Ahmet ZORLU

TAMAM DA..

Ahmet ZORLU

Eline sağlık kardeşim.

Performansın bazen beni bile şaşırtıyor..

Nerede sıkıntı ve sorun varsa orada bitiveriyorsun.

İktidar destekli partinin milletvekili olmana rağmen, özellikle yerel çıkar çevrelerine karşı verdiğin mücadele partililerinden alkış bile alıyor.

OSB’de bir siyasi hesap mı var, iktidar milletvekillerine kafa tutma pahasına da olsa çıkar çarkının dişlilerine çomak sokuveriyorsun.

Kayserisporda hesap-kitap meselesi mi tartışılıyor, “Hesapları ibra etmeyin” çağrısında bulunarak, birilerinin hiç değilse uykularını kaçırıyorsun.

Geçliğinin verdiği dinamizmle, içinde para olan her konuda kamu çıkarının yanında boy gösteriveriyorsun.

Ama biliyorsun ki meseleler, senin uğraştığından daha köklü, daha derin.

Nedense bunlara değinmemek için de ‘sorunlar yumağında’ büyük bir ustalıkla dolaşıyorsun.

Oysa, toplumun beklentileri çok daha büyük, çok daha derin.

Mesela, EYT’liler diyor ki, “Sayın Vekil, bizim sorunlarımızın meclise gelmesi için el kaldıran Erhan Usta’nın partiden kovulmasına neden sessiz kaldı? Seçim öncesi söylemlerde bu konuyu çözeceğini seçim bildirgesine bile yazan Sayın Devlet Bahçeli’ye neden. ‘Ayıp ediyorsun sayın genel başkan. Biz bu millete bir söz verdik. Yerine getirmek zorundayız’ demedi, diyorlar.

Bir de emekliler var, umutları, beklentileri her seçim öncesi sömürülen, seçim geçince de açlıkla imtihan edilen sessiz milyonlar. Onlar da diyor ki, ‘Sayın Vekil seçimden seçime kapımızı çalıyor ama seçim geçince bizi unutuveriyor. Bizler artık açlıkla sınanan Türkiye’nin en büyük sivil toplum yapısıyız. Neden bizden iki kelam etmez meclis kürsüsünde’ diyorlar.

İşsizlerin de bir talebi var sizden Sayın Vekil. Onlar da, her sabah olması gerektiği gibi erkenden kalkıp işlerine gitmek, akşam evlerine alın terini ekmek poşetine koyarak dönmek istiyorlar.

Mesela bu topraklarda doğup büyüyen ama işsizliği yetmiyormuş gibi, fakirliği yetmiyormuş gibi devletin vermekle yükümlü olduğu sağlık hizmeti için gerekli Sağlık Sigortası bedelini yatıramadığından hastane kapısından çevrilen insanların acısı bir yanda, ülkesinden kaçıp gelenlerin Türkiye Cumhuriyeti Hastanelerinde, ‘Öncelikli Hasta’ olarak tedavi hizmeti almasına neden sessiz kalıyorsunuz, bunu anlamaya anlamlandırmaya çalışıyor size oy verenler.

Milli Eğitim’de başlatılan Araplaştırma sürecine karşı sessizliğiniz de çok manidar. Hani şu Genel Başkanınızın, ‘Okullarda Andımızı yeniden okutmazsam namerdim” sözüne rağmen bu meseleyi unutturmanız da anlamlı bulunuyor.

Ankara-Sivas Hızlı tren hattında deneme seferleri Martta başlıyor biliyor musunuz. Kayseri Hızlı Tren çalışmasını hiç gündeme almamanıza ise ben bile anlam veremiyorum sayın vekil.

Ya da Kanal İstanbul meselesindeki suskunluğunuz. İktidar resmen Arap Mutlu azınlığına  benim, senin paranla kanal açıyor. Çevresindeki araziler ise Arap Şeyhleri ve Arap Sosyetesine şimdiden satıldı.  Lafa geldiğinde Vatan Kutsaldır diye efelendiğiniz halde, ‘Satan kutsaldır’ diyenlere karşı sessizliğiniz de çok düşündürücü.

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’nın Araplara kelepir fiyatına satılmasına karşı da suskun kaldınız farkında mısınız?

250 bin dolar ödeyene gıcır gıcır Türkiye Cumhuriyeti ibareli Nüfus Cüzdanı  ve yanında da lüks bir daire verildiğini de mi duymadınız. Arap TV’lerindeki ‘Yeni İstanbulda ev sahibi olun’ reklamlarından da haberim yok demeyin sakın.

Dedim ya Sayın Vekil, performanıza hayranım.

Ama enerjinizi belli noktalara odaklıyor, geniş halk yığınlarının sorunları, sıkıntıları söz konusu olduğunda yan çiziveriyorsunuz.

Mesela ayda bir de olsa sizi bir semt pazarında görmek istiyor size oy verenler.

Zira onların cebindeki enflasyon yüzde 50. Sizin desteklediğiniz iktidarın TÜİK’inde yüzde 8. Bunu izah edemeyeceğinizden mi korkuyorsunuz?

Son mesaj ise Kayseri çevresindeki onbinlerce pancar üreticisinden. 2,5 katrilyona yakın borçlu duruma düşürülen, yılda 300 trilyon borç faizi ödemek zorunda bırakılan Kayseri Şeker Fabrikası’ndaki sürece karşı kayıtsızlığınızı sorguluyor pancar çiftçisi, “Şeker Fabrikası’nın içinde bulunduğu açmaz hakkında bilgin yoksa, ‘Pancarcı Kemal’in oğluna sorsun” diyorlar.

Pancarcı Kemal’in oğlu kim mi?

İl binasında seslenin, ‘Pancarcı Kemalin oğlu’ diye, hemen cevap verir, ‘Buyrun sayın milletvekilim’ diye..

Şimdi okuyucularım da diyecek ki, ‘Hangi milletvekiline bu mektup?’.

Anladınız, biliyorsunuz siz onu..

Yazarın Diğer Yazıları