MUSTAFA AYDOĞAN

ÖKÜZ'ÜN TRENE BAKTIĞI GİBİ !

MUSTAFA AYDOĞAN

Ülkemizde tüm sorunlar bitti tek sorun var o da; Mustafa Kemal Atatürk sorunu. Açlık, yokluk, yoksulluk, işsizlik, ekonomik sıkıntılar aklınıza ne geliyorsa her şey yolunda. Her şey güllük, güneşlik sefa içerisinde yaşıyoruz. Emeklinin aldığı maaş harca, harca bitmiyor. Asgari ücretli her ay sonu bu parayı ne yapsam, nasıl değerlendirsem diye düşünüyor. EYT’liler şimdiye kadar kazandıkları parayı Bankalara vadeli yatırdığı için her yıl aldığı faizler nedeniyle, “Yaşa takılmamız önemli değil yaşımızı bekleriz bizce mahsuru yok” mesajı veriyorlar.

Geriye bir sorun kalıyor o da başta yazdığım gibi Mustafa Kemal Atatürk sorunu.

Aramızdan ayrılalı tam 81 yıl olmasına rağmen ne kadar büyük bir lider olduğunu düşünün ki, dirisi düşmana korku veriyordu, şimdi de her yıl rahmet ve minnetle anılması birilerini rahatsız ediyor. Atatürk sevgisini milletin kalbinden, beyninden nasıl sileriz diye çabalıyorlar ancak, ne yapsalar o sevginin önüne bir türlü geçemiyorlar.

Yeni Akit Gazetesi yazarı Yaşar Değirmenci’ye göre Atatürk’ün anılması komik olarak değerlendiriliyor. Aslında yazdığı yazı ve yaptığı yorumlar ile kendisinin komik duruma düştüğünün farkında değil.

““09.05’te sirenler çalıyor, hayat durduruluyor, arabalarından indiriliyor, saygı duruşuna geçiriliyor. Okullarda ‘bir dakikalık’ saygı duruşunda gülmemek için nefesini tutan öğrenciler, onları gözüyle kaşıyla saygı duruşunun sessizliğine davet eden öğretmen ve idarecilerin çırpınışları. Her 10 Kasım’la özdeşleşen sahneler… ‘Dünyada komik olaylar’ listesine girmeye aday hallerimiz” ifadelerine yer veriyor.

Biz de öğrenci olduk ve okullarda 10 Kasım saygı duruşlarını bizler de yaşadık ama gülmemek için kendini tutan ne öğrenci arkadaşımıza rastladık, ne de kaşıyla gözüyle sessizliğe davet eden öğretmenlere…  Değirmenci’den başka rastlayanlar var mı bilemem, varsa bile kendi gibi düşünenler vardır YALANDAN KİM ÖLMÜŞ ÇIKAR BİRİLERİ DAHA’BEN RASTLADIM’ DİYEN.

1 Dakikalık saygı duruşuna durmak ne kadar da zormuş ki, insanlara yazık ediliyormuş. “Herkes dilediği kutsala ibadet edebilir, bir ölüyü diri yerine koyup ona derdini, problemlerini anlatabilir. Ancaaak bunu kabul etmeyenlere bu dayatma, bu psikolojik baskı, bu tecrit etme, bu aşağılama da neyin nesi? Hani demokrasi tahammül rejimiydi?” böyle diyor Yaşar Değirmenci. Yazdıkları bununla da kalmıyor devamında şöyle:

“Ne yaparsanız yapın, hayatı durduramazsınız. Ve kendi keyfinize göre de dizayn edemezsiniz. O hayatı siz vermediniz. Hayatı ancak onu yaratan durdurabilir. O da ne zaman isterse…

Hâlâ devam eden; 09.05’de durdurulan, arabalardan indirilen, saygı duruşuna geçirilen insanımıza yazık etmiyor muyuz? İnanın ideolojik olarak bakmıyor, sadece insanımızın sürü muamelesi görmesine, en küçük bir tepkinin bile rejim meselesi haline getirilmesine üzülüyorum. Neredeyse evlerinde iş yerlerindeki insanlarımızı bile bu hâle zorlayacaksınız. Bu süreç, nereye götürür insanı? Elbette ki, hakikatin kaybedilmesine. Sahte ve ayartıcı kutsallar, söylemler; hayat tarzları üzerinden bütün insanlığı yok oluş serüveninin eşiğine sürüklüyor. 29 Ekim’de şekli dindar kıyafeti içindeki Müslümana metrobüste yapılan muamele insani miydi? Bu çığırından çıkarılan ‘kutlama’lar, neyin kutlaması! Kendi değerleri verilmeyen, yapay kutsallarla uyuşturulan insanımız ‘cinnet toplumu’ haline getirilmiyor mu?”

Aslında bazı kelimeleri doğru mesela, Milyonların Atatürk’ e saygı duruşunda bulunması birilerine CİNNET geçirtiyor, bazıları da saygı duruşundaki Milyonlara, ÖKÜZ’ÜN TRENE BAKTIĞI GİBİ BAKIYOR. Olay bundan ibaret.

Yazarın Diğer Yazıları