Ahmet ZORLU

EY GAFİL.

Ahmet ZORLU

Sabancı Üniversitesi’nden cübbeli bir meczup, “Atatürk 10 kişiyi bile yönetemezdi” demiş.

Hem de adının başında Prof. Dr. titri taşıyor bu  meczup.

Boşuna dememişler, “Tahsil cehaleti alır alır ama, meczupluk, yobazlık ve hatta eşeklik baki kalır” diye.
Ey Cahil, insan

Sen hiç Atatürk Anıtına giderek, anıtın bir yerine bez parçası asan, böylece taliplerinin çıkacağına inanan bir evde kalmış gördün mü?
Sen hiç, sınava girecek çocuğunu götürüp sınavda başarılı olması için Atatürk Heykeli’ne, ya da Anıtkabir’in mozolosine yalvaran bir zavallı gördün mü?
Sen hiç ‘Ben Atatürk’ün halifesiyim’ diye ortaya çıkıp, kadınların göbeğine bir şeyler yazan, sonra da o kadınlara tecavüz girişiminde bulunan birini gördün mü?
Sen hiç Atatürk ilkelerini yaşatmak amacıyla kurulmuş öğrenci evi, yurt, dersane gibi yerlerde 10-11 yaşında erkek çocuklarına tecavüz edildiğini duydun mu?
Demek ki neymiş, “Atatürk bir aydınlanmanın adıdır. 
Atatürk çağdaşlığın ve kahramanlığın simgesidir. 
Türk Milleti onun manevi huzuruna adak adamak, hurafeler talep etmek için değil, saygısını dile getirmek için çıkar..”
Bak, Atatürk kimdir, sana anlatayım..
Atatürk olmak için önce Türk olmak lazım. 
Sonra milletin onu Ata olarak görmesi gerekir.
Atatürk olmak için başka neler gerekir sayayım mı?
Düşman çizmesi altında çiğnenen topraklar üzerinde isyan ateşi yakabilme gücü gerekir.
Bir avuç inanmış insanla yola çıkarak bir ülkeyi nakış nakış örmek gerekir.
"Bağımsızlık Benim karakterimdir" diyerek bu değere bir ülkeyi, bir toplumu inandırmak gerekir.
Her türlü imkansızlığa rağmen, ülkenin işgal altında olmasına bakmadan, topyekun bir isyan ateşini yakmak gerekir.
İngilizi, İtalyanı, Yunanı, hatta Avusturalyalısından oluşan devasa orduları Çanakkale Boğazına gömebilecek inanç ve iman gerekir.
Atatürk olmak için Devletin hazine anahtarı elinin altındayken, annenden gelen "Paramız kalmadı oğul" mesajına "Evdeki kilimleri satın" diyebilecek kadar, dürüstlük ve sağlam karakter gerekir.
Atatürk olmak için 4 kadını bir erkeğe cariye değil, her kadını birey olduğuna inandırmak, onun da erkek gibi seçilip, seçebileceğini ona anlatmak demektir.
Atatürk olmak için kadının 4 adım önünden yürümek değil, yan yana, kol kola yürüyebilecek kadar aydınlık olmak gerekir.
Atatürk olmak için, bir köşkün çatısını tehdit eden ağacı kesmek yerine, Köşkü yerinden kaydırabilecek kadar çevreci ve doğa düşkünü olmak gerekir.
Atatürk olmak için Millete inanmak, güvenmek, yalan söylememek gerekir.
Atatürk olmak için milletvekilinin de bir öğretmen kadar maaş alması gerektiğini savunabilmek, ülkenin bağımsızlığının, dışa bağımlılıktan kurtulduğumuzda güvence altına alınacağına inanmak ve üretimi her alanda geliştirmek gerekir.
Atatürk olmak, bu ülkede yaşayan herkese aynı ölçüde yakın, aynı ölçüde uzak olmayı gerektirir.
Atatürk olmak kutsalları basamak olarak kullanmak yerine, onların insanın manevi dünyasına uygun değerler olduğunu savunmak ve saygı duymayı gerektirir.
Atatürk olmak, Allahın ayetleri ile bir yandan alay ederken, bir yandan da o ayetleri kitleleri uyutmak için kullanmaya izin vermemektir.
Atatürk olmak, Misak-ı Milli demektir.
Atatürk olmak, ülkede ve dünyada barışı savunmak demektir.
Atatürk olmak, teröriste uzak durmayı, başka ülkelerin iç işlerine karışmamayı, ama ülkenin iç işlerine de kimseyi karıştırmamayı gerektirir.
Atatürk olmak, bırakın teröristle, bu topraklarda gözü olan devletlerle bile masaya oturmaya izin vermemektir.
Atatürk olmak, çalmamak, çaldırmamaktır.
Atatürk olmak, çağdaş yaşamı sadece kendisine değil, ülke toprakları üzerindeki her bireye uygun bir yaşam tarzı olarak kabul etmeyi gerektirir.
Ve Atatürk olmak, için demokrasiyi kafanın içinde benimsemek, ülke toprakları üzerinde her ferdin kanunlar önünde eşit olduğunu savunabilmektir. 
Atatürk olmak, Yasama, Yürütme, Yargı, Basın, Üniversite gibi oluşumların bağımsızlığını sonuna kadar savunmayı gerektirir.
Yani, “O Samsun’a çıktı, ben de Samsung’a çıkıp ikinci bir Atatürk olayım” demekle Atatürk olunmaz.
Atatürk anıtları bu ülkenin bağımsızlık sembolleridir.
O nedenle kul ve teba olanlar anlamaz o anıtların önemini.
Ondardır, senin ve senin gibilerin Atatürk aydınlığından yarasalar gibi korkmanız, Atatürk’e sataşarak koltuk-makam hayalleri kurmanız..
Ama nafiledir gayretleriniz, Atatürk’ü yok sayma girişimleriniz.
O Milletin gözünde olduğu gibi gönlünde de aydınlık bir köşe yaratmıştır.
Bu milletin kanına ‘Bağımsızlık serumu’ enjekte etmiş, Cumhuriyet ve Demokrasi aşısı yapmıştır.
Yani bir daha bu topraklar üzerinde ‘Padişah efendimiz’ diyemeyeceksiniz..
Yani bir daha, bu millete el etek öptüremeyecek, yüz sürdüremeyeceksiniz..
Beyhude çırpınışlarınız ışık görmüş yarasanın telaşından ibarettir.
O kadar acizsiniz ki, Atatürk’ün miras bıraktıklarına karşı görüş geliştirmek yerine, onun heykellerine saldırıyor büstlerini tahrip ediyor, her fırsatta sataşıyorsunuz..
Ama bilmiyorsunuz ki, Türk Milletinin her ferdinin gönlünde bir anıttır Atatürk..

 

Üzerinde taşıdığın cübbe ve ünvanı bile Atatürk Cumhuriyeti’nin sana sağladığını da mı düşürmedin?
Sen ve senin gibilerle aynı havayı teneffüs ettiğim için kendime kızıyorum.
Ne ara bu hale geldiniz be.
Yazıklar olsun, sen ve senin gibilere.

Utanıyorum, sen ve senin gibi okumuş örümcek beyinlilerden, insanlıktan nasiplenmemişlerden.
Utanıyorum, senin gibi örümcek kafalıların saçtığı zehrin güzelim ülkemizi kirletmesinden.
Utanıyorum, sen ve senin gibilerden.

Yazarın Diğer Yazıları