Ahmet ZORLU

TERİM..

Ahmet ZORLU

Günümüzde bazı terimler, kişilerin ekonomik, sosyal ve bürokratik güçlerine göre anlam ve tanım değiştirmeye başladı.

O nedenle toplumca bilinen bazı terimlerin geniş anlamlarını yazmaya gerek gördüm.
Okuyuculardan ricam; Her başlık altındaki tanımı okuduktan sonra 10 saniye gözlerinizi kapatıp tarife uygun, çevrenizdeki insanları bir gözden geçirin.
ADAM GİBİ ADAM; Sözünün eri olacak. Dürüstlüğü elden bırakmayacak. Kadına çocuğa saygı duyacak, sevmeyi bilecek, paylaşacak. Alkolik, bağımlı, dayakçı olmayacak. Sözünün eri, mert olacak. İş hayatında da özel hayatında da kimseyi kandırmayacak, dolandırmayacak. Asla 'cimri' sıfatını taşımayacak. Çalışkan olacak. Bir öyle bir böyle olmayacak. Yanıp dönmeyecek. Duruma göre şekillenmeyecek. Karakterde foslamayacak. 'Kadın manyağı' sınıfına girmeyecek. Durduk yere kavga çıkarmayacak, efelenmeyecek, küfür etmeyecek, başkalarının hakkına saygı gösterecek, maçoluğu marifet bilmeyecek. Ve dedikoducu olmayacak, kendisine her söylenene kanmayıp gerçeği araştırma iradesi olacak..
SAHTEKAR; Kendi menfaatleri için her türlü yalana, dolana ve riyaya kalkışabilecek, sahte işler yapan, düzmeci, sahteci, hodbin ve nankör.
ZÜBÜK; Kendi çıkarı için her yolu mübah sayan kişi. Sözünde durmayan, her ortamı ekonomik ve siyasi yükselme amacıyla çarpıtarak ve milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyen, riyakar, sahtekarın söze gelmişi, egoist. 
ÜÇ KAĞITÇI; Pişkin, kaybedecek pek bir şeyi olmayan, güvenilmez, bir sözü bir sözünü tutmayan, herkesin nabzına göre şerbet veren, başkalarını basamak olarak kullanması yoluyla gelir elde eden kişilere üçkağıtçı denir. 
FIRILDAK; Din temelli siyaset yapan , AB ve ABD Emperyalizminin ılımlı islam , bop , komünizm ile savaş adı altında ülkesini, ulusal iradeyi kullanarak satıp pazarlayan politikacıdan bozma, liberal demokrat kapitalist düşünce hizmetkarı ve ticaret hırsızı , tutarlı ve dürüst olmak yerine politik aklın eleştirisini demokrasi ve özgürlük ideallerinin arkasına sakladığı ve kendisine rant sağlayacak olan dinamiklerle izole edilmiş apolitik sürü zihniyetine pazarlayan , gömlek değiştirir gibi parti değiştiren ve devlet rejimi karşıtı ideolojisini terkettiği iddiasıyla yerel ve merkezi siyaset alanında defalarca bölünerek çoğalan yolsuzluğun dibine vurmuş siyasetçiler, bürokratlar ve devlet adamlarıdır .
YALANCI; Karşısındaki kişiyi kandırma, aldatma niyetinde olan kişilerdir. Burada gerçeği tek bilen konuşan kişidir. Dolayısıyla seçim de ona kalmıştır. İster gerçeği söyler, isterse yalanı; Gerçek olmayanı tercih ettiğinde kişi yalancı olmuştur. Mitomani, yani yalan hastalığı mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Peki yalan eylemi ne zaman mitomaniye dönüşür derseniz, Mitomani hastaları günlük yaşantılarında gerçek dışı fikirlerle insanları yönlendiren, aynı zamanda belli bir amacı olmayan kişilerdir. Mitomani hastalığına yakalanmış kişiler; yalan bilgiler üzerine kendilerince kurgulanan bir hayat geliştirirler. Bunun temelinde sevgi ve ilgi arayışı vardır. Bilinçaltında önemseneceğine inandığı kurgusal bir hikaye hazırlar. Kendileri bunun gerçek dışı olduğunun farkında değildir. Bu durumda çevrelerinden önce ve hatta daha çok kendilerine zarar verirler. Dolayısıyla mitomani, oldukça ciddiye alınması gereken bir kişilik bozukluğudur. 
OMURGALI ADAM; “Başkalarının canı, malı, namusu, şan ve şerefi ile hak ve hukukunu en az kendisinin ve ailesininki kadar koruyup kollayan ve saygı gösteren, özü sözü bir, olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, her zaman ve her yerde doğrunun yanında yer alıp tavır koyan, haksızlık karşısında asla susmayan ve boyun eğmeyen, yani olaylar karşısında eğilip bükülmeyen daima dik duran, emaneti namus bilen, ayrıca sır tutan, sözünün eri olan asaletli insanlara "omurgalı adam", diğerlerine de "omurgasız adam" denir. Halk arasında omurgalı adamlara, saygın, kişilikli, adam gibi adam, şayet erkekse delikanlı, beyefendi adam, bayan ise hanımefendi insan denir. Omurgasız adamlara ise insan müsveddesi de denir.
DİNCİ; Dincilerin en belirgin özelliği giyiniş tarzlarıdır. Lider konumdakilerin haricinde çoğunluğu koyu renk ve çizgili takım elbise giyer, ancak pantolonları bol ve şalvarımsıdır. Kravatı cumhuriyetin, demokrasi rejiminin bir simgesi olarak gördükleri için hiç kullanmazlar ve yakası dincilere mahsus bir cins gömlek giyerler. Devlet memuru olanlarsa kravat takma zorunluluğunda olduklarından çağdaşlığın, cumhuriyetin simgesi olarak gördükleri kravatı, bu değerleri protesto edercesine elbiselerine hiç de uygun olmayan bir renkte seçerler ve çok çirkin bağlarlar. Oysa ilginçtir lider konumunda olan din simsarları ise değme mankenlere taş çıkaracak kadar şık kravatları ve kılıç gibi ütülü takım elbiseleriyle adeta göz kamaştırırlar. Saçları kısa, bıyıklar bademdir ve asla dudaklarını örtmez. Alyansları sağ ele takarlar ve gümüştür. Erkeklerin, ziynet eşyası olarak altına alerjileri vardır. Ancak, evlerinde yatırım aracı olarak kilo kilo altın saklarlar. Büyük bölümü ticaretle uğraşır. Birbirlerine çok bağlıdırlar. Bu nedenle sadece kendi gibi dincilerin oluşturduğu bir sürü meslek kuruluşları, lobileri, birlikleri vardır. Vatan, ulus, ülke, bayrak gibi kutsal kavramlar bunlarda yoktur. Hepsi ümmetçidir. Bu nedenle tomar tomar paralarını Al Baraka Türk, kapanan Asya Finans ya da Kuveyt Türk gibi Arap sermayesinin temsilcisi bankalarda değerlendirirler. Kendilerine sorarsanız, bu tercihlerinin nedeni bu kuruluşların faizsiz gelir temin etmesidir. Gerçek nedense bu bankaların yeşil sermayenin kuruluşları olmasıdır. Çevrelerine din, iman pazarlamayı çok severler. Her buldukları ortamda insanlara kaderci ve kanaatkâr olmalarını, tevekkül, itidal ve iman öğütlerler, para ve mal hırsının şu ölümlü dünyada çok gereksiz olduğunu, gerçek dünyanın öteki dünya olduğunu, bu dünyada Allah’ın kullarının sadece imtihan edildiğini söylerler. Bu söylemleriyle toplumda cahil cühela kesim arasında kendilerine saygı duyulmasını sağlarlar. Oysa kendileri para pul içinde yüzerler, trilyonluk kâşanelerde, havuzlu villalarda yaşarlar. Son model otomobillere binerler. İnsanlara öğütledikleriyle taban tabana zıt bir yaşam sürerler.
Bu kesim İsrail’e, ABD’ye ve onların uygulamalarına çok kızar. Kendileri haricindeki herkesi “Batı taklitçisi” diye yaftalar. Oysa hemen hepsinin çocukları ABD’de tahsil görür. İktidara gelmeden önce ABD ve AB hakkında atıp tutarken ne tezattır ki iktidara geldiklerinde ABD ve AB’nin isteklerini yerine getirmek için adeta yarışa girerler. En önemli karakteristik özellikleri ise insanları “bizden, bizden değil” diye tasnif etmeleridir. Hemen hepsi korkunç ikiyüzlü, sinsi ve en önemlisi oldukça kalleştir. Yüzlerinde mürai bir ifade hiç eksik olmaz. Gülümsemeleri, dostlukları sahtedir. Yüzünüze dost görünürler; ancak arkanızı döner dönmez sizin kuyunuzu kazarlar. 
O nedenle dindar ile dinciyi ayırt etmek oldukça zordur. Ama dürüst, inanmış kişiler yani dindarlar kısa zamanda bu dinci taifesini keşfeder, onlara uzak durur.

Yazarın Diğer Yazıları