Mazhar Gündoğ

KATLEDİLEN TÜRK OLURSA

Mazhar Gündoğ

KATLEDİLEN TÜRK OLURSA
Kerkük Merkez İlçe Meclis Başkanı Münir Kafili’nin kalleş bir pusu neticesinde şehit edilmesi acı olduğu kadar da son derecede düşündürücü menfur bir olaydır.
Acının sızıntıları rahmetli Münir’in cansız bedeninden Türkmeneli’nin her santimetre karesine sızım sızım sızmaktadır.
Sadece Türkmeneli’ne değil, Türkistan’a ve bütün Türk- İslam coğrafyasına milim milim sinmektedir.
Ben bu menfur cinayete kurban giden rahmetli Münir Kafili’nin acısını yüreğinin en derinliklerinde yaşayan yaklaşık dört yüz milyon yürek tanıyorum.
Ve o yüreklerin tamamının benim yüreğimin hissettiklerini eksiksiz hissettiğini çok rahat olarak hissedebiliyorum.
Çünkü; O yürekler TÜRK yüreklerdir, Müslüman yüreklerdir. O yürekler sadece ve sadece Allah’tan korkarlar, Amentüye inanırlar, Fatiha suresinin anlamına göre düşünüp, hareket ederler.
O yürekler dünyanın neresinde çarpan bir TÜRK yüreği, atan bir TÜRK nabzı varsa, onunla çarpar, onunla atalar.
Zulme boyun eğmezler.
Küfre prim vermezler.
Münafıklardan dost tutmaz, onları yoldaş yapmazlar.
Zalime karşı mazlumdan yana olurlar.
Öksüzün, yetimin emmisi, dayısı olurlar.
Tüyü bitmedik yetimin, hakkını gözetirler.
Beytülmal’a el uzatmaz, uzanan elleri kırarlar.
Dinlerine, vatanlarına, dillerine, devletlerine, milletlerine ve bayraklarına; dolayısıyla istiklallerine yönelik bütün tecavüz teşebbüslerine ve teşebbüsçülerine dirayetli, azametli ve kudretli yüzlerini gösterirler.
Namlusundan hala Mehmetçik kanı damlayan teröristlerle, karşılığı ve pazarlık konusu ne olursa olsun, asla müzakere masalarına oturmazlar.
Kuvvetliye karşı zayıftan, haksızlığa karşı adaletten ve hukukta, anarşiye karşı meşruiyetten yana olurlar.
Bölücü, dışlayıcı, ötekileştirici, karşı cepheci anlayışa karşı “bir olalım, diri olalım, iri olalım” anlayışından yana bir vaziyet alırlar.
Şu anda o yürekler acı çekiyorken, yanıp kavruluyorken, her gün katliamlara uğrayıp şehitler veriyorken, bu acıları yüreklerinde hissetmeyen, kulaklarını tıkayıp, gözlerini yumanlar yok mu? Elbette varlar ve onlar az da olsalar kendi rollerini çok iyi oynuyorlar.
Mısır’da, Gazze’de, Myanmar’daki insanlık dışı muamelelere hassas olan yüreklerin Musul’da, Telafer’de, Kerkük’te ve Tuzhurmatu’daki insanlık vahşetine duyarsız kalmasını insan tabiatına sığdırabilmek nasıl mümkün olabilir. 
Adlarının sonunda DER olan bir yığın dernek her olayda bir açıklama veya eylemle kendilerini gösterirken; Bayrağımızın indirildiğinde, Türkmeneli’ne ve Türkmenlere yönelik baskı, suikast ve katliamlarda, bırakınız bir başsağlığı dilemeyi, neden saklanma ihtiyacı hissederler?
Bu dernek, vakıf veya camiaların nezdinde Türk’ün kanı kandan, canı candan, imanı imandan sayılmıyor mu acaba?
Sadece MHP’nin, Ülkü Ocaklarının mazlum Türkmen’den ve mahzun Türkmeneli’nden yana tavrı diğer parti, dernek, teşekkül veya vakıfları düşündürmüyor mu?
Diyelim ki diğerleri hissizliklerine duyarsızlıklarını da ilave ederek durumu yok sayıyorlar.
Mübarek Ramazan ayına girmeye hazırlandığımız, bedenimizi ve ruhumuzu manevi zırha büründürdüğümüz şu mukaddes günlerde Büyük Türk Milleti de Türkmen’i ve Türkmeneli’ni yok sayanları;
Zulme boyun eğip zalimle iş tutanları;
Kuvvete baş büküp İslam diyarını işgal edenlerle beraber olanları, işgalciler için dualar edenleri;
Mezhep kavgası adı altında Müslüman’ın Müslüman’ın kanını dökmesi müsameresinde figüran rolü oynayanları;
Hukuku alt üst edip ordusunun komutanlarına ve birçok aydına hukuken haksızlık yapıp, onları hiç yoktan mağdur edenleri;
Mehmetçiklerimizin katilleriyle Türkiye’nin geleceğini müzakere masasına yatırma cüretini gösterenleri yok sayarsa haksız mı?
Öncelikle sevgili Kayserili hemşerilerimin, bu ve buna benzer soruları iktidarın Kayseri milletvekillerine sormak ve onlardan cevap istemek hakları vardır.
Bu soruların sorulma zamanı da gelmiştir.
Türkmeneli’nin, Türkiye’nin, Türk Dünyasının başı sağ olsun.
Türk- İslam aleminin mübarek Ramazan ayı kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları