Ahmet ZORLU

YÜZÜM KIZARDI..

Ahmet ZORLU

Seçmenin iradesi ile milletvekili, Başbakanın İradesi ile Bakan, Genel Başkanın İradesi ile Başbakan ve Genel Başkan, Milletvekillerinin iradesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilen, son olarak da Cumhurbaşkanının iradesi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Koltuğuna oturtulmak istenen Binali Yıldırım,  İstanbul seçimlerinde yapılan hileyi anlatıyor;

"Seçim günü olan en büyük şey, hile veya yolsuzluk; üç pusuladan ikisini veriyor, birini vermiyor. Hepsini değil. Bakıyor seçmene, diyelim ki AK Parti'nin adayına verecek gibi anladığı seçmene büyükşehir pusulasını vermiyor. İki tane veriyor. Bunu nereden anlıyoruz yani nereden biliyorsun? O gün gelen şikayetlerden, o gün bize şikayet edenler oldu. Müdahale ettik. Bilebildiklerimizi düzelttirdik. Şimdi sandıklar kapanıyor. 100 tane oy pusulası olması lazım. Diyelim ki o sandıkta 300 veya 350... 300 tane oy pusulası var. 250 tanesi oy kullanmış, bu 250'nin 240 tanesi de geçerli. 10 tanesi de geçersiz. Geriye kaç tane boş oy pusulası kalması lazım 50 tane değil mi? Sayıyorlar 60 çıkıyor, 65 çıkıyor. Peki, nasıl oluyor bu? O gündüz vermedikleri oy pusulaları fazla çıkıyor. Bu sefer fazla düzeltmeleri lazım. Düzeltmeden de sandığı teslim edemiyorlar, torbayı. Ne yapıyorlar? Aralarında diyorlar ki biz bu torbayı teslim edemeyiz. Boşlardan fazla olanları ayırıp iptallerin içine koyuyorlar. Böylece torbayı bağlayıp gönderiyorlar. Şimdi iptalleri tekrar sayınca çoğu boş çıkıyor. İptal oy niye boş çıksın? Adam ya üç tanesine kızar hepsine basar veya oraya bir yazı yazar, şey yapar iptale götürür" 

Yıldırım’ı dinlerken, “Ne cevherler yetiştirmiş bu millet!” demekten kendimi alamadım.

Yüzüm kızardı, yüzüm..

Bu sözleri analiz ettiğimizde, tutarsızlık, aşağılama, itham, suçlama aklınıza ne gelirse satır aralarına gizlenmiş.

İlk aşağılama, AKP’nin sandık başlarında görev alan Müşahitlerine.

Zira, seçmene eksik oy pusulası verildiğinde, müşahit uyuyor muydu.

İkinci suçlama sandık başkanlarına.

Suçlamayla birlikte hakaret.

Zira, bunlar önceden seçilerek sandıkların başına oturtulmuş, CHP adayının başarısı için sandık başında ettikleri yemini bile hiçe saymışlar, Yıldırım’a göre.

CHP Yetkilileri Binali Yıldırım’ın bu ‘Zavallıca’ suçlaması üzerine yeniden hesap yapmışlar, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kullanılan oy pusulası sayısının, ilçe belediye başkanları için kullanılan oy pusulası sayısından fazla olduğunu YSK Rakamları ile açıkladılar.

Binali Yıldırım’ın bu açıklaması, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un, “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik" sözleri kadar tutarsız, mantıksız ve tabansız.

Seçimin yenilenmesi için oy kullanan YSK’nın 7 üyesi bile, günlerdir çalınan minareye kılıf dikmeye çalışıyorlar.

Zira minare iktidarın bile boyunu aşacak kadar büyük ve hiçbir yere sığdırılamıyor.

YSK’nın bu kararı hangi gerekçelere dayandıracağı konusunda yapılan yorumlara bakıldığında, gerekçeli kararın lafazanlığın ötesine geçmeyeceği ve Millet İradesinin resmen gasp edildiğini artık herkes kabul ediyor.

Bu noktadan sonra, seçimin yenilenmesi için parmak kaldıran 7 üyenin, hakimlik mesleğine başladıktan sonra bu güne kadar verdikleri kararların hepsinin irdelenmesi gerekiyor.

Mesela bu 7 isimden biri Sayın Refik Eğri.

Kayseri’de uzun süre görev yaptı. Kimlerin oturma arkadaşı olduğu,  kimlerin talepleri doğrultusunda karar vermeye ‘savrulduğu!’, mal varlığı, yükselme sürecinde kimlerin ‘Hamili Kartı’nı taşıdığının en ince ayrıntısına kadar araştırılacağını umuyorum.

Anadolu’da yaygın olarak kullanılan ‘Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz’ sözünün ne kadar yerindelik arzettiği de böylece ortaya çıkmış olur.

Sonuçta, YSK’nın verdiği kararlar bağlayıcı olduğuna göre, İstanbul seçmeni yeniden sandık başına gidecek.

Ama Türkiye’nin gözü İstanbul, iktidar ve adaylar üzerinde olacak.

19 Mayıs Günü Samsun’a giden, Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun burada gördüğü ilgi ve destek, yandan MHP Destekli AKP Adayı Binalı Yıldırım’ın gözüne baka baka insanlarca haykırılan ‘Her şey çok güzel olacak’ sloganı, İstanbul’da seçim sonuçlarının değişmeyeceğini ortaya koyuyor.

Ben asıl Millet İttifakı Adayı Ekrem İmamoğlu Büyükşehir Başkanı seçilirse, ortaya saçılacak pisliklerin boyutunu düşünüyorum.

Sanırım, “Türkiye Bağırsaklarını temizlemeye o zaman İstanbul’dan başlayacak..”

23 Haziran seçimleri öncesi,  iktidar partisi ve adayına düşen ise, “Çaldılar” diye itham ettikleri kesimin teşhir edilmesi olmalıdır.

Kim çaldı, kim hile yaptı,  bütün bunların delillendirilerek kamuoyu ile paylaşılması millet vicdanı için olmazsa olmaz konumundadır.

Ve 23 Haziran Seçim sonuçları nasıl çıkarsa çıksın, YSK’nın bu kararı “Türkiye Liderliği”ne oynamaya hazır bir isim kazandırdı ülkeye; Ekrem İmamoğlu.

23 Haziran’dan sonra her şey çok güzel olacak mı? bilmiyorum ama;

Haziran’dan Temmuz, Temmuz’dan Ağustos, Ağustos’tan Eylül, Eylül’den Ekim, Ekim’den de Kasım’ın daha sıcak geçeceğini söyleyebilirim.

Yazarın Diğer Yazıları