
ALEV,ALEV!
MUSTAFA AYDOĞAN
Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ, 26 Haziran 2009'da Meclis'ten geçirilen torba yasadaki 'asker kişilerin özel yetkili mahkemelerde yargılanmasına ilişkin maddeyi hatırlatmış, "Teklifini getiren siyasiler araştırılsın. FETÖ'nün siyasi ayağı yok dersek gerçek inkar olur" demişti.
Hatta isimler de vermişti ve bu isimler arasında AK Parti Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın da ismi yer alıyordu. Başbuğ’a ilk cevap verenler arasında bulunan Mustafa Elitaş, “Mustafa Elitaş, "4 parti birlikte mutabakat sağlayarak yaptık. Hepimiz FETÖ'cü müyüz?" diye sormuştu.
Elitaş’ın bu açıklamasının ardından o dönem CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal, “Böyle bir talimatım kesinlikle olmadı. Meclis grup başkanvekillerimiz, Hakkı Süha Okay, Kemal Anadol ve Kemal Kılıçdaroğlu her zaman çok güvendiğim siyasi dava arkadaşlarımdır. Yazınızda adı geçen Alirıza Öztürk de güvendiğim hukukçular arasındadır. Demokratikleşmeye destek amacı ile bu desteği AKP'ye verdiğiniz iddia edildi. 12 Eylül darbesinin mağduru siyasetçilerden birisi olarak anayasa ve yasalardaki tüm anti demokratik hükümlerin çıkarılması için elbette o gün çağrı yaptım, bugün de aynı çağrıyı yapıyorum. Hiç güvenilmeyen bir siyasi iktidara neden böyle bir destek vereyim ki?" diye cevap verdi.
Aynı şekilde Milliyetçi Hareket Partisi cephesinden de Elitaş’a yalanlama geldi. İşin o boyutunda veya bu boyutunda değiliz.
Ergenekon ve Balyoz’la birlikte suçsuz yere yıllarca cezaevinde yatanlar oldu, hatta gururuna yediremeyip intihar edenlerden tutun da ülkenin kozmik odasına kadar girildi.
Şunu da biliyoruz ki; Türkiye’nin önü her 10 yılda bir darbelerle kesildi, bu ülkenin başbakanı idama kadar götürüldü, büyük acılar yaşandı.
Askerleri sivil mahkemelerin yargılamasına da ben şahsen karşı olan birisi de değilim. İktidarlar darbe korkusuyla iş yapamaz hale getirildiler, askerler ne dediyse yapmak zorunda kalındı. O günleri de unutmadık. Siviller nasıl hesap veriyorlar ise, yeri geldiğinde de askerler askeri mahkemelerin arkasına elbette sığınmamalı.
Artık darbeler ve darbe girişimleri her ne şekilde olursa olsun, kimler tarafından yapılmaya kalkılırsa kalkılsın mutlaka ülke gündemine bir daha gelmemeli, buna cesaret dahi edilememeli.
Türk Milletinin de canına tak ettiğinin en büyük göstergesi 15 Temmuz’da yaşanan alçak darbe girişimine herkesin, her kesimin göğsünü siper etmesidir.
Bu hain darbe girişiminde 248 şehidimizi ve 2196 gazimizi de unutmayarak Siyasi ayağının da ortaya çıkarılması boynumuzun borcu olmalı.
Genel Kurmay eski başkanı İlker Bağbuğ’un siyasi ayağı konusunda ortaya attığı görüşleri görüldüğü kadarı ile bundan sonra daha da büyüyerek tartışmaları alevlendirecek.
Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Dursun Çiçek’in FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda suç duyurusunda bulunacağını ifade etmesinden sonra, tartışmayı ilk başlatan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ hakkında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan da AK Partili vekillere “Dava açın” çağrısı geldi.
Erdoğan, “"TBMM'de 25 Haziran 2009'da geçen düzenlemenin amacı darbelere zemin hazırlamasını önlemekti. Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Meclis'in yasama yetkisini dışarıdan birilerinin kalkıp da atıp tutmak suretiyle yere çalmaya hakkı yoktur. Bu boru göstermeye benzemez. Parlamento hukuku boruyla sindirilemez. Emekli bir askerin peşine düşüp Meclis'i, yasama dokunulmazlığını izama yeltenenler herhalde kendi geçmişlerinden utanıyorlardır" ifadelerini kullandı.
Ne olacak şimdi? Vallahi olmadan bilemeyiz. Bildiğimiz tek şey ortalık giderek karışacak gibi…