Ahmet ZORLU

GÜVEN..

Ahmet ZORLU

Sizi ilgilendirmiyor belki, ama bizim uykularımız kaçıyor, Türkiye’nin geleceği için.

Ekonomide, ticarette, sosyal hayatta, demokraside, adalette, insan hak ve özgürlüklerinde, kısacası fert ve devlet hayatının her alanında duvara toslamış bir iktidar enkazı gibi duruyor ülkem.

Yorgun, acınası, çaresiz..

Türkiye’nin demokrasi tarihinde, özel okullar zinciri sahibinden Milli Eğitime bakan, Özel Oteller Zinciri Sahibinden Turizme Bakan, Çiftlik Ağasından Tarıma Bakan, Aileden Maliye ve Hazineye Bakanın bir araya geldiği bir kabine olmamıştı, siz bunu da denediniz.

Peki sonuç;

Ekonomide uçurumun dibindeyiz. Turizmde bakanın kaçak otelleri yasal hale geldi. Milli Eğitimde ‘Paran varsa çocuk okut’, Tarımda ise Patates ve Soğan bile üretemeyen bir ülke haline geldik.

Beni en çok ise, yaşanan bunca olumsuzluğa rağmen hala ülkeyi getirdiğiniz noktayı bir kenara koyup, ‘Beka’ meselesi ile toplumdan destek talep etmeniz şaşırtıyor.

Yani muhalefetin gündeme getirmesi gereken ‘Beka’ kavramına sığınmanız.

Ya da,  “Cumhur İttifakı sarmadı, bir de Türkiye İttifakı diyelim. Bakalım yeniden tüm seçimleri kazanabilecek miyiz?” gibi sudan hesapların içinde olmanız.

Daha da ilginci, bu güne kadar iktidarınızın tekerine taş değmemesi için elinden geleni ardına koymayan, bu Yüce! ya da Cüce amaç için partisinin ikiye bölünmesini bile göze alan MHP Liderinin ‘Türkiye İttifakı’ söyleminize karşı çıkmasına gülüyorum..

Bence de Türkiye İttifakı önerisi geç kalınmış bir öneridir ve dakika geçirilmeden hayata geçirilmelidir.

Ama önce filleri zücaciye dükkanından uzaklaştırmanız gerekir.

Zira, Türkiye İttifakı’nın en öncelikli amacı ve ‘Yeniden Parlamenter Demokratik Sistem ve güçler ayrılığı ilkesinin inşası olmalıdır.

Kurulacak böyle bir ittifakın ikinci amacı, liyakatli, donanımlı insanların oluşturduğu milletvekillerinin arasından seçilmiş isimlerin kuracağı bir hükümet olmalıdır.

Kurulacak ittifakın üçüncü amacı, Türk Milli Eğitim Sistemi’nin yeniden ve bir daha değişmemecesine Dünya Standartlarına uygun hale getirmek olmalıdır.

Kurulacak ittifakın dördüncü amacı, Türk İhale Kanununu çağın gereklerine uygun hale getirip, bir takım ayrıcalıklı insanlar ve bir takım ayrıcalıklı sınıfların önüne geçmek olmalıdır.

Kurulacak ittifakın altıncı amacı, Cumhurbaşkanından kasaba belediyesine kadar her kurumu ve ferdi hesap verilebilir hale getirmek, Sayıştay denetimine her kurumu dahil etmek olmalıdır.

Kurulacak ittifakın yedinci amacı, kamu personel alımlarının torpili, kayırmacılığı ortadan kaldıracak şekilde yeniden düzenlenmesi olmalıdır.

Kurulacak ittifakın sekizinci amacı, FETÖ’nün siyasi ayağının hesap vermesini sağlamak olmalıdır.

Kurulacak ittifakın dokuzuncu amacı, her ota maydanoz olan politikacı modelini ortadan kaldırmak olmalıdır.

Kurulacak ittifakın onuncu amacı, geçmişin didik edilmesi, harcanan her kör kuruşun hesabının sorulması olmalıdır.

Kurulacak ittifakın onbirinci amacı,  siyasi partiler ve seçim sisteminin en çağdaş normlara kavuşturulması ve hakim huzurunda önseçimi olmazsa olmaz hale getirmek olmalıdır.

Hadi onikincisini de ekleyeyim. Adalet olmalıdır, adalet. Talimatla karar alan hakim ve savcı dönemi kapatılmalı, hakim ve savcılar verdikleri her karar için, daha yüksek adalete hesap verebilir kılınmalıdır. Yani, ömrü örgütlerle mücadelede geçmiş insanlar örgüte yardımdan cezaevlerine sokulmamalıdır. Fikirleri için zindanlara tıkılmamalıdır. Gazeteler ve gazeteciler kalemini kullanırken, yorum yaparken mesleğin evrensel standartlarına uygun hareket edebilmelidir.

Yani yüzlercesini daha sayabilirim.

Yansıyan bilgilere göre de, CHP bu ittifakta yer alabilmelerinin ön şartlarını Sayın Cumhurbaşkanına sundu bile.

İlk şart ise, partili cumhurbaşkanlığı sisteminden vazgeçilmesi ve yarı başkanlık sistemine geçilerek kabinenin milletvekillerinden oluşturulmasını ve gensoru ilkesinin yeniden hayat bulmasını öngörüyormuş.

Yani CHP diyor ki, “Böyle bir yapıda yer alacaksak veya destek vereceksek, bundan sonra fiili durumu hukuki hale getirmek kavramı ortadan kaldırılmalı, hukuki durum fiili duruma gelmeli..”

Sayın Bahçeli’nin de rahatsızlığının bu noktada olduğunu sanıyorum.

Zira,  ne güzel kanka kanka gidiyorlardı.

Sonuç;

Türkiye İttifakı kavramı, gündemi biraz soğutmak ve üzerinde konuşulmak için ortaya atılmış bir kavram.  Sayın Cumhurbaşkanı ‘her şeyin tek karar vericisi olmak’ sevdasından vazgeçmediği sürece de, bu ittifak süreci de, istikşafi görüşmeler sürecine döner.

Hafta sonu Kızılcahamam konuşması, Sayın Cumhurbaşkanının bir ittifak derdi olmadığını açıkça ortaya koymadı mı?

Yazarın Diğer Yazıları