Ahmet ZORLU

DÜRÜST OLMAK.

Ahmet ZORLU

Siyasetçi, gazeteci, bürokrat dürüst olmalı.

Dün yaptıklarını, dün yaşadıklarını inkar etmemeli.

Söylediklerini, yazdıklarını, yaptıklarını yeri geldiğinde satışa çıkarmamalı.

Milletin, toplumun, halkın güvenini hayal kırıklığına dönüştürmemeli..

3-5 oy fazla almak için, 3-5 kişiden fazla övgü alabilmek için kimliğinden, kişiliğinden ödün vermemeli.

Her konuda net olmalı.

Onu tarif etmeye kalkıştığınızda, amasız ve fakatsız tarif edebilmelisiniz.

Dün sabah bir TV  kanalında Mehmet Özhaseki’nin sohbetinin bir bölümünü izleme imkanı buldum.

Kendilerini dinlerken kendime çimdik atasım geldi.

Zira, ya Mehmet Özhaseki Mehmet Özhaseki olarak konuşmuyordu, ya da ben Kayseri’de değil de başka bir memlekette gazetecilik yapmışım bunca yıl da kendimi Kayseri’de çalışıyor sanıyorum.

Yahu adıyla soyadıyla gündeme getirdiğiniz adam değil miydi, sizin meclis kararı ile Burç Eğitim Vakfına sağladığınız, sizden sonra gelen Mustafa Çelik’in aynı üyelerin oylarıyla iptal ettirdiği milyonlarca liralık arsanın vasıf değişikliğini haber yapan.

2016 yılının Nisan’ında söylediğiniz, “Fetö fabrika ayarlarına dönsün, mücadele biter” sözünüze ilk tepki gösteren sizin mahalleden yazarlar değil miydi?

O yazarlara açıklama yapmak zorunda kalmamış mıydınız, ‘Sehven oldu. Özür dilerim’ diye.

Siz dememiş miydiniz daha birkaç ay önce, “Fetö’ye bir şekilde bulaşanları içeri tıkacak olsak, memleketi tel örgüyle çevirip cezaevi yapmamız lazım” diyen.

Belediyenizin Kaymek bünyesinde açtığınız “Gülen Yüzler” kursları ile bir yerlere selam sarkıtan.

‘Gülen Yüzler’ projesinin başındaki kişiyi müsteşar yardımcısı sonra da genel sekreter yapan, yaptıran.

Melikşah Üniversitesi için hayırseverleri seferber edip, partinizin o dönemki il başkanının da başını yakan.

Belediyenizin sponsorluğunda gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatlarında yaptığınız kürsü konuşmasında, Fetö okullarındaki öğretmenlerin fedakarlıklarını anlata anlata bitiremeyen ve Hacı Abinizle yaptığınız sohbette bu öğretmenler için ne yapılsa az olduğunu söyleyen.

Fetöcü yapılara tek bir metrekare arsa vermedim diyorsunuz, veremezsiniz ki zaten Sayın Özhaseki. Bu arsalar kamu malıdır, millet hesabını sorar, milletten habersiz verseniz bile müfettişler bunu ortaya çıkarır.

Gelelim, Mansur Yavaş’ın Kayseri’ye gönderdiğini söylediğiniz adamlarına.

Evet birisi de bana geldi.

Gönderilmediğini söyledi, ama Yavaş’ın ekibine yardım amaçlı çalışma yaptığını belirtip, “Sayın Mansur Yavaş ile sizi tanıştırmak istiyorum” dedi.

Söylediğimi aynen burada tekrarlıyorum;

“Sevgili kardeşim, Mehmet Özhaseki’nin bir çok uygulamasına muhalefet etmiş biri olabilirim. Yazdığım yazılarda onu en sert eleştirenlerden biri de benim. Ama bu güne kadar bir siyasi için kulis yapmadım, kalleşçe tuzak kurmadım. Haseki ile ilgili benim bildiklerim, zaten köşe yazılarımda ve kitaplarımda yazdıklarımdan ibarettir. Yazılmaması kaydıyla öğrendiklerim ve bildiklerimi ise bu güne kadar hiçbir yerde kullanmadım. Bu gazetecilik doğrusu ile çelişir. Unutmayın ki, ben gazeteciyim, gazeteciydim, gazeteci kalacağım. Seninle sohbet ettiğimiz bölgede 3 tane siyasi parti il merkezi vardır. İstisnasız üçünden de benimle temasa geçmek isteyenler çıktı, kimi danışmanlık önerdi, kimi seçim çalışmalarına katkı istedi. Hepsine söylediğimi söyleyeyim, ‘Siyaset eşit ve adil şartlar altında yapılan demokratik bir yarıştır. Kuyu kazarak, adam satarak getirildiği durum belli. Bu sağlıksız yapıya benim katkı vermem de mümkün değil. O nedenle Sayın Özhaseki’ye de Sayın Yavaş’a da başarı diliyorum. Ama ben Sayın Yavaş ile böyle bir dönemde görüşmeyi uygun bulmuyorum. Ancak yarın seçilirse, kendisiyle bir TV Programı veya röportaj yapmak isterim.“

Ama siz bu ilkeli duruşuma rağmen, sosyal medya hesabınızda, “Kayseri’de iki gazeteci var, bu bilgileri onlar veriyor” diyerek parmakla birilerini işaret ettiniz. İnşallah ben değilim işaret ettiğiniz adamlardan biri.

Velhasıl Sayın Özhaseki, son programdaki konuşmalarınızı izlerken size acıdım biliyor musunuz?

“Karakebap” konusunu gündeme getirerek, kebapçılık sektörüne yeni bir anlam ve derin bir farklılık kazandıran bir ismin yazdıklarına sığınacak kadar çaresizlik içinde olduğunuzu gördüm.

Ve merak ediyorum.

Sizinle ilgili görüşmeye gelenlere bir gazetecinin söyledikleri, hem de metin halinde sizin elinize nasıl geçmiş acaba?

Yoksa, günümüzde moda olan, “Bana seninle ilgili geldiler, ben de şunları söyledim”ci mi bu arkadaşlar?

Yazarın Diğer Yazıları