Selda Avcı

HAYAL KURMAKTAN KORKMA!

Selda Avcı

Rabbim kabul etmeyeceği duayı kuluna hayal ettirmez sözü ile başlayalım yazımıza. Hepimiz olacak yâda olmayacak düşüncesi olmadan hep hayaller kurarak yaşarız. Hayallerle insanlar hiç ulaşamayacağı şeyleri bile sanki kurduğu hayalleri ile elde etmişçesine mutlu olur bazen. Aslında o hayali kurmanızı belki de gerçekleşeceği için Rabbim hayal ettiriyordur belli mi olur? Tabi uç noktalarda uçuk kaçık hayaller kurulunca onların gerçek olma olasılığı ne kadar onu kestiremiyorum. Ama bu zamana kadar kurmuş olduğum birçok hayalim gerçek olduğu için bu sonuca varıyorum. Demek ki ben olabilecek hayaller kurmuşum, buradan bu sonuç ortaya çıkıyor. Bazen kısacık bir an bile dalıp gideriz hayallere, kendimizi olmak istediğimiz yerlerde düşünürüz o anda yüzümüzde sıcacık bir tebessüm oluşuverir.

İnsanın bir hayali, ideali olmadan nasıl yaşar ki? İlla ki şu olsun bu olsun diye hep hayal kurulur, hayal ve hedef olmazsa insan gideceği yeri bilmeden nasıl yol alabilir. Örneğin bir arkadaşınıza ziyarete gideceksiniz evini bilmiyorsunuz, elinizde adres yok çıktınız yola nereye gideceksiniz belli değil bu şekilde bir ilerleme sağlanamaz. Adres bilgilerini doğru olarak alırsanız o arkadaşınızın evini bulabilirsiniz, hayalleri de bir nevi buna benzetebiliriz. Hayalleriniz varsa, dünyanız renklidir. Hayalleriniz varsa yürüyeceğiniz bir yol vardır. Hayallerin sınırı yoktur. Hayaller uçsuz bucaksız bir penceredir zamanla gerçeğe dönüşür. Hayaller bembeyaz bir kâğıttır, üstünde istediğin gibi karalayabileceğin… Siz siz olun sakın hayallerimiz kırılacak diye onlardan vazgeçmeyin. Önünüze engeller çıksa da, yolunuzu değiştirecek engeller ama sakın pes etmeyin. Son kullanma tarihi yoktur hayallerin. Gidin, üstüne üstüne, yürüyün, hayallerinize ulaşana kadar.

 Geçtiğimiz günlerde tam hayaller ile ilgili bir hikâye okudum, her ne kadar hikâye olsa da hepsi de insana ders veriyor değil mi? Hayalde umuttan ibarettir. İşte beni çok etkileyen o hikâye ile yazımıza son verelim.

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kâğıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk. "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkânsız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi. "Ben de hayallerimi" O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, - "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah'tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın." Hayal etmenin tek koşulu; güzel hissedebilmektir… Güzel hisseden, hayal kuranlar en büyük işleri başaran kişilerdir. Ne mutlu hayallerine sahip çıkanlara, hayallerinden sıfır alsalar bile... Hayalleridir insanı geleceğe taşıyan. Umarım hayalleriniz hep gerçek olur.


Yazarın Diğer Yazıları