Ahmet ZORLU

DÜZGÜN ADAM OLMAK..

Ahmet ZORLU

Kendisini tanıdığımda, ‘İşte kent yöneticisi böyle olmalı’ diye geçirdim içimden.

Önyargısız, sıcak, tertemiz bir insan..

O kentimizi vali olarak yönetirken bile, her yere makam aracı ile gitmez, hele koruma ordusuyla hareket etmezdi.

Sadelikten yanaydı.

Lüks lokantalar yerine, salaş bir mahalle arası işletmede çorba içtiğini görürdünüz.

Farklı toplum katmanları ile bir arada olmak, onlarla sohbeti çok severdi.

15 Temmuz sonrası Fetö’den açığa alındı.

2 yıldan uzun sürdü, kendisini aklaması.

Düşünebiliyor musunuz, bu iki yıldan uzun süre bu insanın çektiği ızdırabı.

Muhtemelen birinin attığı çamurun sıkıntısını çekmiştir.

Belki bu gün büyük bir kentimizin yöneticisi olacaktı.

Ama o görevde yükselmek yerine, taşıdığı valilik vasfı elinden alınmış, sade bir yurttaş olarak hukuk savaşı veriyordu.

Sonunda beraat etti.

Ama onun bu zaman diliminde çektiği sıkıntıyı, yaşadıklarını nasıl telafi edeceğiz.

Kayseri eski Valisi Sayın Orhan Düzgün’den bahsediyorum.

ANAP Dönemi Valilerinden Yüksel Çavuşoğlu, 2 binli yıllardaki Valilerimizden  Nihat Canpolat ve yine aynı dönemde Kayseride Valilik yapmış Sayın Orhan Düzgün.

Kayseri’nin gördüğü en egosuz, ama en çalışkan 3 ismi.

Sayın Düzgün Burdur doğumlu.

Annesinin hazırladığı kışlık erzakı makam otosuna koyup Kayseri’ye getirmeye bile imtina eden ve eliyle kendi adına kargoya veren bir isim.

Devletin saygınlığını korumanın yanında, milletin adamı.

Bir sohbetimizde anlatmıştı;

“Yıllık iznimi Burdur’da ailemin yanında geçirdim. Annem peynir, turşu gibi kışlıklar hazırlamış. Makam otosuna koyup Kayseri’ye getirmeye çekindim. Götürüp otobüs terminalinde Kayseri otobüsüne veriyorum muavin, ‘Kim alacak Kayseri’de’ diye sordu. Ben de Vali Orhan Düzgün alacak deyince dudak büküp, ‘Yav emmi koskoca Vali senin turşunla peynirine mi kaldı’ dedi. Ben vali olduğumu söylemedim. Sabah Kayseri’ye otobüsten önce geldiğim için terminalden emanetlerimi kendim aldım”

İşte bu kadar mütevazi biri.

Sık olmasa da, 2-3 kez uzun denilebilecek sohbetlerimiz oldu.

Fetö’den açığa alındığı haberini alınca arayıp “Geçmiş olsun” diyecek gücü kendimde bulamadım.

Bu haber beni o kadar üzmüştü.

Zira, her konuda espri yeteneğini kullanacak kadar kültürlü, birikim sahibi, halktan biri olma vasfını her zaman önde tutan bir isimdi.

Uğradığı manevi zararı telafi etmek mümkün değildir.

Ama devlet mekanizması, umarım kaybettiği yıllarını telafi edecek bir görevle kendisini görevlendirir.

Geçmiş Olsun Sayın Valim.

Maalesef, zor zamanlar yaşadık.

Maalesef, bu ihanet yapılanması ile ilgisi olmadığı halde senin gibi, Düzgün insanlar da bu zor zamanlarda fatura ödemek zorunda bırakıldı.

Sadece siz değilsiniz.

Çevremde, çevremizde o kadar çok insan var ki, kirli ve yetersiz insanların ihbar mektupları ile yıllarca hesap verdi, bir bölümü ise hala vermeye devam ediyor.

Dilerim Demokrasimiz, dilerim Devletimiz bir daha böylesi bir iç ihanete uğramaz.

Ama yaşananlara bakıldığında, maalesef yönetenlerin hala ders almadıklarını görmek beni ayrıca kahrediyor.

Cumhuriyete ve Cumhuriyetin kazanımlarına gözlerini dikmiş, onu yok etmek için pusuda bekleyenler hala kollanıyor, hala oy uğruna sırtları sıvazlanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları