Ahmet ZORLU

İKİYÜZLÜLÜK..

Ahmet ZORLU

Efendim neymiş, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, Tunceli Belediyesi’nin kapısına “Dersim Belediyesi” yazılı tabela asmış.

Kınıyorum, Türkiye Cumhuriyeti bu Kentimize Tunceli adını vermiştir, korunması lazım.

Ancaaaaak;

İlk kez, Tunceli’nin adını ‘Dersim’ olarak telafuz edene bakacaksınız.

Ben söyleyeyim, o açılım-saçılım döneminde bu adı ilk kez dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül seslendirmiş ve ‘Dersim Halkına Selam olsun’  diye seslenmişti.

Hiç kimse çıkıp bunu eleştirmiş miydi?

Hayır.

O zaman bu günkü tabloya, tepki gösterme hakları da yoktur, hadleri de yoktur.

İkincisi, o dönemde doğu illerimizdeki pazarlarda, manavlarda fiyat etiketleri bile Kürtçeydi.

Diyarbakır Belediyesi’nin kapısına devasa, “Şaredarıya Bajare Mezin Amed” yazılmıştı.

Sur, Diyadin, Derik, Doğubeyazıt, Suruç, Çaldıran, Iğdır, Viranşehir, Mardin Belediyelerinin girişlerine asılan Kürtçe tabelalar hala arşivlerde.

Yol tarif levhaları bile Kürtçeydi o zamanlar.

Marketlerde, pazarlarda fiyat ekiletlerinin sadece rakamları anlaşılıyordu, diğer bilgiler Kürtçeydi.

Yani bu yolu bu günün iktidarı döşedi,  şimdi eleştirmeye, karşı çıkmaya hakkı yoktur.

Dolayısıyla, politikada “Dün öyleydi, bu gün böyle” anlayışı bazen duvara toslar,

Gelelim ikinci meseleye.

AKP’nin trolleri el ele vermiş, fotomontaj yeteneklerini kullanarak Barzani ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu aynı fotoğraf karesinde gösteren sosyal medya paylaşımları yapıyorlar.

Sevgili troller, siz katıldınız mı bilmiyorum ama Ahmet Davutoğlu’nu Başbakan seçtiğiniz Parti Kongresinde Barzani Şeref Konuğunuzdu.

Çıkıp Kürtçe kürsüden konuşma yapmış ve siz hep birlikte Barzani’yi “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor” sloganları arasında karşılamıştınız.

Şivan Perver denen hainle, gözyaşları arasında düet yapmıştı bazı büyükleriniz düet.

Dedim ya politikada “Dün öyleydi bu gün böyle” anlayışı geçerli değildir artık.

Zira teknoloji vardır, bilişim çağındayız ve dün yaptıklarınız, dün dedikleriniz sofranıza konuluverir.

Gelelim, ikinci ve günümüzün en can yakıcı sorununa.

Ekonomi.

İşler iyi gitmiyor, ama vatandaş endişeli, ekonominin başındakiler ise “Durun bakalım ne olacak” kafasında gelişmeleri izlemeye devam ediyor.

Lüks, Görkem, Şaşaaalı görüntüler akmaya devam ediyor.

Bir bakıyorsunuz Medar-ı İftiharımız! 1150 Odalı Sarayımızın Bahçesinden yansıyor görüntüler.

Bir bakıyorsunuz TBMM Bahçesinden.

Yapmayın efendiler, etmeyin.

Memleket uçurumun eşiğinde.

Millet işsiz, millet aç, millet kuru ekmeği daha ucuza alabilmenin çabasında.

Ramazan Ayı’nda ‘Oruç İbadetinizi’ sakatlıyor, bu manzaraları seyredenlerin de isyan etmesini sağlayarak onların da orucunu sakatlıyorsunuz.

Türkiye’nin acil olarak, tek bir dakika bile geçirmeden ekonomik açıdan adımlar atması gerekiyor.

Ekonomik görüşlerine çok önem verdiğim Prof. Özgür Demirtaş diyor ki;

“Türkiye’nin açıklaması gereken tek ekonomik paket:

Tasarruf Paketidir.

Krediyi ve harcamayı arttırıcı paketler, Ölüm paketidir.

Yanlıştır.

Amatör bir itfayecinin ateşe sıvı sıkıyorum diye benzin sıkmasıdır.”

Peki var mı tasarrufa yönelik bir söz, bir uygulama.

Maalesef.

Muhalefetin bu anlamda iktidarı çok daha etkin denetlemesi ve yanlışlıkları çok daha etkin dile getirmesi gerekir.

Çarşıda-Pazarda yangın var.

Ama satılmış kalemler yangını ‘Gül Bahçeli’ olarak göstermeye devam ediyor.

Troller, yaşananları tersyüz etmek adına yalanı essah gibi yutturmaya çalışıyor.

Yazarın Diğer Yazıları