Ahmet ZORLU

KIRAATHANEYMİŞ!

Ahmet ZORLU

Olmuyor efendiler..
Günlerdir her sabah Internet kanalıyla yerel gazeteleri takip ediyorum.
Atılan manşetler, yapılan yorumları büyük bir dikkatle okuyorum.
Neredeyse tamamı ‘Fındık kabuğu’na sığacak boyutta.
31 Mart Seçimleri sonrası demiştim ki, “Artık her belediye meclisinde muhalefet partilerinin temsilcileri var ve kentin sorunları konusunda bir hassasiyet oluşacak, kent yöneticileri ve milletvekilleri de bu sorunların çözümü konusunda daha çok çaba gösterecek..”
Yanılmışım.

Seçilen tüm muhalefet meclis üyeleri, bir Kazım Yücel kadar varlık gösteremedi.
Neymiş efendim, belediyelere T.C. ibaresi neden asılmıyor.
Efendiler, bahsettiğiniz konu 2 harf ve iki noktadan ibaret.
Belediye başkanı isterse onun parasını cebinden verir ve taktırır.
Mesele, gerçek gündemin ötesinde muhalefetin top koşturmasını sağlamak.
TÜİK Verilerine göz atarsanız bunu net olarak görürsünüz.
Kayseri de, Türkiye’nin diğer bazı vilayetleri gibi her alanda geriye gidiyor.
Ticaret durma noktasında.
Üretim darboğazda, üretenin ümüğü sıkılmaya devam ediyor.
İcra ekipleri OSB’den çıkmıyor.
Tarım çöktü.
İnşaat Sektörü kepenk kapattı.
Emekli için, arkadaşları oturup bir bardak çay içmek lüks haline geldi.
Aile yapısı çöküyor.
Aile mahkemeleri boşanma davalarına yetişemez hale geldi.
Kayseri’yi geleceğe taşıyacak devasa projeler ‘En kısa zamanda!’ yalanı ile aylardır sürüncemede.

Ama, aylak hale getirdikleri toplumun yatıp yuvarlanması için, bedava çay içip kek yemesi için devasa Millet Bahçeleri, Millet Kıraathaneleri inşa ediliyor.

Kayseri’nin Tarihinde önemli yeri bulunan Kayseri Cezaevinin de bu süreç kapsamında Millet Kıraathanesi olacağını öğrendim.

Demokrasi Müzesi bölümünü alkışlıyorum.

Hiç değilse gelecek nesiller, bir zamanlar ülkede ‘Demokrasi’nin bir değer olduğunu, ülkenin kaderinin kurumlar ve kurallar çerçevesinde belirlendiğini  bu sayede öğrenir.

Ama birader nedir Millet Kıraathanesi.

Sayın Cumhurbaşkanı söyledi diye, her boşalan binaya bu tabela yakışmıyor.

Bir süredir Boğazlıyan İlçesi’ndeyim.

Yaklaşık 5 yıl önce Boğazlıyan Lisesi Bahçesi’nde, lise ek binası olarak kullanılan bir yapıyı dönemin Kaymakamı ve belediye başkanı Millet Kıraathanesi yaptı.

Merak ettim ve yanıma tanık olacak isimleri de alarak binada inceleme yaptık.

Tam iki yıldır kapısını açan olmamış.

Koskoca bina okuldan alınıp adeta işlevsiz hale getirilmiş.

Kayseri Cezaevi dediğiniz bölge 41 bin metrekare bir alan.

Yarısında yapılar vardır belki ama devasa bir alandan bahsediyorum.

Buraya, ülkeyi geleceğe taşıyacak genç dimağlar için, modern eğitimin her türlüsünün verildiği bir Fen Lisesi, tarihi özelliği olan bölümüne de, Demokrasi Tarihimizin kesintilere uğradığı, ara rejimler ve tek adam dönemlerinde yaşanan sıkıntıları ortaya koyan bir Demokrasi Müzesi daha şık durmaz mı?

Şimdi birileri ‘Lise için kaynak yok’ da diyecektir.

Ben söyleyeyim.

Bir süre önce temeli atılan ve 10 milyona biteceği açıklanan Okçuluk Merkezine harcanacak parayla lisenin yarısını yaparsınız.

Kalan yarısı için de Fetö’den el konulan Sahabiye Mahallesi’nde adı lazım değil bir kurumun vergiden kaçınmak için ‘Misafirhane’ olarak kullandığı devasa binayı satar, Fen Lisesi’ni tamamlarsınız.

Daha da yetmezse, cezaevi alanının kenarından tırtıklayıp imara açacağınız arsaları verimli şekilde kullanıp bu okul pekala bu kente kazandırılabilir.

Hadi bu kentin tüm ilçelerinde partisinin adına bakılmaksızın seçilen tüm muhalefet partilerinin belediye meclisi üyeleri.

Bu kent için bir adım atın, bir kararlılık ortaya koyun da, bu devasa yapıyı aylakların tembellik merkezine dönüştürmek yerine genç beyinlerin bilimle şekillendiği bir Gül Bahçesi’ne dönüştürecek mücadeleyi başlatın, kampanyalar düzenleyin.

Göreceksiniz, size oy verenlerden ve Kayseri Halkı’ndan ilk aferini bu sayede almış olacaksınız.

 

Yazarın Diğer Yazıları