Ahmet ZORLU

TERÖR..

Ahmet ZORLU

Ben anlamam arkadaş.

Eline silah alıp dağa çıkan, kentler işgal eden, canlı bomba patlatan, Camiye, Okula, Pazar Yerine saldırarak sivilleri öldürmeye terör, bu eylemleri yapanlara da terörist denir.

Bunların sakallısı da, kravatlısı da, Mekaplısı da aynıdır.

Bunların besin kaynağı kandır.

Medeniyetin M’sinden yana olan herkesin teröre ve teröriste karşı aynı kararlılıkla mücadele etmesi insanlığın temelidir.

Mısır’da iç karışıklıklar başladığında iktidar dünyanın tanıdığı meşru yönetim yerine ayrılıkçı unsurların yanında saf tuttu. Bu gün Mısır’da temsilciliğimiz bile yok.

Libya’da yönetime karşı ayaklanan aşiretlere bavulla para gönderdik, Libya ile ilişkimiz kalmadı, daha doğrusu Libya diye bir ülke kalmadı.

Irak’ta ABD güdümlü ayrılıkçı Peşmerge bozuntuları ile kol kola girdik, onların Lideri Barzani için AKP Büyük Kongresinde “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları attırdık, adam da “Ben neymişim be abi” diyerek Kürt Devleti kurmaya kalkıştı, ancak o zaman aklımız başımıza geldi.

Suriye’ye, Irak’a kan ve ateş taşıyan Işid Canilerini şirin göstermeye kalkışıp “Bunlar öfkeli gençler” dedik. 4 milyon niteliksiz insan gelip Türkiye’ye yerleşti. Bu öfkeli gençler! Türkiye’de eylemler yaptılar, insanlarımızı öldürdüler.

Şimdi ABD Emperyalizmi Mısır’da, Libya’da, Afganistan’da, Fas ve Tunus gibi ülkelerde başlattığı ‘Büyük Oyun’u Suriye’de sahneliyor, ülkeyi paramparça ederek,  burada oluşturmaya çalıştığı devletçiklerin temelini atıyor.

Dün de söyledim, bu gün de söylüyorum, yarın da söyleyeceğim.

ABD’nin Türkiye, Suriye gibi bölge ülkelerine ilgisi,  Arz-ı Mevud olarak bilinen, vaat edilmiş topraklar üzerine kurulacak Büyük İsrail Projesini hayata geçirmeye yönelik uzun vadeli hedefe ulaşma çabasıdır.

O nedenle Ortadoğu’da Suriye gibi, İran gibi, Türkiye gibi güçlü ülkeler ABD için birer tehdittir ve bu ülkeleri bölmek, parçalamak adına her yol mübahtır.

Hatırlayın 7-8 yıl öncesini.

Işid Canileri Suriye’de Şii’leri yakaladıkları yerde kafalarını kesip katlettikleri günleri.

Duydunuz mu, İsrail aleyhine, ABD aleyhine tek bir kelime, tüm bir cümle.

Gelinen noktada, sanki İsrail’in bu büyük oyununda sıra bize geldi gibi bir his var içinde.

Onbinlerce Işid Canisini Türkiye’nin kucağına bıraktığını ve çekildiğini dillendiren bir ABD Rejimi var.

Tamam Suriye’ye girelim,  terör koridorunu ortadan kaldıralım.

Güvenli bölge oluşturalım.

Kimi yerleştireceksiniz?

Ya da ondan sonra ne yapacaksınız?

Aklın yolu birdir.

ABD’nin İsrail patentli bu büyük oyununu bozmanın tek bir yolu vardır.

Meşru Suriye yönetimi ile oturup ülkenin toprak bütünlüğü için adımlar atılmasıdır.

Bu yol uluslar arası anlamda da meşru olan yoldur.

Tamam Esed diktatör, Esed katil.

Ama El Beşir’i bile hazmettirmedi mi bu iktidar bu millete. Esed’i mi hazmetmeyeceğiz.

Ayrıca, Esed’in değiştirilmesine karar verecek olan Suriye Halkıdır.

Ne Türkiye, ne İsrail, ne ABD, ne Rusya, ne de İran buna karar verebilir.

Yani Suriye çıkmazının aşılmasının en kestirme yolu, terör ve teröriste inancına, rengine, giyimine, sakalına bakılmaksızın aynı kararlılıkla mücadele azminin ortaya konulmasıdır.

Atılacak adımlar bellidir.

Dünyanın bir çok ülkesinden gelip, Suriye’deki terör yapılanmaları içerisinde savaşan Suriyeli olmayanların bu ülkeden uzaklaştırılması ile ilk adım atılmalıdır.

Bu da Mevcut Yönetim ile işbirliği yapılarak mümkündür.

Unutulmasın.

Suriye ve İran bizim komşularımızdır.

Buralardaki istikrarsızlıktan etkilenecek ilk ülke Türkiye olacaktır ve etkilenmektedir.

O zaman etniksel, mezhepsel kaprisleri bir yana bırakıp ülke çıkarları çerçevesinde, izlenen Suriye Politikasını yeniden masaya yatırmak zorundayız.

Aklın yolu birdir ve o yol Suriye’nin toprak bütünlüğüdür.

Bu yol, ABD Emperyalizminin ve İsrail Siyonizminin de bölgedeki hesaplarını teryüz edecektir.

Ve gelinin son nokta için son söz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal onuru vardır.

ABD Halkının bile “Deli” dediği bir kendini bilmezin “Sizi mahvederim” tehditlerine ‘Randevu aşkına’ sessiz kalınması, fert olarak benim onurumu zedelemektedir.

Ulusal onurun korunması da, milletin görevlendirdiği yöneticilerin en temel görevidir.

Bilmem anlatabildim mi?

Yazarın Diğer Yazıları