Selda Avcı

Peygamberler Diyarı Şanlıurfa (1)

Selda Avcı

Peygamberler şehri diye anılan Urfa’nın
8000 yıl öncesine kadar uzanan zengin
bir tarihi vardır. Hatta hazret-i Âdem ile
Havva’nın bir müddet Urfa’da kaldığı
rivayet edilir. Arap tarihçilerine göre
“Tufan’dan sonra hazret-i Nuh tarafından
kurulan 18 şehirden biri de Urfa’dır. Böylece
Urfa ilk yerleşim merkezlerinden biridir.
Kuruluşundan bu yana Urfa, yüzlerce efsane
ve hikâyeye konu olmuştur.Urfa bağrında
kurulan dünyanın ilk üniversitesi olarak
bilinen Harran Üniversitesi ile ilk çağların
kültür merkezi olmuştur. Urfa her köşesinde
ve her taşın altında (tarihi eser) efsane
yatan Efsaneler şehridir.Peygamberler
diyarı olarak bilinen ve Türkiye’nin en
büyük yedinci şehri kabul edilen Şanlıurfa,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer
almaktadır. Eski ve halk arasındaki kısa
adıyla Urfa olarak da bilinmektedir. Kurtuluş
Savaşı’nda halkının gösterdiği başarının
hatırasından dolayı 1984 yılında “Şanlı”
unvanını almıştır.
Geçtiğimiz günlerde yolumuz Urfa’ya
düştü. Anlatıldığı gibi buram buram tarih
kokan bir şehir gördüm. İlk olarak şehirde
çok sayıda tarihi camiler dikkatimi çekti.
Denk geldiğim bütün camileri gezerken
tarihi ve mimari yapısı beni çok etkiledi.
Şehir merkezinin temizliği yerleşik düzeni
oldukça güzeldi.Benim gittiğimgün en
kalabalık gününü yaşayan Urfa’da deyim
yerinde ise iğne atsan yere düşmeyecek
bir kalabalık vardı. İnsanlar akın akın
Peygamberler diyarı olarak bilinen ve Şanlı
tarihiyle gönüllerde taht kuran Urfa’yı
gezip, görmek için gelmişlerdi. Kebapları,
tarihi mekânları, kalesi, balıklı gölü, yöresel
kıyafetleri, özellikle kadınların ilgisini
çeken çok farklı tasarlanmış takıları, el
işçiliği bakırlarını gördüğümde açıkçası
hayranlığımı gizleyemedim. Urfa bence
gidilmesi ve görülmesi gereken bir ilimiz
diye düşünüyorum, hepinize tavsiye
ediyorum. Yazımızı balıklı gölün o güzel
efsane hikâyesi ile noktalıyorum.
Bir zamanlar bu şehirde zalim bir
hükümdar yaşarmış. Yaptığı bu zalimliklerle
kendinden geçen Nemrut gün gelmiş
kendisini Tanrı zannetmeye başlamış ve
büyük tapınaklar yaptırıp içine de kendi
heykellerini koydurmuş. Halkına da baskı
yaparak kendisine Tanrı diye tapmalarını
istemiş. Bir gece Zalim Nemrut uykusunda
korkunç bir kâbus görmüş. Kan ter içinde
fırlamış yatağından. Hemen sarayın bütün
kâhinlerini ve büyücülerini çağırtmış
ve rüyasını anlatmış onlara. Nemrut’un
rüyasını dinleyen kâhinlerin ileri gelenleri
şöyle yorumlamış Nemrut’un rüyasını:
Efendim, krallığınızda dünyaya gelecek
bir çocuk sizin tahtınızı ve saltanatınızı
yıkacak, ülkeniz üzerindeki hâkimiyetinize
son verecek. Sarayındaki danışmanlarına
çok güvenen Nemrut korku içinde kaskatı
kesilmiş. Panik halinde nasıl önlemler
alabileceklerini sormuş onlara. Sarayın baş
kâhini atılmış öne hemen; Değerli efendim
demiş, Eğer bu sene krallığınızda doğacak
bütün erkek çocuklarını öldürtürseniz,
erkekler ve kadınların da bu yıl boyunca
birbirlerine yakınlaşmalarını yasaklarsanız
ve aksine yapan herkesi asarsanız bu sorunu
da çözersiniz.
Nemrut kâhinlerin önerisiyle doğacak
bütün erkek çocukların öldürülmesi
emrini vermiş. Ülkesinde yaşayan her
on aileye bir gözlemci düşecek şekilde
kuralların uygulanıp uygulanmadığını
izlemeye başlamış. Sadece başdanışmanı
Azer’e çok güvendiği için onun ve
ailesinin başına gözlemci koymaya gerek
duymamış. Böylece şehirde bir yıl sürecek
dehşet ve zulüm dönemi başlamış. Nemrut
bu bir yıl süresince on binlerce çocuğu
öldürtmüş, aileleri darmadağın etmiş.
Bütün ülke Nemrut’un bu büyük zulmü
altında inim inim inliyormuş. Bir yılın
sonunda Nemrut yine bütün danışmanlarını
etrafına toplamış. Müneccimleri ona
demişler ki Hükümdarım maalesef aldığımız
tedbirler yeterli olmadı. Sizi ve tahtınızı
yok edecek çocuk yarın gece ana rahmine
düşecek. Nemrut kâhinlerinin bu sözleri
üzerine daha da büyük bir paniğe kapılmış.
Ve hemen şehirdeki bütün erkeklerin
toparlanıp şehir dışına çıkarılmasını ve
iki gün boyunca da şehre girmelerinin
yasaklanmalarını emretmiş. Nemrut
şehri dolaşırken aniden krallık mührünü
sarayında unuttuğunu fark etmiş. Hemen
en güvenilir adamı Azeri göndermiş saraya
mührünü alıp kendisine getirmesi için. Azer,
saraya gidip mührü almış. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları