Ahmet ZORLU

BİZİ BİZE BIRAKIN..

Ahmet ZORLU

Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan seçim stantlarını dolaştım..

Demokratik bir olgunluk içerisinde, adaylar gelen misafirlerini karşılıyor.

İmkanları ölçüsünde, çay ikram edeni de var, kendini anlatmaya çalışanı da..

Küçücük bir alan, ilk gün hepsi müzik yayını yapınca polis geldi ve stant sorumlularına, oluşan gürültünün hoş olmadığını belirterek gürültü konusunda uyardı.

Şimdi hepsi getirilen müzik konusundaki düzenlemeye uymaya başladı.

Görebildiğim adaylarla ayaküstü konuştum.

Diğerlerinin de partilerine ait stantlarını dolaştım.

Demokratik olgunluk her noktada kendini gösteriyor.

Sonra sosyal medya ve TV haberlerine göz atınca, umutlarım yerini umutsuzluğa bıraktı..

Hakaretin, aşağılamanın hüküm sürdüğü tepedeki yapı..

Ülkenin Tarımsal ürünleri konusunda sergilediği başarısızlık ve söylemlerindeki saçmalıklar nedeniyle Halkın Sevgilisi! Haline gelmiş Tarım Bakanı kürsüden, “Bu seçimde bu adilere gereken dersi verin” diyor.

Peki Bakanın ‘Adiler’ olarak sınıfladığı kim.

Toplumun neredeyse yarısı.

Mübarek, şimdiye kadar yaptığın konuşmalar, kırdığın potlara bakılınca ve ABD’li Patates tröstünün temsilcisi olduğu gerçeği de ortaya çıkınca artık ben kaniyim, ‘Sen AKP’yi bitirmek için görevlendirilmiş taşeronlardan birisin..”

Zira aklı başında biri, Türk Milleti’nin yarısını genelleyerek ‘Adi’ olarak nitelendiremez.

Hele de kardeşi ‘Fetö Terör Örgütü Üyesi’ olarak cezaevinde yatan biri, bir şey söylerken iki kere düşünmeli.

Zira sorarlar bu durumda sana, “Terör zanlısı olarak cezaevinde yatan kardeşin bu seçimde Adi’ler safında mı yer alacak, yoksa ‘ne de olsa anamın oğlunun partisi’ diye senin partine mi oy verecek?” diye.

Bir diğeri çıkıyor, kürsüden görevi ihmal suçu işlediğini açık açık ilan ediyor.

‘Muhalefet partilerinde bilmem kaç tane PKK’lı var’ diyor.

Eğer gerçekten iddian doğru ise, sen Ülkenin İçişleri Bakanı olarak ‘Görev Suçu’ işledin mübarek.

Zira bunlar PKK’lılar aramızda ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor, sen de buna sessiz kaldı isen görevi ihmal suçu işledin.

Zira bunlar sabıka kayıtlarını Kandil’den almadı.

Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı, “Bu isimlerin herhangi bir sabıka kaydı yoktur’ dedi.

YSK’de bu adamların aday olmalarında herhangi bir sakınca bulunmamaktır yazısı verdi.

Cumhuriyet Meydanını dolaşırken Cumhur İttifakı’nın önemli isimlerinden biri yanıma gelerek bir şey söyledi;

“Ahmet Bey, Kayseri’de büyük bir siyasi olgunluk içinde yürüyor işler. Yukarıdakileri uyarın, bizi bize bıraksınlar. Yarattıkları gerilim ortamı bir kıvılcımla ateşe dönüşecek düzeye geldi. Korkuyorum, endişeliyim. Nihayetinde muhtar seçeceğiz, aza seçeceğiz, belediye başkanı seçeceğiz, meclis üyesi seçeceğiz. Her partinin adayları pırıl pırıl, tertemiz insanlar. Hizmet için görev talep ettiler, bu telaş hayra alamet değil. İki tarafa da sükunet tavsiye eden yazılar yazmanızı öneririm. Bu seçimler yarın biter, biz yine yüz yüze bakacağız, birbirimizden alış-veriş edeceğiz. Akşam oturmalarında bir araya geleceğiz. Olmuyor bu kadar büyük bir gerilim. ”

Hadi MHP’li olduğunu da söyleyelim bu dostumun.

Ve sözlerinin altına imzamızı atalım.

Gerçekten, Kayseri’de Cumhur İttifakı da, Millet İttifakı da, yerelde bazı itirazlarımız olsa da, pırıl pırıl isimler çıkardılar, seviye kavramına da büyük önem verdiler. Mesela, kısıtlı imkanları ile Melikgazi’de bir Çoban Ateşi yakan Kamil Karamete’nin verdiği mücadeleye kim farklı bir kılıf uydurmak isteyebilir.

Zira geldiğimiz noktada ortak kaygımız nasıl Vatansa, Ezansa, Bayraksa. Bir diğer kaygımız da, Kaynamayan tenceredir, iş bulamayan gençlerdir, aldığı ile geçinemeyen milyonlardır, kanunen emekli olması gereken, ama bu hakları ellerinden ilave bir düzenleme ile alınan EYT’lilerdir. Yok edilen Adalettir. Paramparça edilen, kendisine bağlı tüm kurumlar elinden alınan Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarıdır. Haraç mezat satılan milli kuruluşlarımızdır. Dün dediklerinin kayıtlarını bu gün mahkeme kararları ile ortadan kaldırmaya çalışan ikiyüzlü politik anlayıştır.

Bu kaygıları dile getirmek mi Adilik.

Yoksa?

Yani sevgili babasının oğlu, Fetöcünün kardeşi, sorarlar bir gün ‘Kimmiş adi?’ diye..

Yazarın Diğer Yazıları