Ahmet ZORLU

BAK KARDEŞİM..

Ahmet ZORLU

Sana yaranmak, seni memnun etmek gibi bir niyetle yazmıyorum günlük yazılarımı..
Bunu peşin peşin olarak söyleyeyim de, sakın kendini önemli biri gibi görmeyesin.
Ama işin cılkını çıkardın.
‘Gündüzlerimizi güneş aydınlatıyor’ desem, buna bile itiraz edecek, ‘İyi bak o güneş değil’ diyecek kadar cahilsin.
‘Meteoroloji, havalar serinleyecek diyor, dikkatli olun’ diye yazıyorum, “Allah’ın işine karışma..” diye çıkışıyorsun.
Evladını işsizliğe mahkum eden zihniyeti omzunda taşıyor, sonra da gidip türbeye çaput bağlayarak “Evladına iş’ dileniyorsun.
Temelden yoksun eleştirilerinde, nezaket, saygı, üslup hak getire.
Hatta, cehalet düzeyim belli olmasın diye, sataşmalarını da özelden yapıyorsun.
Günlük köşe yazılarımı bile tam okumadan içinden bir cümleyi çekip, buna eleştiri getiriyor daha doğrusu, o cümleyi bile anlamadan cevap yetiştiriyorsun.
Ülke sorunlarını yazıyorum; 'siyasete fazla dalma, sonra başına iş alırsın diye' aba altından sopa gösteriyorsun.
Fıkramsı şeyler yazıyorum, 'bu kadar dert arasında gülmek, güldürmekte nereden çıktı' diyor eleştiriyorsun.
Şiir, resim paylaşsam, 'Milletçe sıkıntıdayız, mideler guruldarken sanatla ilgilenecek halimiz mi var' diyorsun.
Senin ve toplumun kahır ekseriyetinin aç olduğunu dile getirince alkışlıyor ama, 'açlığının nedeninin senin cehaletin olduğunu söyleyince' kızıyorsun...
Aşktan, sevgiden, hayatın güzelliklerinden bahsedince, yazılarımda beni, 'uçuklukla' suçluyorsun...
Hurafelerle, akıl dışı kirliliklerle toplumun bir bölümünün kandırıldığını söylüyorum, bu seferde beni, 'değerlere saygısız biri’ olarak ilan ediyorsun.
Senin ve senin gibi samimi Müslümanların inancını fütursuzca kullananlara karşı çıkıyorum, senin samimi inancını korumaya çalışıyorum, dini ticaret aracı haline getirenlerle bir olup beni 'dinsizlikle' suçluyorsun.
'Memleket çok zengin, kişi başına şu kadar para düşüyor, ülke uçtu, evlerde artık buzdolabı var. Uçağımız göklerde, yerli arabamız yollarda' diyenlere, ‘bizim payımız nerede' diye soruyorum, 'servet düşmanlığı' ile suçluyorsun.
Ahlaksızlara, hırsızlara, yalancılara,bölücülere karşı kalemimle mücadele veriyorum, yanımda olman, destek vermen gerekirken, onların yanında yer alıyor, onlara destek veriyor, sonra 'açım, işsizim' diye feryat ediyorsun.
Ülke yol geçen hanına dönmüşken, tüm maddi manevi değerlerimiz yağmalanırken, işsizlik her geçen gün büyürken, insanlar karın tokluğuna çalışmaya zorlanırken, devletin kurumları, milletin değerleri parsel parsel satılırken, doğa ve çevre yağmalanırken, ormanlar tatil siteleri kondurulacak şekilde yakılırken, sen bu duruma karşı çıkanların önüne dikiliyor, zalime kalkan oluyorsun.
Cahilsin demek istemiyorum ama eğitimsizsin ve bunun farkında değilsin.
Zira;
Sömürülüyorsun, görmüyorsun.
Kullanılıyorsun, farkında değilsin.
Bir avuç mutlu azınlığın çıkarlarına alet oluyorsun, kavrayamıyorsun.
Anlatıyorum, anlatmaya çalışıyorum, okumuyor, dinlemiyorsun.
Kendini de yakıyorsun, beni de.
Ülkeyi de..

Yazarın Diğer Yazıları