MUSTAFA AYDOĞAN

AH ŞU TELEFON!

MUSTAFA AYDOĞAN

Kadın elinde telefonla konuşurken yanındaki çocuğu merdiven basamaklarının arasından birden aşağı yuvarlanıyor. Allah’tan iyi bir refleksle çocuğu aşağı düşmek üzere iken yakalıyor. Yani çocuk ölümden dönüyor. Aslında bunun bir ders olması lazım, buna benzer olaylar okullarda ders olarak mutlaka gösterilmeli.

Bizim insanlarımızın, özellikle de gençlerimizin bir telefon sapkınlığı var. Tramvay’da elinde telefon, otobüs’te elinde telefon, yolda yürürken elinde telefon konuşarak gidiyorlar. Bazı şoförlerimiz ise direksiyon başına geçince sanki telefonla konuşmayı özlemiş gibi telefona sarılıyor. Bir eli direksiyonda, diğer eli kulağında. Dalgınlıkla birine çarpınca veya kaza yapınca da Zeytinyağı  gibi üste çıkmaya çalışırlar. Yolda yürürken görüntülü konuştuğu için önündeki direği görmeyerek toslayanlar cabası.

Bu telefon hastalığına şimdi bir de rakamsal olarak bakalım.

2007-2017 döneminde ithal edilen toplam cep telefonu sayısı 142 milyon 389 bin 112. Bu da bebeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla nüfusumuzun neredeyse iki katına yaklaştığını gösteriyor.  Bu tarihlerde ithal edilen telefonlara verilen para yeni İstanbul Havaalanının maliyetinin de iki katı. Tam tamına 23 milyar 708 milyon 146 bin 266 dolar.

Yeri geldiğinde ekonomik sıkıntıdan, yoksulluktan bahsediyoruz, fakir-fukara edebiyatı yapıyoruz amma görünen o ki; lüksümüzden de geri kalmıyoruz. Akıllı telefon modelleri durmadan yenileniyor, bir öncekini daha eskitemeden hemen yenisini alıyoruz. Hem de neredeyse araba fiyatına…

Parası olan da alıyor, olmayan da.

Ailesinin durumu iyi olan da alıyor, iyi olmayan da.

Dedik ya lüksümüzden geri kalmıyoruz. Arkadaşımızın elindeki telefonun bizde illaki bir üst modelinin olması lazım.Yoksa havamız sarsılır. Sarsılan aile bütçesi olsun önemli değil. Avrupa ülkelerinde bile bizim ülkemizdeki gibi savurganlık ve lüks tutkusu yok. İşte böyle olunca bizim burnumuz tozdan çıkmıyor.

Başta ailelerin buna bir dur demesi lazım. Baba asgari ücretle çalışıyor, oğlu veya kızı veya her ikisi de ellerinde 8-9  Bin liralık telefon taşıyorlar. Sonuçta YIRTILAN TÜFEKÇİ BEKİR’İN YAKASI OLUYOR.

Aslında bazen mantıklı düşününce bu ülkede kimsenin ağlamaya hakkı yok.Gerçekten muhtaç durumda olan ihtiyaç sahipleri hariç. Onlar da zaten ya telefon kullanmıyor, ya da “akıllımı, akılsız mı” diye bakmıyor.

 Ayağımızı yorganına göre uzatmayı bilmiyoruz.

Ülkemiz her yıl milyarları sırf akıllı telefon için dış ülkelere veriyor. Bu paralar ülkemizde kalsa ve yatırıma dönüşse neler yapılmaz ki?

Milliyetçilik sadece sözle olmuyor. Asıl milliyetçilik ülke menfaatlerini, ülke çıkarlarını düşünmekle olur. Bizim ülkemizde de akıllı telefonlar yapılıyor. Yerli malı olunca sevgili gençlerin havası bozuluyor. İllaki Elma, Portakal olması lazım.

 AKILLI TELEFONLAR HEM AKLIMIZI ALIYOR, HEM PARAMIZI.

BİRAZCIK DA BİZLER AKILLI OLALIM!

Yazarın Diğer Yazıları