Ahmet ZORLU

DEPREM..

Ahmet ZORLU

Olay Türk Tv Stüdyosunda canlı yayındaydık.

Önce altımdaki sandalyeyi kontrol ettim, zira resmen sallanmaya başladı.

Sonra başımın döndüğünü sandım, bir yudum su içtim.

Ancak ondan sonra fark ettim ki deprem oluyor.

Yayın konuğum da, stüdyodaki arkadaşlar da 15-20 saniye süren bu süreci soğukkanlılıkla atlattık, Kayseri’nin de sallandığını ancak korkulacak bir durum olmadığını dile getirerek yayına devam ettik.

Zaten kısa süre sonra da bilgiler akmaya başladı.

Elazığ 6.8 şiddetinde sarsılmış, Kayseri’den ve bir çok ilden bile hissedilmişti.

Vakit geçirilmeden ilgili kurumlar seferber oldu.

Kendini sorumlu hissederek yola çıkan, yardım için kolları sıvayan herkese Türk Milleti adına Teşekkür ederim.

Program çıkışı eve dönerken aracın termometresine baktım, eksi 5’i gösteriyordu.

Sonra düşündüm, deprem paniği ile ceketini bile almadan kendini sokağa atan insanları.

Elazığ ve Malatya Kayseri’den bir-iki derece daha soğuk.

Eşi, çocuğu, annesi ya da babası çöken binanın altında kalanları düşündüm.

Gece boyu gözüm TV ekranlarında, yaşananları dakika dakika, saniye saniye izlemenin ötesinde bir şey yapamamanın üzüntüsünü yaşadım.

Kızılay Başkanın attığı tweetle kahroldum.

Millet can derdindeyken, krizi fırsata çevirmek için, bizden 10’ar liralık SMS atmamızı talep ediyordu.

Neyse ki, gelen tepkiler nedeniyle silmek zorunda kalmıştı bu tweeti..

Sonra İdlib için toplanan 13 tır yardım malzemesini Cuma Vaazında anlatıp, eleştirenleri de Şuursuzlukla suçlayan din adamlarımızın içeriye  duyarsız, dışarıya tutarsız söylemlerini hatırladım.

Daha sonra da cep telefonundan tutun da otomobile kadar her kalemden alınan Deprem Vergileri geldi aklıma.

Hemen ardından yıkılan kaç binanın, son İmar Affı Yasasıyla yasal hale getirilip getirilmediğini geçirdim gözlerimin önünden.

Hani şu kasaya para girsin denilerek, peri bacalarının yanıbaşına inşa edilen apartman bozması ucubelerin, hatta konteynırların bile konut sayıldığı İmar Affı.

Hatırlamadınız mı, Projenin Mimarı dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki’ydi.

Devletin kasasına da iyi para girmesini sağlamıştı ya hani..

Birden aklıma geliverdi, aylardır, yıllardır deprem uzmanlarının İstanbul’da yaşanması kaçınılmaz kuvvetli deprem sonrası ortaya çıkabilecek felaketin boyutları ile ilgili söylemleri.

Hala Kanal İstanbul gibi havai projelerle sükse peşindeki yönetenleri düşündüm bir an.

Buna karşılık toplanan deprem vergileri ile tek bir binanın bile güçlendirilmemesini, paraların nereye gittiğinin bile bilinmemesini.

Deprem Uzmanı Naci Görür’ün geride bıraktığımız Ekim Ayı’nda, Doğu Anadolu Fay’ı ile ilgili uyarılarını hatırladım birden. Tam da depremin olduğu noktayı işaret etmişti hani..

Yine Naci Görür’ün “Uyardık, uyarmakla kalmadık, Elazığ ve Köyleri ile ilgili projeler hazırladık. Çalışmalarımız DPT tarafından reddedildi” sözlerini hatırladım birden.

Üşüdüm.

Soğuğu, acıyı, çaresizliği iliklerime kadar hissettim.

Ve isyan ettim.

Yeter artık.

Bir yerden başlamak lazım.

Deprem Vergisi olarak toplanan paraları mirasyediler gibi başka yerlere harcayan Sorumsuz Sorumlulardan mesela..

Üç kuruş kasaya para girecek diye tabut bozması konutları yasallaştıranlardan devam edilmeli.

Depremde çöken her binanın yapımı sırasında gidip onay veren, demirden, çimentodan çalarak mülküne mülk katanlardan hemen bu gün hesap sorulmalı dedim kendi kendime..

Yeşil Ülkemi Beton Grisi ile boyayan, rant uğruna kentlerin slüetlerini yok eden, ‘Biz bu Kente ihanet ettik’ itirafçılarını gözden geçirmeli bu milletin vicdanı ve bu toplumun ahlakı.

Zira hepiniz suçlusunuz.

Hepimiz suçluyuz.

Geçmiş olsun Elazığ, geçmiş olsun Malatya, geçmiş olsun Türkiyem.

Ne diyor Ahmet Arif;

“Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim.

Olmalı, olmazsa insan olmaz yüreğim..”

Yazarın Diğer Yazıları