Ahmet ZORLU

NASIL DA..

Ahmet ZORLU

Farkında mısınız?

Nasıl da oynanıyor, bu milletin ahlaki değerleri ile..

Nasıl da yok ediliyor, birlik, kardeşlik, dayanışma ruhumuz.

Utanmadan, sıkılmadan nasıl da ortadan kaldırılıyor değerlerimiz.

Nasıl da, düşürülüyoruz birbirimize, TV ekranlarına kamp kuran haysiyetsizler tarafından.

Nasıl da, yok ediliyor kale gibi sağlam inançlarımız, umutlarımız, hayallerimiz..

Elazığ 6.8 şiddetinde bir depremle sallandı.

41 canı yitirdik, yaralılarımız var, kimi yoğun bakımda.

Bizi yönetenlerin, Gölcük ve Adapazarı depremlerinden bu yana ‘Deprem Vergisi’ adı altında topladıkları paraları sükse projeler için harcadıkları ortaya çıkmasın diye, akla hayale gelmedik numaralar döndürüldü, döndürülüyor.

Suriyeli Mahmud’u Kahraman ilan etmeye çalıştılar, tutmadı.

Bakanların sabahın dördünde sokaktaki ateşin başındaki nöbet fotoğrafını paylaştılar, geri tepti.

6.8 efendiler, 6.8.

Allah Korusun, ya 7.5 şiddetinde olsaydı bu deprem.

Elazığ haritadan silinir, Malatya’nın yarısı yerle bir olurdu.

Bakınız bizden 3 gün sonra sallanan, alay ettiğimiz Küba’ya.

Depremin şiddeti 7.7..

Tek bir Kübalının burnu bile kanamadı.

Zira onların, sükse projelerle halkı uyutacak yöneticileri yok.

Onlar ne yapıyorsa, insan için yapıyorlar.

Hadi onlar Komünist.

Bir de dinsiz olanına bakalım.

Japonya, neredeyse her ay 7.5 şiddetinde sallanıyor ve onların, “Allah’la konuştum, depremi doğuya göndermesini istedim” diyecek kadar ahlaksız, sahtekar hocaları şeyhleri de yok.

Ama tek bir bina çökmüyor, tek bir can yitmiyor.

Doğal afetlerde başımızı kaldırdığımızda yanıbaşımızda bulmayı umduğumuz Kızılay’ımızın haline bir bakın.

Resmen Vergi Kaçakçılığı’na aracılık ediyor.

“Ben sana 9 milyon dolar bağışlayayım, vergiden de düşeyim, sen de üzerinden 75 bin dolar komisyon al, kalanı da Ensar Vakfı’na devret” pazarlığı yapılmış resmen.

Bu Milli Kuruluşun, tepesinde kurulan Saltanat Düzeni’ni konuşmuyorum bile..

Neyse ki bu acı tabloların isyanını yaşarken yüreklerimize su serpen, bizi gelecek adına umutlandıran! Bir konu da geldi Meclis Gündemine.

Meğer Ahlat’ta 2 yıl önce yapılması talimatı verilen Cumhurbaşkanlığı Köşkü ha bitti, ha bitecek.

Beyler, ağalar, efendiler kendinize gelin.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu Nutkunda söylediği gibi;

“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.”

Size bunun olması için bu millet destek vermeyecek, karşı çıkacaktır.

Zira yine Atatürk,  “En doğru, en hakiki tarikat Medeniyet Tarikatıdır” demiş ve Cumhuriyet ile bu yapılara kapıları kapatmıştır.

O nedenle, önce Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel değerlerini oluşturan, Kızılay gibi kurumlardan elinizi çekin.

Daha sonra, belediyeler kanalıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü kanalıyla, amaçları Cumhuriyetin değerlerini yok etmek olan Vakıf, Dernek etiketli kurumlara dağıttığınız okul, yurt hatta üniversite gibi kurumları Türk Milli Eğitim’in hizmetine yeniden döndürecek düzenlemeler yapın.

Görmüyor musunuz, himaye ettiğiniz bu yapılar nasıl ülkenin değerlerini hortumladılar.

Görmüyor musunuz, himaye ettiğiniz bu kurumlar Anayasal Sistemin altını oyuyorlar.

Buna izin vermeyin, verileceğini de ummayın.

Ve son bir konu;

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Palandöken kar tatili.

Baksanıza yandaş medyanın gündeminde Elazığ Depremi’nin Kızılay’da oluşan kirliliğin önüne geçti.

Çağdaş ülkelerde normal karşılanacak bir tatil programı.

Ama Türkiye’nin odağında iseniz, bu millete umut aşıladı iseniz yaşantınıza dikkat etmek zorundasınız.

Elazığlı minikler, eksi 13 derecede çadırlarda hayat mücadelesi verirken İBB Başkanı’nın sergilediği pozlar vicdanları yaralamış, trollerle troliçelere malzeme verilmiştir.

Şehrin emini olmak, dikkatli yaşamayı gerektirir.

Şehrin emini olmak, başkasının çocuklarının yaşayamadığı imkanları, başkalarının çocuklarının hakkı olanı kendi çocuğuna layık görmemeyi gerektirir.

Ve son söz;

Eğer bir miligram onur taşıdığınıza inanıyorsanız, Cumhuriyetin en temel kuruluşu Kızılay’ı, bu acınası hale getiren yöneticileri, hemen istifa edin.

Eğer bir miligram insan sevgisi varsa içinde, Sayın Ekrem İmamoğlu Palandöken tatili için bu milletten özür dile.

 

Yazarın Diğer Yazıları