Ahmet ZORLU

İSTANBUL, TÜRKİYE Mİ?

Ahmet ZORLU

Tamam, Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan geldi.

Ama şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve yatırımdan projeye, aşayişten kamu hizmetlerine kadar her şeye tek başına karar verecek konumda.

Neden her 3-4 yılda bir ortaya koyduğu bir İstanbul Projesi ile koskoca Türkiye’nin gündemini İstanbul’a endeksliyor.

Köprü dedik, tartıştık ve yaptırdı.

Bedelini o köprüden geçmeyecek Kayserili vatandaşa, Yozgatlı Vatandaşa Ağrılı vatandaşa yükledi.

Körfez geçişi dedi, tartıştık maliyetini yine o köprüden hiç geçmeyecek olan bizlerin sırtına yükledi.

Tünel dedi, tartıştık. Bedelini o tüneli hiç kullanmayacak Anadolu insanının sırtına yükledi.

Asrın Projesi diye 3. Havalimanını ortaya attı.

Uçak ve Yolcu garantisi verilerek yapıldı, bir bölümü hizmete açıldı. Ama İstanbul’un ortasında kalan Atatürk Havaalanını kullanıyor Sayın Cumhurbaşkanı. Nedense yeni havaalanına inip kalkmıyor kendisine ait özel donanımlı lüks uçakları.

Bu projenin de bedelini tüm Milletin sırtına yükledi.

Şimdi Kanal İstanbul’u tartıştırıyor.

Sanırım bu proje de yaptıklarının tümünün üzerine tüy dikecek bir mahiyette.

Bakınız, daha önce de yazdım.

Beşli Çetenin binlerce iş makinesi boş duruyor. Onlar getirisine götürüsüne bakmadan makinelerinin çalışacağı proje diye bastırıyor.

2011 yılından bu yana, Kanal İstanbul güzergahında 30 milyon metrekare alan el değiştirdi.

Bu arsaları kapatan şirketlerin ilk 5’i ise Arap Şirketi.

Şimdi bu arsa rantı canavarları bastırıyor, “Bize arsa aldırdın,  bu kanal yapılmazsa arsalar elimizde kalacak. Arsalarımızın değer kazanması için bir an önce işi başlat ki, biz de tatlı paralar kazanalım” diye.

ÇED Raporu konusunda, ciddi devlet kurumlarının ortaya koyduğu felakete dikkat çeken ayrıntılar bir yana, sadece Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğünün ve DSİ’nin raporu bile bu projenin yaratacağı büyük sıkıntılara dikkat çekerken,  yukarıda dikkat çektiğim bir avuç mutlu azınlığın ve birkaç Arap kardeşimizin! yatırımları aşkına bu projede ısrar edildiğini ortaya koyuyor.

Hele ÇED Raporunu hazırlayan şirketin sahiplerinin geçmişinin kirli ve karanlık ilişkileri de ayrıca ele alınması gereken bir başka ayrıntıdır.

Yakında ihale yapılacak.

Akan zaman içinde, saat başı 5 milyon dolar borç faizi ödemeye ayarlanmış iktidar bütçesi ile böyle bir projenin yapılması mümkün değil.

Ben söyleyeyim, ihale yap, işlet, devret formulü ile yapılacak. İhaleye katılacak şirketlere ‘Dış kredini kendin bul. Biz Hazine Garantisi verelim’ denilecek.

Bizi asıl ilgilendiren bölüm ise, “Gemi geçiş Garantisi” ile bu proje ihale edilecek.

Şimdi sorarım size.

Siz gemi şirketi sahibi veya gemi kaptanı olsanız, hemen yanıbaşınızda bedava geçeceğiniz bir boğaz dururken, bu kanaldan geminizi geçirir misiniz?

Peki verilen gemi geçiş garantisi tutturulamayınca ne olacak?

Biz ne güne duruyoruz.

Geçmediğimiz köprünün, binmediğimiz uçağın ineceği havaalanının, yatmadığımız hastanenin parasını nasıl ödüyorsak, elin Kanal İstanbul’dan geçmeyen gemisinin bedelini de öderiz.

Gelelim başlıktaki konuya.

Tamam kardeşim, İstanbul Türkiye’nin aynası.

Ama İstanbul dışında 70 milyona yakın insanın yaşadığı kentler var.

Onların da ulaşım, eğitim, sağlık, altyapı gibi sıkıntıları ve sorunları var.

Artık ben, Kayseri dışında inşa edilen 3. Havaalanı ile değil, Kayseri Havaalanı’nın yıllardır ertelenen genişletme çalışmaları ile övünmek istiyorum.

Artık ben, Ankara-Sivas, Ankara-Konya Hızlı tren projelerine gıptayla bakmanın ötesine geçipn Kayseri-Antalya, Kayseri-Ankara Hızlı tren hatlarının hayatımı ne kadar kolaylaştırdığını taşımak istiyordum bu sütunlara.

Artık ben, sabahın kör saatinde evimden çıkar çıkmaz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ütopik projeleri için değil, biraz da eşit ve adil dağıtılan kamu hizmetleri için ödemek istiyorum KDV’yi, ÖTV’yi.

Yeni demek istediğim dostlar, Türkiye İstanbul’dan ibaret değildir.

Sayın Cumhurbaşkanı da artık sadece İstanbul’un Belediye Başkanı değildir.

Yazarın Diğer Yazıları