Ahmet ZORLU

HAKKINIZ VAR MI?

Ahmet ZORLU

Zor şartlarda, polislik mesleğine adım attı.

Amacı, iki evladını vatana-millete hayırlı işler yapacak şekilde eğitmek, belki bir ev ve araba sahibi olana kadar da emekli olabilmek.

2016 Temmuzunda yaşanan acı günleri görevinin başında takip etti.

Birkaç ay sonra yani 24 Aralık 2017 tarihinde bir Pazar günü yayımlanan 695 ve 696 sayılı Kararnamelerle meslekten atıldığını öğrendi.

Yetmedi, gözaltına alındı, tutuklandı ve 16 ay cezaevinde kaldı.

Beraat etti, alnına sürülen damgayı adalet önünde temizledi.

Görevine yeniden dönmeyi beklerken polis kapısını çaldı, “Sen polislikten atıldın, askerlik görevini yapman gerekiyor” diyerek alıp şubeye teslim etti.

33 yaşında asker oldu, Zekeriya Altunok..

Vatani görevi sırasında, bir hainin açtığı ateşle ağır yaralandı, şehit düştü. Yani, onu hak ettiği göreve iade etmek yerine askere alan zihniyete inat, vatanseverliğini bu kez de canını vererek kanıtladı.

Şehidimiz, aynı kararname ile işlerinden edilen 9 bin 103 polis memurundan sadece bir tanesi.

Onlar kendilerine, ’26 Nisan Ailesi’ adını vermiş orta halli bir ilçe nüfusu kadar çok sayıda kararname mağduru polislerdi.

Bir bölümü yargılandı, hüküm giydi. Cezasını çekti. Bir bölümü beraat etti.  Bir bölümü hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı.

Ama beraat eden de, cezasını çeken de, hakkında hiçbir işlem yapılmayan da, severek yaptıkları polislik mesleğine geri döndürülmedi.

Anayasa Mahkemesi’ne kadar, başvurmadıkları merci kalmadı.

Çaldıkları bütün kapılar yüzlerine kapandı.

Yetmedi, başka bir kurumda bile işe giremediler, çünkü alınlarına FETÖ’cü eski polis damgası yapıştırılmıştı.

Eşlerinin, çocuklarının bile herhangi bir kurumda çalışmasına görünmez bir el, adeta engel oluyordu.

“Ağaç kökü yesinler” diyen bir zihniyet vardı iktidarda çünkü.

Şehit Zekeriya Altunok’un cenazesi Kayseri’de toprağa verildi.

Önce Salalar okundu tüm camilerden.

Sonra cenazede din görevlisi kalabalığa dönerek sordu;

“Hakkınızı helal ediyor musunuz..”

Ne hakkı hoca efendi, ne hakkı.

Asıl siz tabuttaki şehide sorun bakalım, “Terörist yaftası ile işinden ettik. 33 yaşında, bedel parası çıkıştıramadığın için seni piyade er olarak silah altına aldık, vatan bekçiliği yaptırırken şehit olmana engel olamadık. Sen hakkını helal ediyor musun bize ey Şehit” diye..

20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL sonrası, seri şekilde yayımlanan kararnamelerle, askere, polise, öğretmene, din görevlisine, memura görevden el çektirildi.

Bunların büyük bölümü hakkında, sağlam deliller vardı, zaten onlar da seslerini çıkarmayıp köşelerine çekildiler.

Ama, dün toprağa verdiğimiz şehit gibi, onlarca, yüzlerce, binlerce insan var aramızda.

Zaman zaman geliyorlar, konuşuyoruz.

Büyük bölümü, neyle suçlandıklarını, neden görevlerinden edildiklerini bilmiyorlar bile.

Adaletin bütün mekanizmaları “Bana KHK ile gelme” diyerek müracatlarını bile almıyorlar.

Daha da acı olanı ise, hasbelkader bir yerde iş bulduklarında 3 gün çalışabiliyorlar.

Sosyal güvenlik kurumlarında bile bu insanların kaydı var  ve işveren uyarılıyor, “O Fetöcü” diye.

Yani adalet süzgecinden geçmemiş şekilde yaftalandı bu insanlar.

Onlar onurlarını, haysiyetlerini yeniden istiyor.

Sadece o kadar mı.

FETÖ İhanet ağacını ülkem topraklarına diken, sulayan, budayan, bu zehir ağacında yetişen meyveleri Devletin en kilit noktalarına, yargıya, Mit’e bile yerleştirenlerin de ortaya çıkarılmasını bekliyorlar.

Zira, onlar aramızda salına salına dolaşırken, ‘Fetullah Gülen Kimdir?’ sorusuna bile doğru cevap veremeyeceklerin, kararnamelerle işlerinden edilmeleri, ailelerinin parçalanmasına varan felaketlerle karşı karşıya bırakılmaları toplum vicdanını kanatmaya devam ediyor.

Daha da acı olan, karakolun kapısındaki ankesörlü telefonla konuştun diyerek askeri, polisi görevlerinden edilirken, Fetö’nün postası, iktidar medyasının en hatırlı köşe yazarı.

Fetö’nün sesi Zaman Gazetesi’nin son sahibi iktidarla el ele-kol kola ihale kotarıyor.

O nedenle, yargıya, yönetime çağrımdır:

Lütfen, suçlularla suçsuzların birbirine girdiği, at izi ile it izinin birbirine karıştığı bu dönemde, makamına, mevkiine bakılmaksızın, bu ihanet çetesine kim bulaştı ise ortaya çıkarın.

Ama hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen kurban ettiğiniz, askerin, polisin, öğretmenin ve memurun yakasından da elinizi çekin.

Zira;

Günah alıyorsunuz.

Ah alıyorsunuz.

Yazarın Diğer Yazıları