Ahmet ZORLU

TÜKÜR YÜZÜNE..

Ahmet ZORLU

İstanbul Fatih’te 4 kardeş, aynı evde oturuyorlardı, masraf az olsun diye.

Buna rağmen kaldıramadılar, omuzlarına çöken hayat pahalılığın yükünü, çilesini.

Siyanür içerek yaşamlarına son verdiler.

Bir de uyarı bırakarak, “Dikkat evde siyanür var” diye.

Başkaları etkilenmesin, hayatları riske girmesin diye.

Dört kardeşin cenaze işlemleri devam ederken geldi Elektrik Dağıtım görevlisi ve bu kardeşlerin oturduğu evin elektriğini kesti.

İki aydır ödenmemiş faturaları.

Adeta, “Bu kardeşler baş edemedikleri ağır hayat şartlarına dikkat çekmek için kendilerini kurban ettiler” dercesine.

Ve Kayseri’nin Özvatan’ından bir haber;

“Küpeli Mahallesi’nde 86 yaşındaki şahıs kendini asarak yaşamına son verdi..”

Sadece iki haber olarak yansıdı bu olaylar gazete sayfalarına.

Oysa her ikisinin üzerine de kitaplar, romanlar yazılırdı.

Bizdeki duyarsızlık, yönetenlerdeki tutarsızlık devam ettiği sürece de, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok okuyacağız böylesi haberleri.

Zira, hakim kültür ‘Yoksulluğu” kader olarak pazarlıyor ve bize de ‘Kadere İman’ ilkesini, İmanın Şartı olarak dayatıyor.

Kadere İman amenna, ama yoksulluk kader mi diye sorma, sorgulama yetisini bile kaybettik.

Hayır kardeşim, yoksulluk senin kaderin değildir.

Hele açlık hiç değildir.

Uyan, aç gözünü ve senin düşünme yetini elinden alarak yoksulluğu sana kader olarak dayatan hakim düşünceyi bir sorgula.

Sonra da;

Tükür yüzüne kardeşim..
Karşına geçip sana tepeden bakanlara,
Elini sıkarken bile, yüzü başkalarına dönük olanlara,

Açlığı, işsizliği, yoksulluğu, sana kader olarak dayatanlara.

Yani hesap sor, sorgula.

Cumhuriyet ondan kuruldu.

Sen kulluktan çıkıp, tebalığı reddedip ‘Vatandaş’lık bilincine eriş diye kurdu Atalarımız Cumhuriyeti.

Ve Bununla da yetinmedi, “Sosyal Hukuk Devleti” ilkesini yazdı Anayasaya, Cumhuriyeti kuranlar.

Sağlığını, eğitimini güvence altına almak için.

Çaresizliğinde, Devletin şefkat elinin uzandığını göresin diye.

O halde çekinme, çünkü çektiğin, sana çektirilen kader değildir.

Senin geleceğini, sofrandaki ekmeğini çalıp kendilerine lüks hayatlar kuran ve geleceklerini senin ekmeğinin üzerine inşa eden haramiler sardı her yanı.

Farkında değimlisin, uydurdukları din ile imparatorluklar kurdular, onların umurunda mı sanıyorsun senin açlıkla imtihanın.

O nedenle tükür kardeşim.

Dindar görünüp, sana 'Haline şükret" dedikten sonra malı götürenlere,
Kibir küplerine,
Yalancılara,
Sahtekarlara,
İkiyüzlülere
Senin de iki çift edecek lafın birikti ise,
Öyle bir tüküreceksin ki,
Senin sessizliğinin biat,
Efendiliğinin itaat olmadığını anlasınlar.

Hala farkında değimlisin.

Günlük zamlarla ekmeğini, dolaylı vergilerle senden sonrakilerin geleceğini çalmaya başladılar.

Neredeyse;

Nasılsın diyenden; Merak vergisi,

Otobüs bekleyenden; Durak vergisi,

Saçı olmayandan; Tarak vergisi almaya başladı yönetenler.

Çünkü, doymak bilmeyen bir güruh var karşımızda.

Farkında değil misin?

Senin kaderciliğin  yüzünden hangi noktadayız, hala idrak etmiyor musun?

Gençler kaçıyor,
Şirketler batıyor,
Fabrikalar yanıyor,
Senetler protesto,
Çekler karşılıksız,
Kredi kartları intihar nedeni,
Çalışanlar işsiz,
Çiftçi perişan,
22 milyon aç,
44 milyon yoksul.

Milletçe mağlup olduk neredeyse..

Çirkinliğe, kabalığa, bayağılığa mağlup olduk, haramilere yenildik.

Var mı ötesi.

Yazarın Diğer Yazıları