Ahmet ZORLU

NÖBETÇİ MASKE..

Ahmet ZORLU

Hala ciddiye almıyorsunuz..

Hala milletle alay ediyorsunuz.

Hala beceremiyorsunuz.

Bir maskeyi bile, evet bir maskeyi bile dağıtmaktan acizsiniz.

Sonra da İtalya’ya, ispanya’ya ve Balkan Ülkelerine yardım yapmakla övünüyorsunuz.

Aç bilaç milyonlarınızın sesini bastırmaya çalışırken.

Şark kurnazlığı ile alınan kararlarla bu işin üstesinden gelinmez efendiler.

‘Maske satışını yasakladım’ demekle bitmiyor ki mesele.

‘Maskesiz sokağa çıkmayı yasakladım’ diyorsanız, vatandaşınızın maskeye erişiminin önünde engel bırakmayacaksınız.

20 gün bekledi Ali Emmi, Ayşe Teyze.

Sayın Cumhurbaşkanından maske ve kolonya gelecek diye.

Sadece İstanbul’un bir bölümüne ulaştı reklam ve riya kokan Reisin Hediye Seti!

Kayseri’deki 65 yaş üstü yurttaş ne yapacak.

Markete alış-verişe giden yurttaş içeri alınmıyor, maskesi yok diye.

İsyan ediyor, ‘varsa verin parasıyla maskeyi’, olmaz satmak yasak.

Çarşamba günü çarşıya çıktım şöyle bir dolaştım.

Trafik aynen akıyor, işyerlerinin önünde gruplaşmalar, kimi ayakta çay içiyor, kimi sohbet ediyor.

Yüzde 30’dan fazlasının maskesi yok.

Bir iki yurttaşla görüştüm hala, “Boşver, atın ölümü arpadan olsun” havasındalar.

Ama maskesizlerin kahır ekseriyeti, ‘Maske bulamadık”  dediler.

Semt Pazarında bir amcayla karşılaştım.

Üzerindeki elbise kadar yıpranmış bir maske vardı yüzünde.

“Amca hayırdır, maske çok kullanılmış gibi duruyor” dedim.

Amcanın söylediklerini bu ülkeyi yönetenler ve kenti yönetenlerin çerçeveletip duvara asmasını öneririm;

Çekingen bir gözle etrafı süzdükten sonra maskesinin hikayesini anlattı;

“Evladım, maske satışı yasaklanmadan önce tanesi 5 liradan 4 maske aldım. 2 tanesini bizim hanım, ikisini ben kullanıyorum. Hanım marketten, ben pazardan döner dönmez maskeyi atıyoruz çamaşır makinesine, 90 derecede yıkayıp kurutuyor, yeniden kullanıyoruz. Maske satışı yasaklanmış ücretsiz verilecekmiş. Ama ne hikmetse bize denk gelmedi bir türlü maske dağıtanlar..”

Dünkü yazımda belirtmiştim.

Hanenin erkeği pazardan geliyor, yüzündeki maskeyi bahçede kendisini bekleyen eşine veriyor ve onu markete gönderiyor.

Yani sayenizde millet ‘Nöbetçi maske’ uygulamasına geçti efendiler.

Eczacı bir dostuma uğradım.

“Nedir bu maske meselesi?” diye sordum, sorduğuma pişman etti.

Eczacılar diyor ki;

“Virüs görülmesi üzerine millet eczanelere akın etti ve eldeki maskeler kısa zamanda tükendi. Firmalardan 3 lira 20 kuruşa maskenin tanesi gelecek şekilde bağlantı yaptık. Kimi 3,5, kimi 4, kimi  de 5 liraya satmaya başladı. Buna rağmen kutuyla, yani 50-100 adet kimseye vermedik ki, gelecek insanı baş çevirmeyelim diye. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Maske satmak yasak’ deyince elimizdekileri kaldırıp köşeye koyduk. Her gün onlarca insan gelip maske soruyor, yok diyoruz. Zira 3,5 liraya mal ettiğin maskeyi bedava versen zarar, parayla satsan suç. Oysa mesele gayet basitti. İl Valilikleri eczaneleri dolaşıp geliş fiyatına bu maskeleri alsaydı ve halka ücretsiz ulaştırsaydı, ne eczacı zor durumda kalacaktı, ne de vatandaş maske diye yalvaracaktı.”

Bir gözlem daha.

İnsanlar ortalama 3 ila 7 günde bir sokağa çıkıp temel ihtiyaçlarını karşılıyor.

Marketlere getirilen maskesiz girme yasağının acil ve zaman geçirilmeden fırınlara ve ekmek satışı yapan yerlere de getirilmesi gerekir.

Zira marketten aldıklarınızın ambalajı var ve yıkayabilirsiniz.

Ama virüslü bir müşterinin ekmek alırken bıraktığı virüsün size geçmesi kaçınılmazdır.

Zira ekmeği yıkama şansınız yoktur.

Ve son kurnazlık örneği.

Hani Sayın Cumhurbaşkanı ilan etti ya, 3 ay işten çıkarmalar yasaklandı diye.

Bundan sonra olacakları söyleyeyim.

Sıkıntıdaki işletmeler, çıkarmadılarsa eleman, yasak geldikten sonra ‘Üç ay ücretsiz izne’ gönderecekler.

Yasak bittikten sonra da gereğini yapacaklar.

Yani yine bu kararla kollanan işçi değil, işveren.

Yapabiliyor musunuz, 3 ay işten çıkarmayı ve ücretsiz izni yasakladık diyebiliyor musunuz?

Sizi gidi kurnazlar sizi..

 

 

Yazarın Diğer Yazıları