Ahmet ZORLU

TEMSİL..

Ahmet ZORLU

Belediyelerin görevi kentte düzeni sağlamaktır.

Sivil toplum kuruluşlarının seçilmiş yöneticilerinin görevi de temsil ettikleri alanlardaki üyelerinin haklarını ve çıkarlarını korumakla birlikte, ülkenin ve kentin sıkıntılarını dillendirerek, yönetenlerin çözüm üretmelerine katkı koymaktır.

Geçmişte, bu kenti yöneten Merhum Niyazi Bahçecioğlu’nun başarılı olamadığı iki alan vardı, seyyar satıcıların her noktadaki önlenemez hakimiyeti ile gecekondulaşma.

Eski Başkanlardan Şükrü Karatepe’yi de Tarihi Kayseri Kalesi’ni seyyar işgaline açmasıyla hatırlarız, tanırız.

Son günlerde Kayseri Gündemi, bir baloncu ile bir karpuzcuya odaklandı adeta.

Burada Belediyelerin kentin ticaret hayatını bir düzen içerisinde tutması bakımından, Seyyar Satıcıya, gelişigüzel açılan kayıtsız işletmelere karşı önlem alması çok doğaldır ve görevinin sorumluluğudur.

Ama bu yapılırken, belediye personelinin yaklaşımı, halka karşı davranışları da dikkat ve özeni gerektirir.

Adamın sermayesini yatırdığı bir kamyon karpuza el koyarken, bu karpuzları kepçeyle yüklerseniz, vicdanlar rahatsız olur.

Karpuzlar zaten kamyonda.

Çekin kamyonu, işlem yapılacak noktaya, yasanın size tanıdığı yetkiyle ne yapılacaksa yapın.

Ya da bir balon satıcısını Cumhuriyet Meydanında ağlatır, kazanacağı bir ekmek parasına sermaye edeceği balonlarına el koyarsanız, milleti rahatsız eder bu manzara.

Belediyelerin halka dönük birimlerinin bu anlamda sorumlu hareket etmesi, sergileyecekleri her olumsuz tutumun, seçilmiş başkanın hesabına eksi puan olarak yazılacağı bilinciyle hareket etmeleri esas olmalıdır.

Yani bürokratın, yani kolluğun göze batacak, tepki görecek uygulamalarının faturasını seçilmiş siyasi ve atanmış yöneticiye keserler.

Gelelim, Oda Başkanlarının bu iki konuda sergiledikleri hassasiyete!

Son yıllarda bu kentte, iktidar ve iktidar kurumları ile barışık bir süreç izlemeyen sivil toplum kurumlarının yönetenlerinin kelleleri alına gelmiştir.

O nedenle iktidarın aldığı her ekonomik, sosyal ve siyasal karar yanlışta olsa, ilk olarak toplumun sesi olması gereken sivil toplum kurumlarının başkanları tarafından alkışlanmış ya da uygulamaya sessiz kalınmıştır.

Belediye Başkanları ile Oda Başkanlarının ortak imzalı bildirisi belediye başkanları ve izledikleri politika açısından doğru, oda başkanları açısından ise eksiktir.

Zira, Kayseri üretimde, ticarette tam bir işgal altındadır.

Artık OSB’de bir çok fabrika “Suriyeli Gettosu” haline gelmiştir.

Asgari ücretin yarısına çalışacak bir gönüllü ordusu vardır.

Kentin merkezinde bir çok işyeri Suriyeliler tarafından işletilmektedir.

Bu ülkenin vatandaşı olmayan;

Sarraf var mı, var,

Lokantacı var mı, hem de bir kaç tane.

Fast-Food türü yiyecek satan var mı, var,

Manav var mı, var,

Cep telefoncusu ve aksesusarcısı var mı, var,

Emlakçı var mı, var.

Ve biliyor musunuz, Suriyeli Şeker’den kalkıp geliyor, ekmeğini bile Sahabiye’deki Suriyeliden alıyor.

Yani boşa dememiş ti, Suriyeli Kuyumcu, “Yabancı çalıştırmıyoruz” diye.

Peki, Sayın Alan, Sayın Gülsoy, Sayın Övüç sorarım size.

Kayseri Ekonomisi, ülke ekonomisi, sanayicinin, tacirin hali Yazar Kasa attırdığınız Ecevit iktidarı döneminden daha mı iyi.

Valla sizinki daha iyi olabilir, ama temsil ettiklerinizin durumu hiç de iyi değil.

O halde, baloncu çocuğu, karpuzcu çocuğu hedefe koyduğunuz  ortak açıklamada, Suriyeli Kuyumcuyu niye gündeme getirmediniz, getirmiyorsunuz?, Fetö’den işlem görmüş birinin memleketin kokuşmuş mallarını getirip, ‘Sizin oranın nesi meşhur’ diyerek üstünden tüfek sıktığı gıda fuarlarını niye görmezlikten geliyorsunuz?

Her iki olayda zabıtanın tutumuna gelince.

Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ikinci kez seçilince, belediyenin bazı militanlaşmış görevlileri, metrobüslerin, otobüslerin klimalarını kapatarak İstanbulluya ceza kesmeye kalkmıştı.

Zabıtanın bu tutumu da bana biraz bu tabloyu hatırlattı.

Tabi bu durum araştırılacaktır sanıyorum.

Zira belediyelerin aldıkları önlemler görevlerinin gereğidir, ama önlemin uygulanışı yanlıştır.

Ve son sözüm, iyi polis-kötü polis oyunu oynayan MHP İl Başkanı ve Milletvekiline.

Ülkü Ocakları Başkanını Belediye Şirketinde yönetici yapıyorsunuz, neden bu karpuzcu kardeşime de belediyeden bir iş ayarlamıyorsunuz?

Binlerce Ülküdaşınız İşkur’un önünde iş nöbetinde.

Hepsi birer kamyon karpuz yüklenip meydana mı insin?

Sizin yaptığınız gaz alma operasyonudur..

Mesele, üzerini karpuz satıcısının zararını karşılamak ve bununla kahramanlık yapmak kadar basit değildir.

Memleketin yığınla sorunu, memleketin yığınla kaybı, memleketin ekonomik çöküşünün zararını kim gündemde tutacak, kim karşılayacak?

Yazarın Diğer Yazıları