Ahmet ZORLU

OLMUYOR, KURTARMIYOR..

Ahmet ZORLU

Türk Lirasından sıfır atarken övünüyordunuz ya hani, ‘1 dolar 1 TL olacak’ diye..
O günden beri Türk Lirası, Doların yükselmek için kullandığı tabure olmanın ötesine geçemedi biliyor musunuz.
O günden bu yana paramız yüzde 700 değer kaybetti.
2023 Hedefleriniz büyüktü, hatırlarsanız.
G20 ülkeleri arasında ilk ona girecektik.
Ama olmuyor, hesap tutmuyor.
Bakın bu günden başlamak üzere bir hesap yapayım size;
Türkiye, yıllık ortalama %5 büyürse ve dolar kuru sabit kalırsa,
Türkiye'nin önündeki 18 ülke ise hiç büyümezse, 14 yılın sonra Türkiye G20 ekonomileri arasında 13'üncü olabiliyor...
Demek ki, 2023 hedeflerini tutturabilmeniz için size bir kısayol lazım. 
Ya da ilk 10 hedefini, 2071 olarak revize etmeniz gerekir.
Baksanıza, Doğu Perinçek adındaki yanaşma bile ekonomiden umudunu kesmiş.
Bu günkü tabloya gelelim:
6 ayda 109,5 milyar açık veren bütçemiz iflasa gidiyor. 
‘Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke arasında 107. olan güzel ülkem Adalette de iflasa gidiyor. 
Çoklu Baro uygulaması ile birkaç basamak daha gerileyeceğimiz görünüyor zira. 
Avrupa Birliği ‘Güvenli Ülke’ listesine Türkiye’yi yine almadı, bu da turizmde beklentilerin boşa çıkması ve bütçe açığının ikinci yarıda da zirve yapması demektir ki, yılın ilk yarısında da iyi durumda değiliz zaten.
Böylesi zamanlarda, ülkeyi yönetenler sun-i gündemlerle milleti oyalamak yerine planlı bir hamle ile çıkarlar dünyanın huzuruna.
Yani hükümetlerin B Planı olur, C Planı olur.
Sizin ise A Planınızda, B Planınızda, C Planınızda, zam, vergi, Katar.
Yurttaş geleceğinden kaygılı.
Siz, “Biz bu oyuna gelmeyiz”in yıldönümünde Ayasofya ile gündem oluşturuyorsunuz.
Tamam, dolar dış güçlerin işi.
Faizi rantiye sınıfı yüksek tutuyor.
Et yemesek de olur.
Fasülye, Nohut, Mercimek dışarıdan geldiği için fiyatı yüksek.
Soğan birader, patates, patates..
Teslim aldığınız, ‘gıdada kendi kendine yeten’ Türkiye’yi, ‘Kendi kendine yiten bir Türkiye yaptınız..’
İktidar Partisinin  seçim afişleri vardı,  ülkenin  hemen her noktasında, hatırlarsınız.
Bir tanesinde “Devlet yönetmek tecrübe ister” yazıyordu.
Hayır Sayın iktidar edenler, sadece tecrübe yetmez, ülkeyi yönetmek çağın gereklerini günü gününe takip ister.
Ülkeyi yönetmek liyakat ister.
Ülkeyi yönetmek eğitim ister.
Ülkeyi yönetmek kültür ister, bilim ister, sanat ister, ekonomik deneyim ister..
Ve Ülkeyi yönetmek için demokratik bir kafa yapısına ihtiyaç vardır.
Ülkeyi yönetmek, sağlıklı bir dış politika, kazan kazan ilkesine harfiyen uyulan dış ticaret ister.
Ülkeyi yönetmek, üretim ister, teknoloji ister, pırıl pırıl beyinler yetiştiren eğitim kurumları ister.
Ülkeyi yönetmek güçler ayrılığı ilkesi ister, hesap verebilir yönetim anlayışı ister.
Ülkeyi yönetmek, ülkenin Anayasasının verdiği yetkilerin ötesine geçmemeyi gerektirir.
Ülkeyi yönetmek, ülkeyi yönetenlerin toplumu kamplaştırmaması, kutuplaştırmaması, birbirine düşman etmemesini gerektirir.
Ülkeyi yönetmek, şeffaf ve hesap verebilir olmayı gerektirir.
Ülkeyi yönetmek, adaletli bölüşüm ister.
Ülkeyi yönetmek, zinde beyinler ister.
Bunlar olmadı mı, doları, faizi kontrol edemez hale gelir, patatese, soğana muhtaç edersiniz milleti.
Eti, nohutu, mercimeği ve teknolojiyi paranız kadar dışarıdan alabilirsiniz belki ama, okullarınızda bilim ve teknoloji değil, ölü yıkamayı ve pamuk tıkamayı iyi bilen kayıp nesiller yetiştirirsiniz.
Ve Cahilin feraseti ile bir süre koltuğunuzu korursunuz belki ama, unutmayın cahilde aç kalmaya görsün!.
Yıllardır omzuna tünediğiniz fark eder ve sizi omzundan silkeler atar.

Yazarın Diğer Yazıları