Ahmet ZORLU

MESLEKİ İTİBAR..

Ahmet ZORLU

Sağlık her şeyin başıdır.

İnsan ekonomik, sosyal sıkıntıyı kaldırır, ama sağlık gitti mi her şey gider.

Bir dostumun da teşvikiyle, yaşın getirdiği sıkıntıları belirlemek amacıyla ilk kez Kayseri Şehir Hastanesi’nden randevu alarak Pazartesi günü randevu saatimize uygun zamanda hastaneye gittim.

Cuma gününden randevu aldım ve Pazar günü 182 nolu telefondan arandım, randevumu teyit edildi.

Muayene saatim yaklaşmasına rağmen doktorun kapısındaki elektronik ekranda adımı göremeyince görevlilerden yardım istedim.

Bana sekreterlikten randevumu güncellemem istendi.

Bunu da yaptırdım ama hala ekranda adım yoktu.

Doktorun odasındaki görevli kahve molasına çıkınca kendisine izah ettim, adım gözükmese de saatinde doktor beyin huzuruna çıkmayı başardım.

O ana kadar yaptırdığım tüm işlemlerde de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın verdiği Sarı (Rengini de bozdular ama) Basın Kartı’nı kullandım.

Muayene bölümünde büyük bir titizlikle beni dinleyen bir doktor bulmam beni rahatlattı.

Tahlil için 3 ayrı bölüme havale etti.

Bunlardan biri ultrason, diğerleri kan ve idrar tahlili.

Ultrason için bir gün sonrasına randevu verildi. Diğer örnekleri verip sonuçları bir sonraki gün almak üzere hastaneden ayrıldım.

Salı günü yine ultrason için verilen saate yakın bir zaman diliminde hastaneye gittim ve kan tahlili sonuçlarını almak için ilgili servise başvurdum.

Kimlik istediler, bir gün önce kullandığım  kimliği uzattım, “Bu kimlik geçersiz” cevabı ile karşılaştım.

İzah etmeye çalıştım ama sonuç nafile.

Hasta hakları birimine başvurdum.

Bakanlığın genelgesi bulunduğunu, genelgede yer alan kimlik tanımlarında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın verdiği Basın Kartı’nın bulunmadığını söylediler.

Hastanenin Basın Biriminde ve Başhekimlikteki arkadaşların desteği ile E-Devlet Şifremi kullanarak geçici bir nüfus kaydı çıkararak  meseleyi hallettik. Elde ettiğim sonuçları da muhtemelen Cuma günü görevli olan doktorumdan yeniden randevu alarak gösterecek, ilaç kullanmam gerekiyorsa reçetemi yazdırmayı başaracağım.

Hemen belirteyim.

Hastanede çalışan doktorundan, temizlik elemanına kadar bütün personel, vatandaşa yardımcı olabilmek için elinden geleni yapıyor.

Ama hastane çok büyük birader.

Buna rağmen her birimin kapısında yığınla hastanın ve hasta yakının bulunması sağlığımızı kaybettiğimizi göstermesi açısından düşündürücü.

İlk gün, hastaneden eve geldiğimde, cep  telefonum bana “Bu gün 6 bin 874 adım atmışsın” bilgisini verdi.

Bu yürüyüş mesafesi hastane içerisinde ve otoparka bıraktığım aracımı bulma konusunda sergilediğim çabanın adımlara dökülmüş halini gösteriyordu.

Salı günü de laboratuar ve birimlerarası turum 5 bin 400 adım tutmuştu. Zira aracımı bıraktığım noktayı iyi belirledim ve otoparkta zaman harcamadım.

Kayseri Şehir Hastanesi konusunu dile getirmemin bir-iki nedeni var.

Bir, hizmet birimlerinin birbiri ile olan uzaklığı ve karmaşık yapılanma.

İki, Anadolu insanının bu karmaşık yapı içerisinde bir gün de, iki günde sağlık hizmeti almasının imkansızlığı.

Üç, hastane binasına ulaşımın zorluğu.

Ama asıl benim dikkat çekmek istediğim en önemli konu:

Eskiden Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün gazetecilere verdiği ve kimlik yerine de geçerli olan Basın Kartlarının hiçbir işe yaramaz konuma gelmesi, getirilmesi.

Bir süre önce özel bankada bir hesap işlemi sırasında Basın Kartımı kullandım, kabul etmediler.

Kayseri Şehir Hastanesi’nde bir tahlil sonucu almak için kullanmaya kalkıştığım Sarı Basın Kartı kabul görmedi.

Gazetecilerin meslek örgütleri bu anlamda ne iş yapar çok merak ediyorum.

Mesela İl Sağlık Müdürlüğü veya Sağlık Bakanlığı, ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı nezdinde bir girişimde bulunulsa ve Sarı Basın Kartı’nın yeniden resmi işlemler sırasında geçerli kimlikler listesine alınmasını sağlasa, çok mu zor olur?

Ya da belediyeler nezdinde, toplu taşım hizmetlerinde ayrı bir kart çıkarmak ve onu yılda bir vize ettirmek yerine, Sarı Basın Kartı’nın tüm illerde, eskiden olduğu gibi sisteme tanımlamasını sağlamak o kadar mı külfetli?

Efendiler, mesleğimiz ile birlikte mesleki itibarımız da yerlerde sürünüyor, farkında değil misiniz?

Yazarın Diğer Yazıları