Selda Avcı

SEV KARDEŞİM!

Selda Avcı

Başarılı olduğunuz işlerde herkesin sizi alkışlamasını beklemeyin. Zira bazı eller, diller o sırada sizin kuyunuzu kazmakla meşguldürler.
Başarı sizi sevmeyen insanlar tarafından hasetlik, fesatlık, kıskançlık gibi kötü hasletleri doğurur.
Sizi sever gibi görünürler ama aslında hiç sevmezler.
Kendinde olmayan vasıfların sizde olması onları rahatsız eder.
Ama o kadar güzel oyunculukları vardır ki, sanki sizi çok seviyor maskesini takar ve yanınızdaymış gibi yaparlar.
Ne demişler ''dostuna yakın ol, düşmanına daha yakın'' zaten insanı en çok yaralayanda dostlarından gelen öldürücü darbeler değil midir?
Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır diyor; Che Guevara
İnsanların kalbini yormayın, kalbi yorgun olanın dili keskin olurmuş. Ya kalbi yorgunun yanında olmayacaksınız, yada yanında olduğunuz kalbi yormayacaksınız durum bu kadar basit aslında. 
Sizin başarınızı kabullenemeyenler, sizin adınızı silmeye uğraşırlar, bunu başaramayınca da karalamaya başlarlar.
Gözünüzün görmediğine, kulağınızın şahit olmasına, izin vermeyin! Kalbinizin hissetmediğini, ağzınızın söylemesine izin vermeyin. Nedim Oğuz 
Yaşa ki daha neler göreceksin derler ya işte öyle yaşayalım bakalım daha ne insanlar göreceğiz. 
Yaşamın bana verdiği iki ders; çevreni gittikçe daralt, gereksiz kalabalıkların seni üzmesine izin verme. Franz Kafka
Kendine değer vermeyi öğrendiğinde ancak seni haketmeyen insanları hayatından çıkarabilirsin. Bircan Yıldırım
Sürekli kendinizi hatırlatarak birilerinin hayatında oluyorsanız bence o hayatlardan çıkma zamanınız çoktan gelmişte geçiyor bile. Gerek yok kalbinizi yoran, kuru kalabalıklara, önceliği olmadığınız insanların önceliğiniz olmasına izin vermediğiniz sürece mutlu olabilirsiniz.
Dostoyevski ne güzel özetlemiş; ''Kalp birkez kırıldı mı, hiç kimseye aldırmaz ve hiçbir şeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu; ama huzurun başlangıcıdır bu'' diyerek.
Aslında ara sıra kenara çekilip insanları seyretmek lazım, bakmak lazım kim de ne kadarız, kim bizde ne kadar? Diye.
Çünkü bu hayat kıymet bilenlerle yaşanacak kadar güzel. Kıymet bilmeyenlere harcanmayacak kadar da değerlidir. Siz kendinizi sevmelisiniz, değer vermelisiniz. Bu ego, kendini beğenmişlik falan değil, bir insan sevmeye kendinden başlarsa onu herkes sever. Kendinle ne kadar barışıksan göreceğin değer o kadar fazla olur. Hayata küsen, negatiflik saçan insanlar toplum tarafından sevilmezler. 
Ne sıkıntı yaşarsak yaşayalım, yüzümüzdeki  o tebessümümüzü kaybetmeden ve dik durup dikleşmeden kendimizden emin bir halde yaşamalıyız hayatımızı. 
Dünya denen bu misafirhanede, şuncacık huzurum, sükunetim varsa ve hırsa kapılmıyorsam sebebi bu muhteşem ayettir...''Ne elinizden gidene, nede başınıza gelene üzülmeyin'' Ali-İmran/153
Bu hayat bana; birisinin durduk yere pencere açtıran derdi değil, nefessiz kaldığında hayata tutunmak için koştuğu pencereden gördüğü gökyüzü olmasını öğretti. İnsan insana, her şeyden önce nefes veren o pencere olabilmelidir. (Alıntı)
İnsan insanın yükünü hafifletmeli, yük olmamalıdır. İnsanları sevin, kinin öfkenin, nefretin, kıskançlığın sonu hüsrandır. Eski şarkılardan çok sevidiğim bir şarkının kısacık kısmındaki bir sözü ile yazımızı noktalayalım.
Şu dünyadaki en zengin kişi, gönül fethedendir!
Şu dünyadaki en üstün kişi insanı sevendir!

Yazarın Diğer Yazıları