Ahmet ZORLU

BİLİM, İLLAKİ BİLİM..

Ahmet ZORLU

Dünya Corona Belası ile uğraşıyor..

Medeni Dünya ile geri demokrasilerde bu bela ile uğraşma şekilleri farklı.

Bilimde, demokraside, eğitimde geri kalan ülkeler birtakım kısıtlar getirerek virüsün yayılmasını engellemeye çalışırken, bilimle, demokrasi ile barışık ülkeler çağın belasına karşı bir yandan köklü ekonomik önlemler alırken, diğer yandan bilimsel kuruluşları seferber edip aşı geliştirmeye çalışıyor.

Avrupadaki araştırma ve bilim merkezleri tıbbi önlemlere odaklanırken konuya ilk günden kayıtsız kalan ülkeler ağır bir fatura ile karşı karşıya kaldı.

İlk günden söyledim, ülkemizde Sağlık Bakanlığı büyük bir özveri gösterdi.

Ancak tüm planlar, virüsün Türkiye’ye gelmemesi esası üzerine bina edildiği için ve ayrıcalıklı bazı kesimlere yönelik önlemlerin geç alındığı için maalesef sıkıntılı sürecin göbeğinde bulduk kendimizi.

Mesela geride bıraktığımız hafta Cuma Günü Cuma Namazı kıldı Türkiye.

Camiler doldu taştı.

Bu kalabalığın arasında, Umre’den dönen 10 bine yakın vatandaş da camilerde yer aldı.

Ta ki, Umre’den dönen bir yurttaşımızda virüs görülmesi üzerine Diyanetin aklına toplu namaz uygulamasını durdurmak geldi.

Toplumun fert fert kendini izole etmesi noktasında da geç kalındı.

Daha dünden itibaren kapattık kahvehaneleri, çay bahçelerini, düğün salonlarını, nargile içilen yerleri.

Ama hala, “Namazı Camide cemaatle kılmak farz ise, Diyanetin Genelgesinin bir önemi yok. Canı Allah verir, Allah alır” türünden cehaletin kucağındaki insanlar TV Kanallarında ahkam kesmeye devam ediyor.

Bir de ‘Faşist Beyin’ Virüsünün bulaştığı siyasi modeller var.

Bir bölümü OHAL ilan edilsin derken daha geri zekalı olanları ‘Sokağa Çıkma Yasağı’ndan başkası kesmez egomuzu’ anlayışı içerisinde.

Akıldan, bilimden, aydınlanmadan, aydınlatmadan yana kesimin ise sesleri kısık çıkıyor.

İnanın bu virüsün yarattığı ve yaratmaya aday olduğu büyük yıkımdan bihaber yaşayan insan oranımız çok ama çok fazla.

O nedenle önce insanımızı en üst düzeyde aydınlatmak, sağlık alanında bir seferberlik ilan etmek zorundayız.

Yani 6 gündür sesine hasret kaldığımız Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, halkı bu büyük tehlikeye karşı uyarmalı ve işin ciddiyetini kelime kelime, cümle cümle Türk Milletine anlatılmalıdır.

Önceki gün Damat Bey bir tweet attı.

İş dünyasının da görüşleri doğrultusunda alınacak ekonomik önlemlerin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından hafta içinde açıklanacağını söyledi.

Ama görüşleri alınan meslek örgütleri içerisinde ne işçi ne de memur sendikalarının temsilcilerinin adına rastladım.

Zaten işsizler ve en riskli grupta yer alan emeklilerden bahseden kimse yok.

Hepsinden önemlisi ise, elde kalan bilimsel insan kırıntılarını bir araya getirerek bir aşı geliştirilmesine yönelik çalışma teşvik edilmelidir.

Zira aşı ilk olarak bu topraklarda geliştirildi. Ama sürdürülmedi. Tarihte aşı sattığımız ülkelerden maalesef bu gün aşı satın alıyoruz.

1998 yılına kadar bir çok alanda kendi aşısını üretecek potansiyele sahip olan ülkemiz, ‘Maliyet yüksek’ diye bazı aşı üreten kurumların kapatmasından sonra neredeyse bütün aşılar dışarıdan satın alınmaya başlandı.

Bu gün Corona konusunda da bakanlık “Bulsalar aşıyı da hemen satın alsak” temennisinin ötesine geçemiyor maalesef.

Sonuç;

Corona konusunda her gelişmede, büyük bir şeffaflık içerisinde halk aydınlatılmalı.

Toplu hizmet veren kurumların kapatılması önemli bir uygulamadır, hepimiz harfiyen uymak zorundayız.

Ülkeyi yöneten kurumlar bilgi gizlememeli, her şeyi açık açık bütün dünya ile paylaşmalı.

OHAL ve Sokağa Çıkma Yasağı gibi uygulamalar sadece geri demokrasilerde insanları hizaya sokmak için kullanılır. Bu iki uygulama yerine insanlarımızın aydınlatılması ve alması gereken önlemleri kendiliğinden almasının sağlanması önemlidir.

İktidar, aldığı ve alacağı önlemlerde, bir avuç mutlu azınlığın geleceğini güvence altına almanın ötesinde, geniş halk yığınlarının yaşayacağı sıkıntıların önüne geçecek uygulamalara yönelmelidir.

Hepsinden önemlisi de dünya genelinde başlatılan, aşı geliştirilmesine ve tedaviye yönelik bilimsel seferberliğe, elde kalan bilim ve bilim adamı kırıntıları bir araya getirilerek bilimsel çalışmaların önü olabildiğine açılmalıdır.

Zira;

Bu işin şakası yok. Konu sadece kendi sağlığımız değil, milletimizin sağlığı, ülkemizin güvenliğidir.

Yazarın Diğer Yazıları