15 TEMMUZ HALK DEVRİMİDİR

15 TEMMUZ HALK DEVRİMİDİR
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Hain terör örgütü FETÖ’nün darbe girişimin ardından 3 yıl geçti. 15 Temmuz’un yıldönümünde Kayseri Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi ve Sivil Dayanışma Platformu tarafından “Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesi Tarihinde 15 Temmuz’un yeri” konulu panel düzenlendi. Panelde FETÖ terör örgütü farklı açılardan masaya yatırıldı. 

SDP Başkanı Ayhan Oğan, “15 Temmuzu anlamak için dünya yakın tarihine 40-50 yıl geriye gidip çevremizde, bölgemizde ve ülkemizde yaşananlara bakmamız gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu, 15 Temmuz’un aniden gelişen bir olay değil bir süreç olduğunu belirtti ve milletin demokrasiye sahip çıktığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da, 15 Temmuz kalkışması sonrasında devlet içindeki çetelerin tavsiye edildiğini söyledi.  “15 Temmuz başarılı olsaydı biz Türkiye’nin bütünlüğünü konuşamazdık” diyen Uçum, halkın demokrasiye sahip çıkıp, hain girişimi önlemesini de devrim olarak niteledi ve “15 Temmuz mücadelesi bir halk devrimi yani dünyada örneği olmayan milli bir devrimdir” diye konuştu.

 

Sivil Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı Ayhan Oğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Başdanışmanları ve Cumhurbaşkanlığı politika kurulları üyesi önemli isimler konuşmacı olarak katıldığı paneli, Vali Şehmus Günaydın,  Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, AK Parti Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, MHP İl Başkanı Serkan Tok da takip etti. 

OĞAN: KUKLAYA BAKARAK MESELENİN TAMAMINI GÖREMEYİZ

SDP Başkanı Ayhan Oğan’ın panelde sunum yaptı. Oğan, “15 Temmuzu anlamak için dünya yakın tarihine 40-50 yıl geriye gidip çevremizde, bölgemizde ve ülkemizde yaşananlara bakmamız gerekiyor” dedi. 15 Temmuz sürecine nasıl gelindiği hakkında bilgi veren Oğan, “Kuklaya bakarak meselenin tamamını göremeyiz. Arkasındaki kuklacıyı çözmeden ve onun planlarını deşifre etmeden tekrar bu tür saldırılara maruz kalabiliriz. Öncelikle şu kavramı tanımamız lazım, emperyalizm nedir? Emperyalizm nasıl çalışır? Metot çok basit böl, parçala ve yönet. Sadece toprak manasında algılamayın. Hakimiyetle hegemonya kurmak istediği toplumlar üzerinde dini ve etnik farklılıkları ayrıştırarak yönetilebilir bir kaos ortamı oluşturur. Bu güç insanların başını döndürür ve sarhoş eder. Bütün yaşadığımız sıkıntılarda bu meseleye bakmamız gerekiyor” dedi.

KÖROĞLU: 80 DARBESİYLE SIZDILAR

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Selim Köroğlu, 15 Temmuz’un aniden gelişen bir olay değil bir süreç olduğunu belirtti ve milletin demokrasiye sahip çıktığını dile getirdi. “Emperyalizm ve üst akıl bizim gibi halkı Müslüman olan ülkelerde bu metodu hep uygulamış” diyen Köroğlu, “FETÖ tipi yapılanmaları beslemiş ve önünü açmış. Irak'ta Saddam’ın devrilmesinde bir tarikatı aynı FETÖ’yü kullandığı gibi kullanmış askeriyeye sızan bu tarikat mensupları ABD işgali sırasında silahlarını bırakıp ABD tarafına geçmiş ve Irak’ın bir kurşun bile atmadan teslimiyetine sebebiyet vermiştir. 80 darbesinden bu yana askeriyeye emniyete ve devlete sızdılar. Bu sızmanın neticesinde 15 Temmuzda devletin demokratik merkezlerini tahrip etmek için son hamleyi yaptılar. Bu son hamlede de hepimiz meydanlardaydık. Darbeye direnmenin içindeydik. O gece devlet yoktu devletin demokratik merkezi çökmüştü millet o gece sabaha kadar devleti sokaktan topladı ve tekrar meşru temsilcilerine teslim etti. “

UÇUM: DEVLET İÇİNDEKİ ÇETELER TASVİYE EDİLDİ

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum da, darbe girişiminin olduğu anda Türkiye genelinde 4 milyona yakın insanın sokaklara çıkarak, hareketliliği  sona erdirdiğini belirtti.  15 Temmuz gecesi Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan eşitli birliklerde, FETÖ çetesinin harekete geçemediğini anlatan Uçum, şunları söyledi, “15 Temmuz gecesi yaşananlar 21’inci yüzyılın en büyük siyasal olayı, devrimidir. Ben 16 Temmuzu bir devrim olarak nitelediğimde bu devrim teorisi açısından değerlendirdiğim de, normal de devrim dediğimiz şey aksiyonel bir harekettir. Bir iktidarı ele geçirmeye yönelik bir harekettir. 15 Temmuz’da bir darbe kalkışması oldu.  Bu darbe kalkışması aksiyonuna halk buna reaksiyon gösterdi. Buna tepki gösterdi.  Dolayısı ile bunu devrim teorisi içerisinde okumak, reaksiyonel bir devrim yapıldı mı? Evet yapıldı.  Gerek şimdiye kadar devrim teorilerine  baktığımız da ezberlerimizi bozdu. 15 Temmuz, halk bozdu, ülke lideri bozdu. Ne demek bu devrim? Şu demek; öyle ya da böyle belli iktidar politikaları, tasfiye edilir, her devrim de yıkım unsuru vardır, ama aynı zamanda her devrimin birde inşa unsuru vardır. Şimdi 15 Temmuz’a baktığımızda, 15 Temmuz’da Devlet içindeki çeteler tasfiye edildi mi, ordu içindeki çeteler tasfiye edildi mi, emniyetteki çeteler tasfiye edildi mi, devamında bürokrasi içindeki çeteler tasfiye edildi mi, ekonomik yapı içerisindeki çeteler tasfiye edildi mi ya da medyadaki, en azından bunlar büyük ölçüde tasfiye edildi  mi? Dolayısıyla devrimci eylem var. Yani burada kadrocu bir pratiklikle pozisyon almış bu illegal yapı, bu illegal faşit yapı tasfiye edilmiştir. Devrimin bu tasfiye süreci bu yıkım süreci, 15 Temmuz’la halkın sokağa çıkmasıyla başladı ve o süreç devam etti.”

“EĞER 15 TEMMUZ BAŞARILI OLSAYDI…”

FETÖ’yle mücadelenin devam ettiğini ifade eden Uçum, “Halen daha biz bu mücadeleyi veriyor muyuz? Veriyoruz. Böyle devrimci bir eylem devam ediyor. Fakat başka bir şey daha oldu. Aynı zaman da bir inşa süreci. 15 Temmuz gecesi olan şeyler o kalkışma, birincisi geçici bir kalkışmaydı. Türkiye’yi 21. yüzyılın ilk çeyreğinde birçok açıdan potansiyelini yükseltmiş, demokrasi hedefini önüne koymuş hem de  güçlü bir demokrasi hedefi, Müslüman dünyası, mazlum milletler için bu hale gelinmiş. Kalkınma içerisinde son derece yüksek bir Türkiye’yi  oradan alıp belki orta çağ karanlığına kadar geriye götürebilecek bir son derece gerici bir hamleydi. Aynı zamanda faşizan bir hamleydi. Niye, Türkiye’nin çeşitliliğini, çoğulculuğunu, fikri zenginliğini, değer zenginliğini, inanç zenginliğini tamamen yoksullaştırabilecek tek tipçi bir anlayışı hayata geçirebilecek bir kalkışmaydı.  Bu anlamıyla da faşizan bir yönü vardı. Ama aynı zamanda bu bir devirme girişimi idi. Neyi devirme girişimiydi, neyi devirmek istiyordu bunlar? Devlet içindeki demokrasiyi, Devlet indeki demokratik merkezi. Devlet içindeki  demokratik merkezi kim temsil ediyordu, seçilmiş Cumhurbaşkanı. Kim temsil ediyordu? Seçilmiş meclis. Bu kalkışma aynı zamanda bir işgal girişimi idi. Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı, biz şu anda Türkiye’nin bütünlüğünü konuşuyor olabilir miydi? Dolayısı ile 15 Temmuz kalkışmasına karşı gösterilen bu devrimci reaksiyon, birincisi milli bir reaksiyon, bu devrim milli bir devrimdir. Çünkü Türkiye’nin bütünlüğünü korumak, değerlerini korumak, dini inançlarını korumak, toplumun birliğini koruma reaksiyonudur. Bu yanı ile bu devrim milli bir devrimdir. Bu devrim kadrocu bir devrim değil. Dolayısı ile dünya tarihinin gördüğü en büyük, en kitlesel, gerçek anlamda halk devrimi. Adını hakikaten bütün boyutları ile hak etmiş bir devrimdir. Bu bir halk devrimidir.  Öte yandan bu devrim demokratik bir devrimdir. Ne oldu? Demokrasiye sahip çıkıldı” şeklinde konuştu.  Haber: Cafer ZENGİN-Hüseyin GÖKTAŞ