Ahmet ZORLU

NE BAYRAM AMA..

Ahmet ZORLU

Olmuyor efendiler!

Yapamıyorsunuz..

Kayseri ve Türkiye tarihinde hiç bu kadar ufuksuz bir dönem yaşamadı.

Kayseri Halkı, tarihinde hiç bu kadar umutsuz olmadı..

Üretimde yokuz.

Tarımda nal topluyoruz.

Hayvancılık geriye gidiyor.

Turizmde hiçbir zaman olmadık zaten.

Eğitimde yüz akı okullarımızı elbirliği ile ortadan kaldırdık.

Sağlıktaki acınası durumumuza rağmen, ‘Şehir Hastanelerimiz var ya’ demeye çalışıyoruz.

Rekabet yeteneğimizi, gelecek heyecanımızı kaybettik.

Üstüne üstlük, her gün yeni bir maske düşüyor, kentin, kentlerin efendisi rolü oynayanların yüzlerinden.

Hafta sonları karamsarlığımızı dağıttığımız bir şehir takımımız vardı, o da ha gitti, ha gidecek.

Dün Kayseri Olay Gazetesi’nde okumuşsunuzdur, eski menzil şeyhinin anlattıklarını.

“Öyle günlerimiz vardı, 10 bakan bizim evde bir araya gelirdi..” diyor.

Mübarek, tarikat şeyhi değil, kabinenin başı..

Hele Taner Yıldız ile Recep Akdağ için söyledikleri. ‘Taner Yıldız ve Recep Akdağ bizim ev de büyüdüler. Ben Menzil’den ayrıldıktan sonra selam bile vermiyorlar.’ diye devam ediyor.

Bunlar kabinede en uzun bakanlık yapmış iki isim.

Defalarca Milletvekilleri seçildiklerinde, kürsüden Cumhuriyet’i koruyacaklarına hem namus hem de şerefleri üzerine yemin etmiş isimler.

Biri sağlığımızın anahtarını Menzil’e teslim etti, diğeri aydınlığımızı, ışığımızı, enerjimizi yandaşın hizmetine sundu.

Ama ikisi de hala iktidarın makbul adamları.

Siz de diyeceksiniz ki, Fetullah Gülen’e uçak dolusu iş adamını götüren bakan eskisine ne oldu ki bunlara olsun.

Ya da bu hainin iki yanında el pençe divan objektiflere sırıtan milletvekillerine ne oldu. Biri kaçtı, diğeri yeniden aday, yeniden milletvekili.

Bu gün Cumhuriyet Bayramı..

Cumhuriyet Tarihinin en acınası döneminde kutluyoruz, Bayramı.

96 yıldır bu kent halkı ve bu ülke kriz gördü, terör gördü, savaş gördü.

Ama kalbinde Cumhuriyet Aşkı, beyninde Atatürk İlke ve devrimleri ile hepsinin üstesinden geldi.

Ama bu gün kabineden tutun da, ülkenin kilit noktalarında artık Demokrasi ve Cumhuriyet Düşmanları cirit atıyor.

Ekonomide, kültürde, sanatta, eğitimde, üretimde havlu atmış bir kent görüntüsü, bir ülke fotoğrafı var önümüzde.

Varsa yoksa Suriye.

Ulusal onur, ülkenin refahı, birlik, kardeşlik, topyekun üretim seferberliği gibi kavramlar halının altına süpürüldü.

Ülkece, milletçe birilerinin refahı, mutluluğu için çalışıyoruz sanki.

Toplum ‘açız’ diye feryat ettikçe onlardan biri çıkıyor ve ‘Hadi iyisiniz, bak geliriniz 3 kat arttı’ diye alay ediyor bu mazlum milletle.

Atatürk’ün Cumhuriyeti ile yaşıt, Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı, Camilerde adeta Cumhuriyet, Demokrasi ve Atatürk kelimelerinin geçmemesi için seferberlik ilan etti.

Bu Cuma da hutbede, Cumhuriyet Haftasında olmamıza rağmen Cumhuriyet’i Kuranlardan ve Cumhuriyetten tek kelime yoktu hutbede, vaazda, duada.

Nevşehir Valiliği, Cumhuriyet Yürüyüşüne, ‘Milli Birliğe ihtiyacımız var’ diyerek izin vermedi.

Bir Tarikat Şeyhi için bir gösteri izni olsaydı anında olumlu yanıt verilirdi.

Yani dostlar, iyi günlerde değiliz.

Cumhuriyet, Demokrasi, Parlamenter Sistem, Laiklik gibi kavramlara kinle yaklaşan ve maalesef köşe başlarını tutan bu kesimler biraz daha çabalarını artırırsa, Cumhuriyetimizin 100. Yılını göremeyeceğiz gibi geliyor bana.

Baksanıza, Milli Birliğe en çok ihtiyaç duyulan günlerdeyiz denilerek, Cumhuriyet Bayramı Yürüyüşüne izin vermeyen bir zihniyetin memur kıldığı valiler var güzel ülkemde..

Ve sonuç;

Binlerce şehit..

Milyarlarca dolar kayıp Milli Servet.

5 milyonu aşkın niteliksiz mülteci..

Hayal bile kuramaz hale gelmiş bir Millet.

Battı, batacak bir ülke ekonomisi..

Tarumar edilmiş iç barış..

Yerle yeksan edilmiş bir ulusal onur.

Tıkanmış siyaset.

Bölünmüş, hayalleri, umutları, beklentileri çalınmış bir Millet..

Küresel Dünyada, yapayalnız kalmış bir Türkiye..

Bayramınız kutlu olsun!

Yazarın Diğer Yazıları