Ahmet ZORLU

DAĞITIYORUZ..

Ahmet ZORLU

90’lı yılları gençlik hatırlamaz..

Refah Partisi fırtına gibi gelmiş, Erbakan Başbakanlık koltuğuna oturmuş, ekonomiye sihirli bir değnek ile dokunarak işler rayına girmeye başlamıştı adeta.

Ama Laik bir devletin Başbakanının ilk işi, ‘Kanaat Önderi’ adı altında, çeşitli tarikat ve cemaat liderlerini Başbakanlıkta kurduğu sofrada ağırlamak olmuştu.

İktidarın çevresini saran bu yapı, yargının ve milletin ‘Ne oluyor?’ sorusunu sormasına neden olmuş, açılan kapatma davasına zemin hazırlayan uygulamalar ve ardından kapatma kararı.

İşte o günlerde bu partinin Kayseri’nin Talas Caddesi’nde görkemli bir binanın 3 katında il ve merkez ilçe teşkilatları bulunuyordu.

Binanın altında ise bir alış-veriş merkezi.

Bu gün bile o fotoğrafı saklarım.

Alış-veriş merkezi dev bir bez pankart asmıştı.

“Dağıtıyoruz” diye ve başlattığı indirimli fiyat kampanyasını ilan ediyordu.

‘Dağıtıyoruz’ pankartının hemen üzerinde ise, ‘Refah Partisi’nin görkemli tabelası bulunmaktaydı.

AVM Dağıttı gerçekten, Refah Partisi’nin yerine Fazilet Partisi kuruldu. Fazilet Partisi’nden AKP çıktı. Saadet Partisi çıktı. Şimdi bir de ‘Yeniden Refah Partisi’  oluştu.

Sadece bu kadar mı, AKP’nin de nur topu gibi iki yeni parti dünyaya getirmekte olduğunu izliyoruz.

AKP’nin kurucular listesini bir aklınıza getirin.

Neredeyse yarısı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yollarını kendileri ayırdı, bir iki tanesi ise ihraç edildi.

AKP’ye güçlü döneminde üye olanlar da kopuyor tek tek partiden.

Zira iktidarın, millete sunacağı vaat ve umut bile kalmadı.

Eldeki son silah ‘Dinci yapılar..’

Türkiye Cumhuriyeti’nin Adaletini emanet ettiği kişi, bilmem ne Tarikatının Liderinin elini öpüyor.

Daha dün, daha yeni.

Resmi Gazetede Bağımsız Denetçilerle ilgili yeni düzenlemeler yayınlanıyor, aranacak özelliklerin ilki ‘Allah Korkusu..’

Sanki Allah Korkusu AKP İktidarı ile birlikte kazandığımız bir değer.

TV Ekranlarında iktidarın uygulamalarını savunan tiplere bakıyorsunuz.

Neredeyse tamamı değişmiş.

Akıllı olanları köşelerine çekilmiş ve ‘Dur bakalım ne olacak?’ diye sessizliğe bürünmüş.

Sayın Bahçeli ve Sayın Perinçek’e yakın bazı sözde gazeteciler ise, yanlışı savunmak zorunda kalmanın ezikliği içinde hırçınlaşarak, ‘yanlış’ı eleştirenlere saldırarak bastırmaya çalışıyorlar, muhalif görüşleri.

Eskiden neredeyse 24 saat hareketli olan AKP İl Merkezi’nde haftanın bir iki günü bu hareketlilik devam ediyorsa da diğer günler ‘Ölü Evi’ gibi.

Geleceğini AKP’nin kaderi ile özdeşleştiren bazı yalaka tipler açık açık ekranlarda, ‘İktidar değişirse yargılanırız’ itirafında bulunuyorlar.

Kazandığı Belediyede ilk işi, başkan odasındaki Recep Tayyip Erdoğan Posterini indirmek olan bazı belediye başkanları, AKP’ye transfer edilerek tabanın umutsuzluğu, tabanın karamsarlığı giderilmeye çalışılıyor.

Yalaka ve her devrin adamı tipler, ‘Paylaşım Dönemidir’ diyerek kamu imkanlarından, kamu kaynaklarından ‘Ne koparırsak kazançtır’ diyerek, ihale ve ortaklık kovalamaya devam ediyor.

Ziraat Bankası’nın Ankara’da ortak olduğu Milletvekili eşine ait AVM ve ortak olması toplumsal tepkiyle önlenen Simit Sarayı Vakası, son örnekler olarak değerlendirilebilir.

İşte Kanal İstanbul da bu sürecin bir parçasıdır.

Yıllardır bu güzergahtan arsa toplayan yerli ve yabancı işbirlikçiler, “Hadi başlat bu kanal inşaatını da voleyi vuralım’ diye iktidar üzerinde bir baskı oluşturdu.

İktidarın bu güne kadar Milyarlarca Dolarlık ihale verdiği Beşli Çete de bastırıyor, “Parayı bul, Kanal İstanbul inşaatına başlayalım. Binlerce aracımız boş yatıyor’ diye.

Yani Sevgili dostlar, iktidar son demlerini yaşıyor, bunu da iktidar erkleri çok iyi görüyor.

Bundan sonra ne olacak diye sorarsanız, onu da söyleyeyim.

Yapılacak ilk seçimde, Demokrasi diyen, güçlü parlamento diyen, bağımsız yargı diyen, özerk Merkez Bankası diyen, Bağımsız Üniversiteler diyen, Atatürk İlke ve Devrimleri diyen, Onurlu bir Dış Politika diyen, Türkiye Mülteci Cenneti değildir diyen, Yolsuzlukla mücadele diyen, hepsinden önemlisi de, “Ben yaptım oldu anlayışı ile yağmalanan kamu kaynakları ve kamu ihaleleri tek tek ele alınacak, yağmaya yol açanlar, yağmaya neden olanlar Bağımsız Türk Adaletine hesap verecek” diyen partiler, milletin iktidar emanetini devralacak ve rayından çıkarılan Türkiye Treni yeniden rayına oturtulmaya çalışılacak. Tabii ki, ülkenin kaybettiği zamanı ise telafi etmek imkansız. 

Yazarın Diğer Yazıları