MUSTAFA AYDOĞAN

SOR BAKALIM LAVUGA!

MUSTAFA AYDOĞAN

Bizim bir Mustafa’mız var…

Mustafa konuştu mu gülmeyen insanın gülesi gelir, temiz kalpli, sevecen birisi.

Mustafa şimdilerde otobüs şoförlüğü yapıyor. Mustafa bir gün senet davasından hakim karşısına çıkar. Karşı tarafın Avukatı ısrarla senetteki imzanın Mustafa’ya ait olduğunu iddia eder. Senetteki imzanın kendisine ait olmadığından emin olan Mustafa duruşma hakimine Avukatı göstererek; “Sor bakalım şu Lavuğa imzayı atarken yanımda mıymış” der.

Bunun üzerine hakim sinirlenerek, “Nasıl konuşuyorsun Lavuk, Mavuk bak atarım seni içeri” diye Mustafa’yı tersler.

Bizim Mustafa ‘Lavuk’ ne demek nereden bilsin büyüdüğü mahallede sık, sık kullanılan bir kelime olduğu için o da öyle söyler.

Aslında Mustafa gibi gecekondu bölgelerinde büyümeyip, daha sosyal çevrede yetişen kişiler var ki, onlar da lafının nereye gittiğini bilmeyen cinslerden.

Bir televizyon kanalında Türkiye Cumhuriyeti’ni “Katil Devlet” diye suçlayan Nagehan Alçı, bir süre ekranlardan uzak kalmıştı.

Huylu huyundan vazgeçer mi? Nagehan Alçı’da aynen huyundan vazgeçmeyi bir yana bırakın yine öyle ya da böyle gündem oluşturmaya devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devletine “Katil devlet” dediği yetmiyormuş gibi, bu kez de 1937 ve 1938 yıllarına giderek Atatürk’ün Dersim’de katliam yaptığını iddia ediyor. Hem de zehirli gazla katliam yaptığını ileri sürüyor.

Türkgün Gazetesi Hülya Hökenek’in sunduğu programa katılan Nagehan Alçı’nın, “O belgede 1937 yılında Atatürk’ün imzası ile Meclis Hitler yönetiminden 20 ton gaz alındığı yönünde bir belge. Bu belge daha önce Dersim gazetesinde yer almış. 37-38 Dersim olayları çok acı olaylardır. Atatürk, çok önemli bir lider ama 37-38 yıllarında Dersim’de katliam yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün imzası bulunan belge, dönemin Almanya’sı ile çeşitli askeri mühimmat alışverişi üzerine kurulu” iddialarına yer veriyor.

Nagehan Alçı tepkiler üzerine köşe yazısında açıklama yapmak zorunda kalıyor ve şöyle diyor: ““Yalancılığın, iftiranın ve kötülüğün bile bir sınırı olur. Vicdansızlığın dahi bir limiti vardır. O yayında Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir lider ve evrensel boyutlarda bir devlet adamı olduğunu hatırlatıp, ARD’de yapılan Hitler kıyaslamasının çok büyük bir adaletsizlik olduğunu ben söyledim. Siyaset bilimi açısından Atatürk’e faşist demenin ne kadar yanlış olduğunu ben anlattım o yayında. ARD’nin yaptığını hamasetle değil, bilgi ile altını doldurarak kınadım. O belgeseli yayına gitmeden Almanca olarak ve çok dikkatli izledim. Yayındaki katılımcıların hiçbiri izlememişti. Onlar da merak ettiler. Hem onlar hem de izleyiciler için özetledim. Yani bahse konu olan belgeselin içeriğini anlattım. Sonrasında da bilgi yanlışlarını hem ben hem Berhan Şimşek düzelttik. Belgeseli özetlememi son derece planlı bir şekilde kesip biçerek sanki benim Atatürk’e suçlamalarımmış gibi sunmak tam manasıyla onursuzluktur.”

Alçı’nın yaptığı açıklaması daha devam ediyor, Dersim olaylarının çok üzücü olduğu da es geçilmiyor. Elbette ki böyle olayların yaşanması oldukça üzücü, ancak o dönem neler yaşandığını da iyi irdeleyip onları da açıklamak lazım.

Olaylara tek taraflı bakmamak lazım gelir. Nagehan Alçı, Türkgün Gazetesini bir yerde yalan haber yapmakla suçluyor fakat bu tür açıklamalar yaparken de boyunu aşacak cümleler kurmaması da gerekir.  Madem haberde şahsınıza bir iftira atılıyor o zaman yapmanız gereken Gazeteyi mahkemeye vermek. Mahkemede gerçekler ortaya çıkar elbette. Hem Tarihi gerçekleri bırakın Tarihçiler anlatsın. Daha önce yaptığı“Katil Devlet” açıklaması hala belleklerde. Sanki olaylar olurken yanındaymış gibi anlatmayacaksın. Mustafa’nın mahkemede verdiği cevap gibi…

Yazarın Diğer Yazıları