Ahmet ZORLU

70 BİN İYİ RAKAM..

Ahmet ZORLU

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Hava İkmal ve Bakım Merkezi alanına yaptırılacak olan Millet Bahçesi’ni renklendirecek Cami için proje arayışındaymış.

Galatasaray-Kayserispor Maçına gitmişken, Çamlıca Camii’ne uğrayıp inceleme yapmış.

Buradan döner dönmez de İmam-Hatip Mezunları Derneği yöneticileri kendisini ziyaret etmiş.

Demek ki bu iş ciddi, Sayın Büyükkılıç Çamlıca Camii Projesinde karar kılmış olmalı ki, başlatılacak bağış kampanyası! için şimdiden gönüllü kuruluşlar sıraya girdi.

Sayın Büyükkılıç,  madem yaptırılacak Cami Projesini bu kadar önemsiyorsunuz, Çamlıca’dan biraz daha büyük olmalı ki, Türkiye Rekoru getirsin.

Mesela 70 binlik, 100 binlik bir cami..

Hemen çevresine hiç değilse 50 bin araçlık bir otopark.

Öteki köşesine, 5 bin öğrenci kapasiteli bir Anadolu İmam-Hatip Lisesi.

Kartal Şehitliği tarafına, Okçular Tekkesi Vakfı için bir site ve eğitim alanı.

Türgev, Tügva, Ensar Vakıfları için birer adet eğitim merkezi.

Ensar’ınki yatılı olacak şekilde düzenlensin ki, buraya gelecek zavallı çocuklar gece sokakta kalmasın.

Birlik Vakfını da unutmayın, adamlar Sahabiyede 50 yıllık binada sığıntı! gibiler.

İlim Yayma Cemiyeti’ni de ihmal etmeyin, o kadar devasa kurumlara bir de ilmin ışığı gerekir.

Oysa, 31 Mart seçimlerinin aklınızı başınıza getirdiğini sanıyordum.

Yaptırmayı hedeflediğiniz, Türkiye’nin en lüks camiine proje araştırmak yerine, bu kentin kangrenleşmeye aday ulaşımı için örnek projeler konusunda araştırma yapacağınızı umardım.

Raylı Sistem’in entegre ve yaygın konuma gelmesi için İstanbul’daki çalışmaları incelemenizi beklerdim.

Mesela Metroya binip, “Kayseri niye bu imkandan mahrum bırakıldı?” sorusuna cevap aramanızı umardım.

Hızlı Trenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu bizzat yaşamak için Ankara’dan İstanbul’a bu imkanı inceleyerek gideceğinizi tahmin ederdim.

Elbette, boş zamanında Çamlıca Camii’ne de git.

Orayı da incele.

Mesela ben de gittim, inceledim, beğendim.

Her ne kadar, bu görkemli yapıyı gezerken aklıma, Muaviye ve Ebu Zer arasındaki diyalog geldi ise de.

Hatırladınız değil mi;

Muaviye: Ey Ebu Zer, sarayımızı nasıl buldun?

Ebu Zer: Eğer kendi paranla yaptıysan israftır, halkın parasıyla yaptıysan haram!

Zira, Kayseri’nin önceliği Cami değildir.

Maşallah, her köşe başında Hayırseverlerimizin katkıları ile, Türkiye’nin en büyük Camileri olmasa da onlarca ibadetgahımız var.

Ama toplumun önünde başka sorunlar sıkıntılar var ve bunlara neşter atmakla görevlendirilmiş bir hareketin öncülerinden birisiniz artık.

Mesela işe, Ulaştırma Bakanlığına kamp kurarak, “Sayın Mehmet Özhaseki ile Kayseri’ye gelen ve Belsin-Kent Hastanesi arası raylı sistemi bakanlık imkanları yaptırmaya söz veren bakanın sözünün yerine gelmesi için Özhaseki ve Milletvekillerine baskı yaparak bu ödeneğin çıkması için çalışmaya ne dersiniz.

Sayın Başkan, İstanbul’un nüfusu 16 milyon. 10’ar lira bağışlasalar bir Çamlıca Camii yaptırabilirler.

Buna rağmen, 2 partili işadamınızı iflas ettirdi, ödenekleri zamanında verilmediği için bu proje.

Elbette, neden olmasın Hava İkmal Merkezi Alanına mütevazi ama görkemli bir cami de inşa edebiliriz.

Ancak bizim İstanbul’a ayırdığımız zamanı verimli projeleri görmek için harcamamız daha yerinde olur.

Yani bu büyük, görkem ve heybet hastalığının tedavisi yoktur ve bu mikrop bulaştığında insanı iflah etmez.

Bunu İstanbul’da görmüş olmalısınız.

Ne kadar saray varsa reise tahsisli.

Buna rağmen Göcek’te, buna rağmen Ahlat’ta, buna rağmen Atatürk Orman Çifrtliğinde saraya saray katmaya devam ediyoruz.

Eğer siz işe, üretim ve istihdama hiçbir katkısı olmayacak Türkiye’nin en büyük camii Kayseri’de olsun  anlayışı ile başlarsanız, birileri de meclisten aldığınız borçlanma yetkisini hatırlatır ve ‘Ayran-fayton’ örneğini önünüze koyar.

Hava İkmal konusunda son bir hatırlatma.

Cumhuriyetin ilk değerlerinden biri olan Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi kurulduğu yıllarda, bünyesinde bir eğitim kurumu faaliyete geçirmişti.

Çıraklık Okulu.

Ama moderninden, çağdaş eğitim vereninden.

Buranın yıllığını önünüze koyun ve bu mezunların daha sonra iş hayatında, eğitim hayatında nerelere geldiklerini bir inceleyin.

Mesela Prof. Dr. Mehmet Şahin bu mezunlardan biri.

Sonra da, bu alana Türkiye’nin en büyük, Türkiye’nin en modern, Türkiye’nin en çağdaş Havacılık Lisesi ile yanına da  yine Türkiye’nin en büyük, Türkiye’nin en modern, Türkiye’nin en çağdaş Uçak Mühendisliği Fakültesini inşa edin.

Göreceksiniz , ‘Ölümsüzleşmek, hayırla yadedilmek eğitim binasına bir kürek harç koymakla mümkündür’ gerçeğinin ne kadar güzel bir duygu olduğunu bir hamleyle kanıtlamanın huzurunu yaşayacaksınız.

Siz Atatürk’ün Ulusal Egemenliğimizi çocuklara emanet edişinin sıradan bir karar olduğunu mu sanıyorsunuz?

Ve size son tavsiyem.

Uzak durun, yukarda adlarını zikrettiğim yapılardan.

Zira onları Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve bakanlar bile doyuramadı.

Siz mi doyuracaksınız?

Yazarın Diğer Yazıları