Ahmet ZORLU

YENİDEN

Ahmet ZORLU

Dürst olmanın, dürüst kalmanın günümüz Türkiyesinde bir bedeli vardır.
Bizim meslekte de tarafsız olmanın, tarafsız kalmanın bedeli çok ağırdır..
Ama, yıllarınızı mesleğinizin evrensel doğruları için harcadığınız zaman, belli bir yaştan sonra eğilmeniz, bükülmeniz de mümkün değildir.
Kayseri'de gazetecilik mesleğine yıllarını vermiş biri olarak, geçmişime baktığım zaman, binlerce köşe yazısı, bir o kadar tv programı ve onbinlerce habere imza attım.
Hepsi için kalem kullanırken, yazdığım yazıları, yaptığım yorumları 3 ayrı muhakemeden geçirdim.
Bir, yazdığım yazı doğru mu, varsa itham edilen kişi veya kesim bundan ne kadar etkilenir. Hepsinden önemlisi, gazeteciliğin evrensel doğruları ile çelişiyor mu?
İki, hukuki mi.. Bana veya yazdığım gazete ya da yorum yaptığım yayın kurumuna hukuksal sorumluluk getirir mi..
Üç, vicdani mi.. 
Üçüncüsüne ilk ikisinden daha çok önem verdim.
Çünkü bazen küçük bir dikkatsizlik, yazınıza konu kişi ya da kişilerin hayatını karartabilir.
Mutluyum; 
Yukarıda saydığım ilkeler içerisinde çalışan bir çok genç gazeteci var.
Karamsarım;
Onların bir bölümü bu gün kısıtlılar listesinde yer alıyor..
Malesef, Türk Basını bu gün kamplaştırıldı, parçalara ayrıldı.
Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk; "Basın özgürlüğünden doğan mahzurların yegane izale vasıtası yine basın özgürlüğüdür" sözüyle, gazetecinin çalışma alanının çizgilerini belirlemiştir. 
Okuyucularımız müsterih olsun.
Bazen bedel ödesek de, basın özgürlüğü, düşünce hürriyeti, demokrasi, temiz toplum, parlamenter demokratik hukuk devleti gibi kavramları savunmaya devam edeceğiz.
Kayseri Olay Gazetesi'nde bu ilk yazıyı, siyaset kazanının fokurdadığı bir dönemde kaleme aldım.
Elbette benden, aday yorumları, seçim sonuç tahminleri ile ilgili bir yazı beklemişsinizdir.
Ama daha seçimlere bir hayli zaman var.
Bu zaman dilimi içerisinde, önümüze dayatma ile konulan sandık için görüşlerimiz olacaktır.
Çelişkileri, halkın beklentilerini, parti tabanlarının tepki gösterdikleri konuları tek tek ele alacağız.
Sadece şu kadarını söylemekte yarar görüyorum.
Adaletsiz bir seçim atmosferi yaşıyor Türkiye.
Çünkü yarış çizgisine dizilmesi gereken siyasi partilerden biri, 1000 metrelik koşuya, rakiplerinden 500 metre önde başlıyor.
Para sorunu yok, belediyeler seçim ofisi gibi.
Belediye Başkanları seçim karargahlarının başına oturdular.
Diğer yanda, adayların ve partililerin ceplerinden denkleştirdikleri dolmuş mazot paraları ile halka ulaşmaya çalışan siyasal partiler.
Ama buna rağmen, birileri bıçak sırtında olduklarını gizleyemiyor.
Böylesi bir süreçte karşıladık ve uğurladık Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu.
Siyaset gözlemlerime yarım devam edelim isterseniz ve Kayseri Olay'daki ilk yazıyı bir çağrı ile noktalayalım.
Lütfen, her sabah bir yerel gazete alın. Kentinizde ve ülkenizde yaşananları öğrendiğiniz gibi, yerel medyanın yaşamasına, gelişmesine de katkı verirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları