MUSTAFA AYDOĞAN

28 ŞUBAT SÜRECİ

MUSTAFA AYDOĞAN

Rahmetli Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de olağanüstü toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştı.

"İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş ve 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştı.

8 Şubat'ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürmüş, MGK laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğuna vurgu yapmıştı. 28 Şubat 1997'deki MGK'nın tavsiye kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, “Tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhid-i Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı” deniyordu.

28 Şubat sürecinde başörtü yasağı da devam etti. Hatta DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit meclis kürsüsüne gelerek Merve Kavakçı’yı eleştirerek  şu sözleri sarf etmişti :

"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye'de hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Ancak, burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası, devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası, devlete meydan okunacak yer değildir! Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!"

Hatta şu an Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı olan Şükrü Karatepe,

 Kayseri'nin Refah Partili Belediye Başkanı olduğu dönemde, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye'de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyleyerek, 28 Şubat süreci içindeki kararları eleştirmiş, "Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur" demişti.

Ancak Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420 bin lira ağır para cezasına mahkûm edildi. Hatta 1997’de belediye başkanı olan Bekir Yıldız’da Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs gecesinde İran Büyükelçisinin yer alması  “Cihat oyununun” sergilenmesi ile birlikte tutuklanan başkanlardan birisi oldu. 4 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı.

Türkiye’nin tarihinde kara bir leke olarak kalacak olan 28 Şubat sürecinin bir daha yaşanmamasını ve  “Darbe planı” yapanların ve yapacak olanların artık karşılarında TÜRK MİLLETİNİ bulacağının bilincinde olmaları lazım. 15 Temmuz’da dersini alanlar bundan sonra bir daha buna cesaret edemezler. 28 Şubat sürecinin üzerinden kaç yıl geçerse geçsin Tarihin karanlık sayfasındaki yeri hafızalardan silinmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları