Baro Başkanından Fetö`nün siyasi ayağı çıkışı: Er ya da geç hesap sorulacak!

Baro Başkanından Fetö`nün siyasi ayağı çıkışı: Er ya da geç hesap sorulacak!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Kayseri Barosu Başkanı Cavit Dursun, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Hain örgütün ve tüm benzerlerinin, hukuk, adalet ve akılla çökertilmesi, örgütün ve cunta girişiminin, iç ve dış planlayıcı, işbirlikçi ve piyonlariyla birlikte ve tüm yönleriyle gerçekten aydınlatılması, siyasi ayağının ve halen gizli kalmış kumpasçı, iftiracı ve kirli operasyonel kısımlarının ve firsatçılarının ortaya çıkartılıp, en ağır şekilde cezalandırılmaları, kanuni, fiili, ahlaki ve vicdani bir zorunluluktur. Er ya da geç bu yapılacak, tarih, millet ve hukuk huzurunda, Cumhuriyet, Yargı, Savunma ve Ordu düşmanlarından, bu yaptıklarının hesabı elbette sorulacaktır." dedi. 
" ÇOKLU BARO YAPISIYLA FETÖYLE MÜCADELE EDEMEZSİNİZ" 
Baro Başkanı Dursun, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: 15 Temmuz hain cunta girişiminin, fetö-festö operasyonel terör-istihbarat örgütünün ve suç ortaklarının asli hedefleri, her zaman, Atatürk ilke ve inkılapları, Türk Milleti, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Bağımsız Yargı, Güçlü Savunma, Baroların Yapısı, Avukatlık Kanunu, Üniter Ulus Devlet, Parlamenter Demokrasi ve Laik Sosyal Hukuk Devleti ilkesi olmuştur. Öyleyse, bu tür yapılarla mücadele etmenin gerçek tek yolu, tüm bu kurumları ve kuralları güçlendirmekten geçmektedir. Fetö-festö’nün panzehiri, ortak akıl, liyakat, ehliyet, çağdaş insani eğitim, kuvvetler ayrılığı, insan hakları, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, güçlü savunma ve daha fazla hukuk ve demokrasidir.  Milli birlik ve beraberliğimize, Hukukun Üstünlüğüne, Hukukun herkese eşit, genel ve adil olarak uygulanmasına, Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına, Savunma Hakkının ve Adaletin işlevselliğine ve kutsallığına, Hukuk Devleti ilkesinin eksiksiz hayata geçmesine, kuvvetler ayrılığına ve Cumhuriyetimizin kurucu değer ve ilkelerine tekrar dönülmesine, devlette liyakat ve ehliyetin esas kabul edilmesine, demokratik kültürün yerleşmesine, Ordu-Millet geleneğinin tek ve eşsiz örneği olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bütünlüğünün, saygınlığının ve gücünün tekrar sağlanmasına, Gazi Meclisin denetim ve kanun koyucu vasfının güçlendirilmesine, Yargı Erkinin ve tüm kurumlarımızın güçlenmesine ve kurumsallaşmasına ve Büyük Türk Milletinin huzur, mutluluk, refah ve hukuki güvenlik hakkının tekrar sağlanmasına yönelik amaç ve çabalar dışındaki, başkaca hiçbir amaç ve niyetlerle, bu hain yapılarla mücadele edilemez.
12 Eylül rejiminden kalma, Kamu avukatlarının baroya kayıt zorunluluğunu ortadan kaldıran düzenlemeyi tamamen kaldırmak yerine, bu menfi düzenlemeye  sahip çıkıp, daha da güçlendirmekle ; kadim bir fetö projesi olan Çoklu Baro, Baroların yapısı, kayıt sistemi, seçim sistemi ve Avukatlık Kanununda menfi değişiklikler yaparak, Savunmayı ve Avukatlık mesleğini siyasallaştırıp, bölüp parçalamakla, fetö'yle mücadele edemezsiniz. Belitilen konuyla ilgili kanun değişikliğinin, tam da bugün Resmi Gazetede yayınlanması ve yürürlüğe girmesi de oldukça manidar olmuştur. Bu tür menfi düzenlemeler derhal yürürlükten kaldırılmalı ve 12 Eylül rejiminin getirdiği düzenlemede iptal edilmelidir. 
Gelinen süreçte, bu hain yapıyla mücadele adı altında yapılan bir kısım yanlışlıklar, bu hain yapıya, iç ve dış ortak, işbirlikçi ve planlayıcılarına fırsatlar vermektedir. Türkiye bir an önce normalleşme sürecine girmeli, KHK’lar, OHAL, ihraçlar ve yargılamalardaki mağduriyetler ve hukuksuzluklar bir an önce giderilmeli, Hukukun tüm ilke ve kuralları harfiyen uygulanmalı, bağımsız ve tarafsız bir yargı ve güçlü bir savunma oluşturulmalı, toplumu germe, ayrıştırma ve kutuplaştırmadan vazgeçilmeli, çağdaş bir eğitim modeli tekrar kurulmalı, fetö-festö hain yapılanmasının Ergenekon-Balyoz ve benzeri kumpas davalarda oluşturduğu hukuksuzluklar tamamen ortadan kaldırılmalı, bu mağdurların itibarları iade edilmeli, Kuvvetler ayrılığı ilkesi aynen uygulanmalı, Parlamenter demokrasi güçlendirilmeli, TSK’nın birliği ve bütünlüğü güçlü bir şekilde tekrar sağlanmalı, Ordu-Millet geleneği güçlendirilmeli, yeni Askerlik Kanunundaki yanlışlıklardan vazgeçilmeli, tarihi ve köklü Askeri Okullar yeniden açılmalı, bu hain yapının kirli siyaset ve çok yüzlü bukalemun bürokrat ayakları tamamen ortaya çıkartılmalı ve hesap vermeli, ifade ve düşünce özgürlüğü sağlanmalı, 15 Temmuz fırsatçılarına meydan verilmemeli ve en önemlisi, 15 Temmuza giden yollardan dersler çıkartılmalı, tarikat ve cemaatler yasaklanmalı, vatandaşlık bilinci ve sosyal hukuk devleti anlayışı güçlendirilmeli ve konu tamamen hukuk çerçevesinde aydınlatılmalıdır. 
Hain Fetö-festö örgütünün yok etmeye çalıştığı Hukuk Devleti ilkesi, masumiyet karinesi ve suç ve cezanın şahsiliği ilkelerine sımsıkı sarılmalı ; asla ve asla işkence, kötü muamele, gizli tanık ve yasak sorgu yöntemlerine başvurulmamalıdır. Cimer-bimer, iftira ve haksız şikayetler önlenmeli ve kaldırılmalıdır. Tek çıkış yolumuz, Hukuk, Adalet ve Demokrasidir.
Vatanımız, Bağımsızlığımız, Özgürlüğümüz, Cumhuriyetimiz ve Milletimiz için, tarih boyunca canını veren tüm Şehitlerimize Allah'tan rahmet, Büyük Türk Milletine başsağlığı ve tüm gazilerimize acil şifalar diliyoruz.
Yukarıda sayılan bütün ilke ve esasları hedef alan ve alacak olan hain cunta girişimini, fetö-festö'yü, bu hain örgütün ve cunta girişiminin dıştaki planlayıcılarını ve içteki tüm ortak, işbirlikçi ve adi fırsatçılarını nefretle kınıyoruz.
Ergenekon, Balyoz ve 2010 referandum süreçlerinde, bu hain fethullah gülen cemaatine kimlerin yol ve imkan verdiği, Türk Silahlı Kuvvetlerine kimlerin kumpaslar kurduğu, Yargı, Savunma ve Barolar üzerinde kimlerin kimlerle neler neler yapıp ta, şimdi sözde fetösavar kesildikleri, Büyük Türk Milletinin malumlarıdır. Bu kirli zihniyetleri lanetliyoruz. 
Bu hain f tipi cemaatin, cunta girişiminin, içteki ve dıştaki işbirlikçi, fırsatçı ve adi ortaklarının hedef aldığı, yukarıda sayılan tüm kurum, kural, ilke ve değerler ile Türk Milletinin gözbebeği olan kahraman Ordumuz, adalet, hukuk devleti, güçlü savunma, Barolar ve bağımsız yargı her zaman vazgeçilmezlerimiz olmuştur ve olacaktır. 15 Temmuz'u planlayanların, yine aynı hainlikte başka bir B planları olduğunu da, hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bu hain cunta girişimini büyük bir feraset, cesaret ve kararlılıkla boğan ve bastıran kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ve Büyük Türk Milletinin her bir ferdini, şükran ve minnetle takdir ve tebrik ediyoruz. Bu hain örgütün ve tüm benzerlerinin, hukuk, adalet ve akılla çökertilmesi, örgütün ve cunta girişiminin, iç ve dış planlayıcı, işbirlikçi ve piyonlariyla birlikte ve tüm yönleriyle gerçekten aydınlatılması, siyasi ayağının ve halen gizli kalmış kumpasçı, iftiracı ve kirli operasyonel kısımlarının ve firsatçılarının ortaya çıkartılıp, en ağır şekilde cezalandırılmaları, kanuni, fiili, ahlaki ve vicdani bir zorunluluktur. Er ya da geç bu yapılacak, tarih, millet ve hukuk huzurunda, Cumhuriyet, Yargı, Savunma ve Ordu düşmanlarından, bu yaptıklarının hesabı elbette sorulacaktır. Hukuk, adalet, akıl ve bilimin ışığında, aynı hainlik ve yanlışlara, kasıt ve aldanmalara tekrar düşülmemesi gerektiğini, Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Atatürk ilkelerine ve bağımsızlık ruhuna sımsıkı sarılmanın ve vatandaşlık bilincinin tartışmasız gerekliliğini ve büyük önemini bir kez daha haykırıyoruz. Bütün bu vesilelerle, halkımızın ve meslektaşlarımızın Demokrasi ve Milli Birlik gününü, gerçek anlamında anıyoruz.