Selda Avcı

AFFEDİN!

Selda Avcı

Bu gün kafamda hikâyeler, romanlar yazıyorken, ağzımdan bir cümle çıkmayacak gibi bir mod ile ne yazacağımı bile bilmeden başlıyorum yazıma, bakalım ortaya ne çıkacak.

Bazen kaybederken kazanır insan. Bu da ne demek öyle şey olur mu? Dediğinizi duyar gibiyim. Yani şimdi şöyle hani bizler bazen bazı insanları kaybettik diye üzülürüz. Aslında ortada kaybedilen bir şey yoktur. Biz onları hayatımızdan çıkararak belki de kendimiz için en doğru kararı vermişizdir belli mi olur? Hayat bir oyun sahnesidir ve bizim hayatımızda rolünü tamamlayan çıkar gider. Hayatımıza giren insanlar bizi Allah’a yakınlaştırıyor ise imtihan, şayet bizi Allah’tan uzaklaştırıyor ise cezadır. Her insan iz bırakır yürekte kimi gelirken, kimi de giderken. Gel demek de üç harf, ‘’Git’’ demek de. Peki, bizler neden git dediklerimize ‘’Gel’’ diyemiyoruz? Hiç düşündünüz mü? Git demek kolay gelir, gel demek, kal demek, gitme demek zordur.

Kazanan takımın, kaybedeni olmaz!

Bugünün değerini anlamadan yarını bekleyen bu insanlar, dünün geçtiğini ve yarının belki de hiç gelmeyeceğini düşünemeden yaşıyorlar. ‘’ Hayat! Siz planlar yaparken, başınıza gelen şeylerdir. Hep yarın, şunu yapacağım, şuraya gideceğim, şu saatte toplantım var deriz. Yarına çıkacağımızı bilmeden sürekli bir plan içinde hayatımızı sürdürürüz. Oysa öleceğini bile bile yarına umutla bakan ve yaşayan tek canlı insandır.

Ölüm güzel şey budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? Necip Fazıl Kısakürek

Başta da söyledik ya bazı insanlar bizim için imtihan, bazıları ise ceza olarak verilir diye. Herkesin bir son damlası, yeter dediği bir nokta var. Kim bilir o raddeye gelene kadar kaç tokadı yutuyor insan, bilemeyiz. Bize kötülük yapan, üzen, kıran, hayatta bu bana bunu yapmaz deyip, sonra bizi hayal kırıklığına uğratan, bize en büyük kötülüğü yapan kişileri affetmek te hepimiz zorlanırız değil mi? Onları affedip, hayatımızdan azat etmediğimiz sürece sırtımızda yük olduklarını bazen unuturuz. Bize en büyük kötülüğü yapan insanı affedecek kadar cesur olup, güçlü olabilmek varken, bizi hiç hak etmeyecek insanları sırtımızda taşımaya gerek var mı? Hangi kapıyı iki defa çalsak ‘’Yine mi?’’ derler. Hangi sözü iki defa söylesek ‘’Kaç defa duyduk, hep aynı şeyler’’ derler. Ama ömrümüz boyunca onca hata yapar, elimizi açarız ‘’Allah’ım’’ deriz. Rabbimiz yine mi sen demez. Bilal İşgören Peki, onca günahımıza, hatamıza rağmen Cenab-ı Allah bizleri affediyor da biz kul olarak neden affedemiyoruz ki? İnsanız elbette hata yapacağız, önemli olan yaptığımız hatalardan ders çıkarıp yenilerini yapmamaktır.

Herkes ölüp gidiyor. Bir sen mi kalacaksın? Ha iki gün fazla, ha iki gün az yaşayacaksın. Ateşte kül, toprakta gül olacaksın. Mühim olan yaşarken ‘insan’ olacaksın. Hz. Mevlana

Allah kulu kul ile imtihan ettiği zamanlarda sabır göstermek gerekir. Allah sevdiği kula azap etmez, ona sıkıntı verir ve sabrettirir. Ne diyordu Müddessir Suresi; Rabbin için Sabret!

Bir de yaşayarak öğreneceğin şeyler var şu hayatta. Her şeyi okuyarak öğrenemez insan. Bazen bir kelebek ömrü gibidir diye kısa buluruz hayatı, belki bizim yaşadığımızı bir günde yaşar bilemeyiz. Uzun ömür yaşasak da belki kelebeğin ömrü kadar mutluluğu yaşayamayız. ‘’Allah dileklerimizi yerine getirmedi diye şikâyette bulunuyoruz ama hatalarımızdan dolayı hemen bizi cezalandırmadığı için O’na şükretmiyoruz.’’ Bilal İşgören

Yaşanan olaylardan, kötü tecrübelerden dolayı asla pişman olmayın. Yaşadığımız her olay bizim için tecrübedir. Işığın olduğu yerde gölgeler varsa! Yaşamın ve insanın olduğu yerde de elbette ki hatalar olacak mühim olan aynı hatalara tekrar düşmemektir. Orhan Gencebay şarkısında ne demişti; ‘’Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni’’… Affedici olalım bize her kim ne yaparsa yapsın affedin, umursamayın, kafanıza takmayın salın gitsin. Sizden bir tane daha olmadığının ve değerli olduğunuzun farkına varın. Kimse vazgeçilmez değildir bunu da unutmayın! Saygıyla…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları