'Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.' Sadi Şirazî

İnsan nerede, nasıl, kim olursa olsun, davranış tarzı, üslup çok önemlidir.

'Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.' Sadi Şirazî
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

İnsan nerede, nasıl, kim olursa olsun, davranış tarzı, üslup çok önemlidir. Hiç farkına varmadan bir insanı istemsiz kırmak, incitmek başka bir şeydir. Birde bile isteye kırmak, küçümsemek başka bir şeydir. Öncelikle kişilerin davranışlarında herhangi bir kasıt var mı? Size davranış tarzı tamamen masumane bir yaklaşım mı? Yoksa maksadı küçümsemek mi? Bunu anlayarak ve beden dilinin önemine değinerek yazımıza devam edelim.
Bir iş görüşmesi için sizi telefonla arayan kişinin daveti üzerine belirtilen adrese gittiniz, kapıyı vurdunuz iş yerinin müdürü, amiri her kim ise işte sizi kapıda güler yüzlü bir şekilde karşıladı, içeriye davet etti. Sizin oturmanızı bekledi, siz oturduktan sonra masasına oturup, ne alırsınız sorusunu yöneltip, çay kahve vs. söyledikten sonra, konuştuğunuz yetkili size kendinizi tanıtmanızı söyledi ve başladınız bu işi neden istediğinizi, okuduğunuz okulları ve kendinizde olan vasıfları anlatmaya. Konuşmanız esnasında sizi önemseyerek dinleyen firma yetkilisi sizi rahatsız etmeyecek şekilde göz teması kurarak sizi önemsediğini göstererek, görüşmenizi sonlandırdınız. Bu işi alıp, almamanız önemli değil, burada önemsediğiniz şey size olan davranış şekli, tarzı olur değil mi? Çünkü firma yetkilisi konumunu, durumunu, zenginliğini her şeyini bir kenara bırakarak size önem verdi ve sizinle görüşme esnasında kendinizi özel hissetmenize sebep oldu. Bu davranış sonrasında oradan ayrılırken yüzünüzde bir gülümseme ile ayrılırsınız.
Birde bu durumun tam tersini ele alalım bakalım. Yine bir iş görüşmesine gittiniz, kapıyı vurdunuz, içerden gel diye bir ses, yerinden kalkmaya tenezzül etmeyen bir firma yetkilisi, hemen koltuk ucuna oturdunuz çünkü tavır sizin rahat davranmanıza etki edecek şekilde iticidir. Sizinle konuşurken hiçbir şekilde sizinle göz temasına girmeyen, masanın üzerindeki kâğıtlar arasında bir şeyler arıyor gibi sizinle konuşurken sürekli onları karıştırır ise sizi önemsemediğini beden dili ile size anlatmaya çalışan bir kişinin yanında çalışmasanız da olur zaten. Çünkü bu şekilde davranan bir insanın yaptığı saygısızlık size değil bana göre kendisinedir. Kendisine güvenen, mütevazı ve dolu dolu olan bir insan kesinlikle böyle bir davranış sergilemez. Bu şekilde bir davranış sergileyen bir kişi ise kendinde olan bir eksikliğini, ezikliğini, egosunu sizin üzerinizde tatmin etmeye çalışıyordur. Göz temasından kaçınmak;Bu vücut dili hareketi sakladığınız bir şey varmış gibi gözükür ve şüphe yaratır. Göz temas eksikliği ayrıca bir iş ortamında istemeyeceğiniz özgüven ve ilgi eksikliğidir.Konuşurken aşağı bakmak güven eksikliğini veya içe dönüklüğü temsil edebilir. Sizin sözcüklerinizin etkisini kaybetmesine yol açabilir. Göz seviyenizi eğer karışık ve önemli noktalara değiniyorsanız sürdürmek çok önemlidir. Devamlı göz teması diğer yandan güven, liderlik, güç ve zekilik belirtir.
Vali Olmuşsun Fakat Adam Olamamışsın
Çok eskiden bir adamın, haylaz ve yaramaz bir oğlu varmış. Adam, çocuğunun her yaramazlığı sonunda; ''Oğlum sen adam olamazsın!'' dermiş.Babasının bu sözü oğlunun çok zoruna gidermiş ve üzülürmüş. Aralarında çıkan bir tartışmadan sonra, bizim haylaz oğlan babasına saygısızlık yapmış. Ve almış başını İstanbul'a gitmiş. Çalışıp, çabalamış. Çeşitli okulları bitirip, bir sürü imtihana girmiş. Sonunda kendi şehrine vali olmuş.
Daha koltuğuna oturur oturmaz; ''Gidin, filan köyde şu isimde biri var, çabuk onu huzuruma getirin.'' diye emir vermiş.Valinin adamları gidip, söylenen köydeki ihtiyar Ahmet efendiyi bulmuşlar. 'Seni Vali huzuruna çağırıyor.' diyerek, adamı apar topar valinin karşısına çıkarmışlar. Koltuğuna iyice yaslanıp sigarasını tüttüren vali, yani bizim haylaz oğlan sormuş;
- ''Ben kimim? Beni tanıdın mı?''
Yaşlı adam büyük bir korku içinde imiş. Oğlunu tanıyamamış.
- ''Siz vali efendimizsiniz.'' demiş.
Vali, intikamını almış olmanın gururu içinde,
- ''Ben senin oğlunum!'' demiş. ''Hani sen bana iki sözünün birinde, adam olamazsın, derdin. Bak işte adam oldum, hatta vali bile oldum.''
Adamcağız meseleyi hemen anlamış;
- ''Beni ayağına bunu söylemek için mi çağırdın? Ben sana vali olamazsın değil, adam olamazsın demiştim. Yaşlı insanları ayağına çağırmakla ve onların yanında saygısızca sigara içmekle, insanları küçük görmekle adam olamayacağını gösterdin.' Demiş.