Selda Avcı

Bir Saatlik Öğretmenim Olur Musun?

Selda Avcı

Yaklaşık iki hafta önce ‘’Seyyid Burhanettin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’’ tarafından söyleşi yapmak üzere bir davet aldım. Geçtiğimiz hafta içerisinde davete icabet ederek okula doğru yola koyuldum. Okula ilk girişten itibaren misafirperver okul yöneticileri, hocalar ve diğer yardımcı personel tarafından güler yüzlü bir şekilde karşılandım. Olmazsa olmaz kahvemizi içip gerekli istişare konuşmalarımızı yaptıktan sonra, okulun konferans salonunda toplanan yaklaşık 120 kişilik bir öğrenci topluluğu ile bir araya geldik. Bu proje nedir? Neden seni davet ettiler diye bazı sorular gelebilir insanların akıllarına, ilk olarak bunun aydınlatıcı bilgisini vererek başlayalım. Projenin adı ‘’ Bir Saatlik Öğretmenim Olur Musun’’ projenin amacına gelince, gençlere hiçbir dayısı, amcası (torpili) olmadan kendi emeği, azmi, başarısı ve tırnakları ile bir yerlere gelmiş ve kendini ispatlamış, örnek insanları öğrenciler ile buluşturup, onlara hayatlarında nasıl bir yol çizmeleri konusunda yardımcı olmaya çalışmaktı. Beni nelerin beklediğini bilmediğim için, ayrıca malum lise çağında ergen öğrenciler ile bir araya geleceğim için biraz heyecanlı, birazda gergindim, acaba kendimi ifade ederken gençlere bunu dinletebilecek miydim, bunun endişesi içinde başladım. Ya olumsuz bir tepki alırsam diye düşünmedim desem yalan olur. Ama hiç korktuğum bir manzara ile karşılaşmadım, konuşmama gayet sıcak ve samimi bir ortamda ilk önce öğrencilere kendimi tanıtarak başladım. Tabi heyecandan kalbimin çarpmasından dolayı arada sesim titreyerek hitap etmeye çalıştım. Bu heyecanımı öğrencilere şöyle anlattım, aslında TV’de program yaparken benim karşımda sadece bir kamera oluyordu, ben o halde bile heyecan duyarak program yapıyordum. Şimdi ise karşımda sizleri görerek konuşmak bambaşka bir duygu diyerek, heyecanımı hoş görmeleri konusunda talepte bulundum. Öğrenciler sağ olsunlar heyecanımı biraz azaltmak maksadı ile bu konuşmanın ardından salonda adeta kocaman bir alkış fırtınası estirdiler. Alkış gelince zaten anladım ki beni benimseyecekler ve dinleyecekler bu şekilde devam edeyim dedim. Ara ara elbette kendi aralarında konuşmalar yaşandı, onların bu konuşmalarını kendime yönelterek sohbeti dinlemelerini sağlamalıydım, onun için hemen konuya şöyle girdim. Bakın arkadaşlar hepiniz genç dinamik pırıl pırıl gençlersiniz, ha bu arada size arkadaşlar diyorum ben her ne kadar yaşım itibari ile sizlerden büyük olsam da, sizlerle yaşıt çocuklarım olsa da, ruh yaşım sizler ile aynı deyince yine salondan alkış ve ıslık sesleri yükseldi. Bu durum beni mutlu ediyordu, çünkü alkış ile tepki almak onların benimsemelerini başardığımı gösteriyordu.

Basın sektörüne nasıl başladığımı ve neden ayrıldığımı anlatarak devam ettim sohbete, bu sıra da ara ara dikkati dağılan öğrenciler konuşmayı dinliyor mu diye ölçmek için onlara sorular sorup, cevaplamalarını istedim. Aslında söyleşiden çok bir program sunumu ve sohbet havasında geçen güzel bir atmosfer oluşmuştu. Soru cevap şeklinde devam ederken, çocuklara birer hedef belirlemeleri konusunda tavsiyelerde bulundum ve sırası ile bir kaçını kaldırıp onlara üniversitede hangi bölümü düşündüklerini ve ne olacaklarını, hayallerini ve ideallerini sorarak onları da konuşmaya kendilerini ifade etmeye teşvik etmeye çalıştım. Aldığım cevaplar karşısında üzülmedim desem yalan olur, çünkü birçoğunun tek derdi okulun bitmesi idi, ileriye yönelik birçoğu hayal dahi kurmuyordu. Neden böyle karamsar olduklarını sorduğumda aldığım cevaplar ise yine bir o kadar ilginçti. Öğrencinin verdiği cevap şu şekilde idi meslek lisesinden mezun olup, doktor mu olacağım dedi. Aslında olmaz diye bir şey yoktu. Azim, heves ve istek olursa insanın başaramayacağı bir işin olmayacağını ifade ettim. Kendilerine bir hedef belirleyip, bir yol çizerek o doğrultuda ilerledikleri takdirde varacakları yere daha kolay gidebilecekleri konusunda aklımın erdiğince, dilimin döndüğünce yol göstermeye gayret ettim, ne derece başarılı oldum tabi bunu zaman gösterecek. Ben o 120 kişilik öğrenci grubu içerisinden 5 kişi bile olsa acaba bizi dinleyip tavsiyelerimize kulak verir mi düşüncesi ile kazanılmış bir insan, bir insandır diyerek bu söyleşi için davet edildiğimde koşarak gittim. Bu teklif beni çok onurlandırdı, bu tür sosyal sorumluluk projelerinde her zaman seve seve yer almak isterim elbette ki, bir insana faydalı olunacak her projede yer almak bana mutluluk verir. Başta okul yöneticilerine, hocalarına ve Halk Ozanları Dernek Başkanı Sayın Turgut Aydın hocama bu projede bana yer verdikleri için teşekkür ediyorum, yeni projelerde görüşmek dileği ile diyorum. (Tekrar)

Yazarın Diğer Yazıları