi nedeniyle tasarı kabul edilmemişti. Bu durum Trump’ın Kudüs kararı nedeniyle ABD’nin diplomatik arenada yalnız kaldığı yorumlarına neden olmuştu.

Genel Kurul’a taşınan tasarının kabul edilmesi için üyelerden 3’te 2’sinin tasarıyı kabul etmesi gerekiyor. Bu da 193 ülkeden en az 129’unun kabul oyu kullanması anlamına geliyor. Kararın herhangi bir bağlayıcılığı bulunmuyor ve sadece tavsiye niteliği taşıyor ancak ABD’nin üzerinde uluslararası baskı oluşması açısından önemli kabul ediliyor.