Ahmet ZORLU

YOZ VE CAHİL..

Ahmet ZORLU

Adama sağdan baksan insan, soldan baksan insan görünümü var.

Çünkü cehalet, çünkü biat, çünkü yozluk, çünkü makam ve koltuk hırsı için kişilik satmak bakınca görülmeyen olgular.

Babasının soyadıyla ve (Haşa) Allah gibi gördüğü, yaradan sandığı birinin himmetiyle, milleti temsil etmekle görevlendirilmiş. Bu milletin kahır ekseriyeti de bu görevlendirmeyi onaylamış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Ceylan Derisi Koltuklardan birine kurulmuş.

Bahsettiğim adam Adalet ve Kalkınma Partisi Listesinden Elazığ Milletvekili olmuş Zülfü Tolga Ağar.

Geçmişte Türkiye’nin kaderine hükmetmiş, sicilinde ‘Susurluk Vakası’ gibi onlarca karanlık nokta olan bir bakanın oğlu.

Diyor ki, “Şimdi bize haşa Cumhurbaşkanı dediğin zaman çok korkunç bir şey, acayip Allah gibi geliyor."

İnanmış Müslümanların günde beş kez iman ettikleri, secde ettikleri bir güce sen nasıl ‘Korkunç’ kavramını layık görürsün.

Buradan başlayalım.

O yüceler yücesi, 4 Hak Dine Mensup Milyarların her gün bağlılık bildirdikleri, emirnamesi olan kitaplarındaki talimatları harfiyen uygulanan, insanı, evreni, canlıyı yaratan, yaratmakla kalmayıp sonsuzluktaki yarattığı her nesnenin bir saat gibi işlemesini sağlayan ilahi bir güç korkunç olabilir mi?

Hele bir faniyi, Yaradan ile bir tutmak, yaradan gibi görmek, onu ‘korkunç’ olarak nitelendirmek, cehaletin değilse bile, yozluğun, yobazlığın bir sonucu olsa gerek.

Bu insan bu sözleri sarfettikten sonra, yaklaşık bir hafta  bekledim.

Dedim ki, çıkar “Yaradandan, Sayın Cumhurbaşkanından, Milletimden af diliyorum. Sözlerim maksadını aştı” der diye..

Ben duymadım, siz duydunuz mu?

Sonra bir hafta bekledim, erkeklerin dar pantolon giymesine bile müdahale eden Diyanet Teşkilatından, başkanından, müftüsünden, imamından, müezzininden tek bir beyanat, “Bre hadsiz iman tazele, Yüce Yaradanı sen nasıl korkunç olarak niteler ve bir fani ile kıyaslarsın” diye.

Mübarekler, kurban toplamak ve yeni lüks lojmanlar projelendirmekle meşguller ya, belki duymamışlardır bile.

Ne yalan söyleyeyim, Sayın Cumhurbaşkanından bekledim, bu hadsiz beyanat ile ilgili bir açıklama, hadi ordan gelmedi, sözcüsü de duymadı bu hadsiz söylemi.

Enteresan değil mi?

Dindar nesilden tık yok.

Yalaka ve yandaş yazarlardan tık yok.

Cami imamından, cemaatinden tık yok.

Sayın Cumhurbaşkanından tık yok.

Bakanlar sus-pus.

Milletvekilleri 3 maymunu oynuyor.

Sol elle yemek yenmez efelerinden,  “Biz burada kürtaj yapıyoruz” diyerek ropörtaj ve kürtajı karıştıran hacı emmilerden de ses yok.

Çünkü mesele bel altı değil.

Olsaydı, sıraya girerlerdi, beyanat vermek için, açık oturuma katılmak için.

Efendiler, ağalar kendinize gelin.

Tarihten bu güne başımıza ne gelmişse, Müdürünü, Başkanını, Reisini ve Liderini "Allah gibi " gören dalkavuklar, istismarcılar ve de sahtekarlar yüzünden gelmiştir.

Mesele bildiğiniz kadar basit değildir.

Tehlikenin farkına varın artık.

Zira, Tehlike gelmeden görenlere ‘Abdal’ denir.

Geldiğinde görenler ‘Aptal’ sınıfına girer.

Gelse de görmeyenlere ise ‘Ahmak’ denir.

Ben uyarayım da..

Yazarın Diğer Yazıları