Ahmet ZORLU

HESAP GÜNÜ..

Ahmet ZORLU

Kimine göre Ahret’tir hesap günü.

Kimine göre de sırtını dayadığı iktidarın sarsılmaya başlaması ile başlar.

Kimine göre, velinimet saydığı kişinin, kişilerin kent ve ülke üzerindeki etkinliği kaybolunca.

Ben öte dünyaya bırakılan hesaba değil, bu dünyada yapılanların hesabının bu dünyada verilmesinden yanayım.

Hesap vermesi gereken kişi ya da kurum yöneticisinin illa ki yargı huzuruna çıkması anlamına da gelmez bana göre hesap.

Hesap, toplum vicdanına verilmelidir ki, anlamlı olsun.

Önemli olan, toplum vicdanında mahkum olmamak, aklanmaktır.

Mesela enerji işinin bakanlığını yaparken, doğu ve güneydoğuda hoyratça kullanılan kaçak elektriğin parasını Yozgatlının, Kayserilinin sırtına yüklediysen, yandaşlara elektrik dağıtım işini paylaştırdı isen, yine yandaşlara GES Ruhsatları dağıttı isen, toplum vicdanında mahkum olmuşsun demektir. Bunun hesabının öte dünyaya kalmaması gerekir.

Ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapmana rağmen, bir çok Avrupa ülkesinden araçlara yüklenip doğduğun kente gelen baca tozu tanımlı zehir yığınlarının,  doğduğun, yönettiğin kentin geleceğini yok ettiğini bile bile,  buna sessiz ve seyirci kaldı isen vicdanlarda mahkum olman yetmez, bir kentin bir kent halkının sağlığı ile oynadığın için sorumlusun,  hesap verebilmelisin.

Yahut, işleri iyi gitmeyen fabrikalarda çıkan esrarengiz yangınların 5 liralık hasarını kamuya ait sigorta şirketinden 50 lira olarak ödedi, ödetti isen, bu sayede fabrikasını yakan adamın zenginliğine zenginlik kattı isen de suçlusun.

Veya başında bulunduğun hastanenin, yönetiminde olduğun spor kulubünün muhasebe servislerinde,  gece yarısı çıkan ve ‘Yalanı, yolsuzluğu’ kül eden yangınlarla iç edilen paraları, düzmece itfaiye raporları ile kaybedecek kadar maharetli! isen de suçlusun, hesap vermeden gidersen, gözümüz arkada kalır.

Ya da, bağımsız olması gereken yargının verdiği bir karar için, Fetö aşkına imamı devreye sokuyor, ardından milletin oyları ile altına verilen kırmızı plakalı Mercedes ile Cumhuriyet Savcısına aba altında sopa göstermeye gidiyor isen de, bana göre, topluma göre suçlusun, yaptıklarının, yaşattıklarının hesabını vermen gerekir.

Emrindeki, kamuya ait işgücünü, proje yapma bahanesi ile seferber edip definecilik yapmaya kalkışmak, ya da define avcısı sözde etkili isimlere emrindeki makine ve işgücünü seferber etmek de bana göre bir o kadar suçtur, vicdanı, vicdanları kirletir.

Hatta ve hatta, kent mezarlığında yeşil dokuyu tahrip edip, kendine ve oturma arkadaşlarına mezar yeri ayarlamak bile vicdan ötesi, ahlak ötesi bir durumdur.

Nereden mi çıktı.

Birkaç gündür, kolilediğim binlerce belgenin içinde bir ufuk turuna çıktım.

Neler yapılmış, neler yaşatılmış bu güzelim memlekete ve güzelim ülkeye.

Asıl enteresan olan nedir biliyor musunuz?

Bana göre, toplum vicdanında ‘Suçlu’ damgası ile alınlarından damgalanan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Hangi taşı kaldırsanız belli isimler ve bu isimlerin tuttuğu eldeki maşaları görürsünüz.

Gelinen noktada, bu isimler artık konuşulur, tartışılır hale geldi.

Kayserispor’da, OSB’de ve kentin bazı birimlerinde artık birilerinin yaptıkları konuşulur, sorgulanır noktada.

Başkalarını bilmem, ama yukarıda dikkat çektiğim kirli ilişkiler ağı ortaya çıkmadan öte dünyaya havale edilirse, bu kente, bu kent halkına, bu ülkeye ve Yüce Türk Milletine haksızlık ve  yazık etmiş oluruz.

Dönem, eteklerde biriken taşların ortalığa saçılması dönemi.

Cumartesi, yani yarın Sayın Cumhurbaşkanı Kayseri’de olacak.

Kendisine tavsiyem, Ak Parti’yi kurduğu yıllarda, birlikte yola çıktığı ama yaşananlara tahammül edemediği için siyaseten köşesine çekilen bir-iki ismi çağırıp kendisine gösterilenleri değil, gözünden kaçırılanları bir de onlardan dinlesin.

Memleketin 3-5 kişilik saadet zinciri ile nasıl prangalandığını hayretler içinde görecek ve partisinin erime sürecine neden girdiğini daha iyi anlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları