Ahmet ZORLU

SAPLA, SAMAN..

Ahmet ZORLU

Ya da At İzi ile İt izi..

Tam bir bilinmezlik yumağıyla ambalajlanmış kanlı sürecin 4. Yılı.

Aslında her şey o kadar net ki..

Irak’a Türkiye üzerinden girmek isteyen ABD Emperyalizmi engelle karşılaşınca Türk Demokrasisinden ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden intikam almak istemiş, bu iş için Fetullah Gülen denen Din Maskeli bir haini taşeron olarak görevlendirmiştir.

Bu ihanet sürecinde maalesef ülkeyi yönetenler, tüm ikazlara, uyarılara rağmen bu sözde din adamının bir dediğini iki etmemiş, devletin en kritik kurumlarının anahtarını bu teşarona teslim etmiştir.

Uydurma suçlamalarla ne kadar yurtsever var ise içeri doldurulmalarına ses çıkarmamış, “Devlet bağırsaklarını temizliyor” diyecek kadar gaflet ve dalalet içinde yaşananları bir kenardan izlemekle yetinmiştir.

Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, bu din maskeli emperyalist taşeronu yapılara dikkat çekmiş, bu gün ayrık otu gibi ülkeyi saran bu ihanet ocaklarını neden kapattığını şu sözlerle dile getirmişti;

"Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı'yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. Ayrıca, unutmayın ki o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır."

Şimdi anladınız mı, Atatürk’e karşı sürdürülen bilinçli saldırıların hedefini, amacını.

Daha da acı olanı, bu saldırılara karşı adalet mekanizmasının, devlet mekanizmasının kör ve sağır bir görüntü sergilemesini.

Onlar da biliyor ki, 15 Temmuz sürecinde bu ihanet yapılarının sadece sakalı traş edilmiştir.

15 Temmuz’dan bu yana, farklı isim ve maskelerle sayıları her geçen gün biraz daha artmaya devam etmektedir.

Bu gün güzel ülkemde onlarca ihanet ocağı, din silahını kuşanmış ülkeyi nasıl batıracağı ve hangi emperyalist güç ile ittifak kuracağının hesapları içindedir.

Bunlar, Gazi Mustafa Kemal’in bu ülkenin kurucusu olduğu gerçeğini tersyüz etmedikleri sürece amaçlarına ve hedeflerine ulaşamayacaklarını çok iyi bilmektedir.

O halde çok geç olmadan;

Amacı, ülkedeki demokratik rejimi yıkmak olan,

Amacı, ülkedeki çağdaş yapıyı ortadan kaldırmak olan,

Amacı, ülkedeki eğitim sistemini medreseleştirmek olan,

Amacı, Şanlı Türk Ordusu yerine uyduruk Sadatvari yapılar yaratmak olan,

Amacı, fakir, kullaştırılmış, cahil ve kendine yetersiz bir millet yaratmak olan bu Fetöcüklere! Karşı, ülkeyi yönetenlerin daha kararlı bir duruş sergilemeleri gerekir.

Doğdu tektir;

Doğru, Demokratik Rejimi daha güçlü hale getirmektir.

Doğru, Bağımsızlığın her alanda hakim kılınmasıdır.

Doğru, Güçlü ve Bağımsız bir yargı sistemidir.

Doğru, birlik, beraberlik ve kardeşliğin yeniden güçlü bir şekilde tesis edilmesidir.

Doğru, üreten, kalkınan, güçlenen bir Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Doğru, “Benim sözlerim bir gün bilimle çelişirse, bilimin yolunu takip edin” diyebilecek kadar kendine güvenen, kurucu iradenin izinden yola devam etmektir.

Doğru, Yurtta Barış, Cihanda Barış ilkesine sahip çıkmak, başkalarının işlerine burun sokmamaktır.

Bu ülkenin bölünmez bütünlüğü noktasında, can veren, hayatını ortaya koyarak mücadele eden, koltuğunu bölücü, din maskeli yobazlar sürüsünün emrine vermeyen Türk Askeri, Türk Polisi ve tüm kamu görevlileri başka olmak üzere tüm Şehitlerimizin huzurunda 15 Temmuz Vesilesi ile bir kez daha saygı ile eğiliyorum.

Ve yönetenleri, 15 Temmuz Trajedisi’nin amasız, fakatsız soruşturulması ve 15 Temmuz sonrası gönlümüzden koparak verdiğimiz Şehit ve Gaziler için toplanan yardımları 4 yıl sonra da olsa muhataplarına ulaştırmaları konusunda bir kez daha uyarıyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları