Ahmet ZORLU

ÇEVRE..

Ahmet ZORLU

Farkında mısınız?

Eskiden, yani Cumhuriyet’in, Demokrasinin ayarları bozulmadığı dönemlerde, bırakın yüzbinlerce ağacı, ormanda bir ağaç kesmesin diye, orman köylüsü bile Orman Korucusu tarafından gözetlenirdi. Şimdi yüzbinlerce ağaç kesiliyor, ormanlarımız, zeytinliklerimiz çok uluslu tröstler tarafından yok ediliyor.

Ama devlet bunlara bir de teşvik veriyor.

Türkiye’nin Akciğeri, bölgenin su havzası Kazdağları Kanadalı bir şirket ve onun yerli işbirlikçileri tarafından adeta talan ediliyor. Devlet seyirci kalınca, on binlerce gönüllü kendini görevli sayarak burada ‘Su ve Vicdan’ nöbeti başlattı.

Bu nöbet,  Türk Milleti’nin doğa, çevre ve milli varlıklarımız konusundaki hassasiyetinin son örneğidir.

Öyle ki, daha önce talan edilen zeytinliklerimizi hatırlayın. O ucu dışarıda çok uluslu şirketler, yüce dinimizin zeytini haram kıldığı yalanını bile yaymaya çalışmadılar mı?

Zeytinlikleri yok etmek adına.

Kaz dağlarında 200 bin yetişkin ağacı kesen bu Kanada Menşeili Şirketin Türk Ortağı ile ilgili iddiaların da ayrıca açığa çıkarılması, yağmanın ve talanın başında kimlerin olduğu gerçeği ile bir kez daha yüz yüze kalmamızı sağlayacaktır.

Türkiye 4 Deniz ile taçlandırılmış bir Cennet Toprağıdır.

Ama son yıllarda, adeta yağmalanıyor.

Limanlarımızdan başladı, emperyalist işgal.

Bankalarımızla devam etti.

Milli kuruluşlarımızla zirve yaptı.

Şimdi yer altı zenginliklerimizle sürüyor.

Harp Sanayimizin bel kemiği Tank Palet’te bile yabancılar ortak.

Sadece bu kadar mı?

Ülke genelindeki askeri kurumların topraklarına diktiler gözlerini.

Askeri birlikler, ücra yerlere taşınırken, kurumların arazileri, arsalarında modern çok katlı siteler inşa ediliyor.

Kent Merkezlerinde kalan nitelikli eğitim kurumları çeşitli bahanelerle boşaltılıyor, arsa canavarlarına site yeri haline getiriliyor.

Kentlerin 20 kilometre uzağına, nefes almanın bile devlete fatura edildiği modern hastaneler kuruluyor, kent merkezlerindeki hastanelerin binaları arsa rantına malzeme ediliyor.

Fetö ihanet şebekesinin öğrenci yurtlarına el konuluyor, Kredi ve Yurtlar Kurumu şahıs binaları kiralayarak yurt açığını kapatmaya çalışırken, bu yurt binaları Vakıflar İdaresi aracılığı ile geleceğin Fetö’lerine sembolik ücretler karşılığı kiraya veriliyor.

Fetö’nün el konulan dersane binaları  yine türedi vakıfların emrine amade.

Yani sevgili dostlar, Türkiye yağmalanıyor.

Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri, doların ucunu göstererek Türkiye’yi yağmalık haline getirdi.

Yaşananlara, yaşatılanlara bir kez daha baktığımda görüyorum ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk yüzyılın değil, yüzyılların lideriydi.

Bakınız gençliğe hitabede, bu günleri nasıl gördü;

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

İşte, bana göre Gezi, ODTÜ’deki çevreci hareketler, Kaz Dağlarında başlayan nöbet, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki çağrıya uyumdur ve gelecekte dalga dalga büyüyecek, doğamız, çevremiz, ormanlarımız emperyalizm ve yerli işbirliklerinden daha fazla korunacaktır.

Güzel Ülkemin değerlerine, Yağma Hasanın böreği gibi peşkeş çekenler de yaptıklarının hesabını, er veya geç bu millete vereceklerdir.

Yazarın Diğer Yazıları