Ahmet ZORLU

İFLAH OLMAZSINIZ..

Ahmet ZORLU

Yoksulluğu kaldıracağız dediniz, hepimizi birden yoksullaştırdınız..
Yolsuzluğun kökünü kazıyacağız dediniz, yolsuzluk cenneti yaptınız ülkeyi.
Yasakları tarihe gömeceğiz dediniz, ‘Ama’ diyen, ‘Fakat’ diyen herkesi ‘Vatan Hainliği’ ile yaftaladınız.
Devletin para hortumlarını bir avuç insana bağlamak için Devlet İhale Kanunu’nu onlarca kez değiştirdiniz, en büyük yatırım ihalelerini bile yandaşlarınıza ikram ettiniz.
Nato’nun ikinci büyük askeri gücüne sahip olmakla övünüyorduk, şimdiki hali ortada.. 
‘Cahilin feraseti’ ile ferasetlenen bir üniversite ortamı yarattınız.
Açtığınız İmam Hatip Liselerinde, imanlı, inançlı gençler yetiştirmek yerine deist yetiştirmeye başladınız.
Fetö’nün eğitim alanında yaptığı tahribatı göre göre, Ortaöğretim çağındaki çocuklarımızı tarikatların kucağına itecek düzenlemeler yaptınız.
Köy okullarını kapatıp, kırsal kesimdeki evlatlarımızı ilçe merkezlerinde, ne idüğü belirsizlerin açtığı öğrenci yurtlarında barınmaya zorladınız.
Devletin açtığı sınavlarda sorulara bile sahip çıkamayıp çaldırdınız be..
Şimdi o çalıntı sorularla devletin kilit noktalarına yerleşenler sözde ‘Kul hakkı’ savunucusu oldular öyle mi?
Çocuk taciz ve tecavüzleri yüzlerce kat arttı iktidarınızda.
Kadını ikinci sınıf gören politikalarınız yüzünden boşanma ve aile içi şiddette rekorlar kırdık sayenizde.
Yargı bağımsızlığı ilkesini ‘Yargı bağımlılığı’ ilkesine çevirdiniz.
Demokrasilerde 4. Güç olarak kabul edilen Medya organlarını ya yandaş hale getirdiniz, ya da kapısına kilit vurdunuz.
Gazetecilik mesleğini, evrensel doğrular çerçevesinde yerine getirmeye çalışan onurlu kalemleri, işsiz bıraktırarak, içeri tıktırarak cezalandırma yolunu seçtiniz.
Sizin gibi düşünmeyen, size biat etmeyen aydınları işsizliğe, açlığa mahkum ettiniz.
17 yılda, Cumhuriyet döneminin tüm kamusal kazanımlarını tek tek sattınız.
Buna rağmen ülkeyi 5 cente muhtaç hale getirdiniz.
Tarımı bitirdiniz.
Hayvancılıkta uluslar arası et tekelleri sizi altın madalya ile ödüllendirmeye başladı, çünkü milyarlarca dolarımızı et ithalatına ayırıyorsunuz.
Tütün ekmeyi suç haline getirdiniz, ABD’nin tütün pazarı haline geldik.
Fındığın anavatanında fındık üreticisini perişan ettiniz, uluslar arası tekellerin vicdanına terk ettiniz.
Zeytinliklerimizi tek tek ortadan kaldırıyorsunuz, yakında İtalya’nın zeytinyağı pazarı haline geleceğiz.
Buğdayımız bile artık dışarıdan gelmeye başladı, yakında onu bile alamayacağız.
16 yılda kamu adına, tüten tek bir baca inşa etmediniz, tüten bacaları da tek tek ya kapattınız ya elden çıkardınız.
Sıra pancar üreticisine geldi.
Ey Çiftçi kardeşim, bu günden tavrını koymazsan çok değil 5-6 yıl sonra Türkiye’de pancar üretmek, tütün üretmek gibi suç haline gelecek, benden uyarması.
Fetö yapılanmasının devleti ele geçirmesi adına hiçbir fedakarlıktan kaçınmadınız.
Orduya, yargıya, polise, eğitimin her noktasına yerleşmesini sağladınız.
Fetö’nün beslemelerini vali yaptınız; kaymakam yaptınız, komutan yaptınız, savcı yaptınız, bu hainlerin başı olan zata bir şey olmasın diye altına zırhlı aracınızı çektiniz.
Şimdi o hain Lüks Villada’dan ve başka bir ülkede ve size nanik yapıyor.
Şimdi fetöyle ”Beraber yürüdük biz bu yollarda” sürecinin izlerini kapatmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Ama tanıtım ve medya başkan yardımcınız çıkıp, “Tamam kol kola yürüdük, ama bir sorun niye”  diyerek, Şener Şen’lik yapıyor.
Hepsinden önemlisi de nedir biliyor musunuz.
Zor şartlarda üniversiteyi bitirmiş, girdiği KPSS’de iyi notlar elde etmiş ve önemli görevlere getirilmeye hak kazanmış memleket evlatlarının önüne ‘Mülakat Barajı” koydunuz ve sizden olmayanların hakkını onların elinden alıp, tosuncuklarınıza verdiniz.
Son örneği hatırlatayım.
Güreşçiden Banka Yönetim Kurulu Üyesi yaptınız ya..
Herhalde Liramıza, Dolar karşısında ‘tuş’ olmamayı öğretecek.
Yani, 17 yılın sonunda sicilinizde görevi ihmal, yabancıların yararına ekonomik düzenlemeler, yandaşı kayırma, kamu imkanlarını yandaşa peşkeş çekme, dış politikayı içinden çıkılmaz hale getirme, Ege Adalarının sessizce işgaline ses çıkarmama, kısacası gaflet var, dalalet var, tutarsızlık var, çelişki var.
Ve siz, büyük ustalık döneminin projesi olarak ‘Millet kıraathaneleri’ ve “Millet Bahçeleri” saçmalığı ile çıkıyorsunuz karşımıza.
Yaşananları yatıp yuvarlanarak izleyelim diye..
Peki, gaflet ve dalaletin hesabını kim verecek.
Yok arkadaş, yaşattıklarınızı yaşamadan şurdan şuraya gitmenize izin vermez bu millet.
Sandıktan çıkamazsanız bile, söndürdüğünüz ocaklar, yok ettiğiniz gelecekler, akmasına vesile olduğunuz gözyaşları, çökmesine yol açtığınız aile yapısı, geleceği ile oynadığınız gençliğin ahı sizi iflah etmeyecek, kabusunuz olacaktır.
Unutmayın, ‘Mazlumun ahı, indirir şahı..’

Yazarın Diğer Yazıları