MUSTAFA AYDOĞAN

VİCDAN VE MERHAMET

MUSTAFA AYDOĞAN

Bazı insanlarda yürek var da vicdan, merhamet var mı orası biraz tartışılır.

Yürek olduğu için kavgaya, gürültüye gelince hemen zıplanıyor, ancak ailesinde, çevresinde, konu- komşusunda aç ve yoksul insan var mı onu görmezden geliyoruz.

Birazcık dinimizi yaşasak, dinimizin emirlerine uysak, Hadis-i Şerif’te olduğu gibi, Komşusu açken tok yatanlardan olmasak inanın ülkemizin ekonomisi ne kadar kötü olursa olsun aç, susuz insanımız kalmaz. İşte bizim dinimizin güzelliği de başta buradan geliyor.

Particiliği öncelikle bir yana bırakalım. Hangi partiden olursanız olun Allah’ın emirlerine uyun ve öncelikle dinimizin emrettiği şekilde yakınlarınızdan başlayarak olanlar olmayanlara yardımcı olsun.

Bizler maalesef günümüzde siyasi partileri bile kendi fikrimize ters ise birinci derece yakınlarımızdan daha üstün tutuyoruz.

Zengin fakirin halinden, karnı tok olan da fakir-fukaranın halinden anlamıyor.

Siyaset uğruna her türlü kavgaya da gözümüzü kırpmadan koşuyoruz. Düşünün; bu ülke bir 12 Eylül öncesini yaşadı.

Dış mihrakların oyunlarına alet olduk, kardeş, kardeşi vurdu.

Komşu, komşunun ardından silah sıktı. Her şehirde kurtarılmış bölgeler oluşturuldu. Caddede, sokaklarda insanlar linç edildi. Darbe yapmak için bile olayların daha da büyümesi, olgunlaşması beklendi. Sonrasında cezaevlerinde gençlerimiz çeşitli işkencelerle inim, inim inletildi.

Peşinden idamlar geldi. Pırıl, pırıl gençlerimiz darağaçlarında sallandırıldı.

Sağcısıyla, solcusuyla hep bizim insanlarımız, bizim kardeşlerimizdi.

Geçmişten ders almayan geleceğe yön veremez.

Bakıyorum da geçmişten hiç ders almamışız. Hem ülkemiz üzerinde, hem de milletimiz üzerinde yine oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Üzülerek yazıyorum ki bizler de alet oluyoruz, bu oyunlara alet edilmeye çalışılıyoruz.

Madem Demokrasiden yanayız, madem ülkemizin refah ve huzurunu istiyoruz, madem insanlarımızın kardeşçe yaşamasından yanayız o halde herkes de birbirinin fikrine saygı duymak zorunda.

Allah insanları bile kısım, kısım yaratmış, kimse kimseye benzemiyor. Nasıl beş parmağın beşi de bir değilse, elbette ki insanların hepsinin de aynı fikirde olması beklenemez.

Geçmişte olduğu gibi kendi fikirlerimizi başkalarına zoraki dayatmaya çalışmayalım. Demokrasinin bize sunduğu nimetlerinden faydalanırken, yukarıda yazdığım gibi dinimizin gereğini de yerine getirmeye çalışalım.

Zengin insanların fakir ve yoksul insanlar tepeden bakmasına, muhatap almamasına bakmayın. Bu dünyanın öbür dünyası da var. Asıl önemli olan da orası. İşte gerçek dünyada zengin malının, kazancının hesabını verebilme derdine düşerken, günahsız bu dünyada hakir görülen insanlar da onların o halini izleyecek. İnsanların maddiyatına göre değer veriliyor. Hatta giyim, kuşamına, kılık, kıyafetine göre değer veriliyor. Kimin ne olduğunu ancak Allah bilir. Allah’ın yarattığı her canlıyı incitmememiz gerektiğini unutmayalım ve ona göre yaşayalım.

Unutmayalım; yürek herkeste var ancak vicdan ve merhamet herkeste bulunmaz.

Kavgayı, gürültüyü, kabadayılığı bir yana bırakalım insanca yaşamaya bakalım.

 İncitmeden, kırmadan, dökmeden. İnsanları ayrıştırmadan, bölmeden, parçalamadan.

 EN ÇOK DA TÜRK MİLLETİ OLARAK BİZLERİN BİRLİK VE BERABERLİĞE İHTİYACI VAR. BİZLERİN KUTUPLAŞMASI ANCAK TÜRK DÜŞMANLARININ İŞİNE YARAR.

Yazarın Diğer Yazıları